"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/308 E., 2021/568 K.
HÜKÜM : Ret
Taraflar arasında görülen asıl tapu iptal ve tescil olmazsa tazminat, birleştirilen elatmanın önlenmesi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Karar asıl davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, duruşma isteğinin değerden reddine karar verilerek, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Asıl davada davacı, maliki olduğu 2513 parsel sayılı taşınmazdaki 9 ve 10 nolu bağımsız bölümlerini aralarında düzenlenen inanç sözleşmesi gereği, kredi kullanabilmesi amacıyla davalı ...’e temlik ettiğini, davalı ...'nın ise kötüniyetli ve muvazaalı olarak çekişme konusu taşınmazları diğer davalı ...'e devrettiğini, davalı ...'in taşınmazlar için bedel ödemediğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde tespit edilecek bedelin davalı ...’den tahsiline karar verilmesini istemiş, birleştirilen davada, dava konusu taşınmazların inançlı işlem ile dava dışı ...'e teslim ettiğini, ...'in kredi kullanmak istediği için geçici süreliğine taşınmazları iktisap ettiğini, hangi sebeple taşınmazların davacıya devredildiğini anlamadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
II. CEVAP
Davalı ..., inanç sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını, belgenin sahte olduğunu, bu konuda yaptırdıkları bilirkişi incelemesi ile gerçeğin ortaya çıktığını, tanık dinlenmesine onay vermediğini, dava konusu taşınmazları da dava dışı Metin Kaplan’dan satın aldığını, davacının taraf ehliyeti olmadığını, sözlemenin ilk sayfasında da imza olmadığını, diğer davalıya yapılan satışın gerçek olduğunu, ipotek tesisi edildiğini ve 3 ay sonra ödeme ile fek edildiğini bildirip, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., asıl davaya yönelik, çekişmeli bağımsız bölümleri ...’den bedeli karşılığında satın aldığını, alacak davasında kişinin eşi olmadığını, dava konusunun farklı olduğunu, taşınmazı aldıktan hemen sonra davacının işgalci olduğunu öğrenip elatmanın önlenmesi davası açtığını, tanık dinlenmesine muvafakat etmediğini, iyiniyetli olduğunu bildirip, davanın reddini savunmuş, birleştirilen davada ise, 2513 parsel sayılı taşınmazdaki 9 ve 10 nolu bağımsız bölümlerin maliki olduğunu, davalının bağımsız bölümleri haklı bir neden olmaksızın tasarruf ettiğini ileri sürerek müdahalenin menine karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ölümü ile mirasçıları davaya dahil edilmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 17.03.2017 tarihli ve 2013/272 E., 2017/123 K. sayılı kararı ile; asıl dava yönünden; davacının inançlı işlem iddiasını yazılı delil ile kanıtlayamadığı ve yemin deliline de dayanmadığı gerekçesiyle reddine, birleştirilen dava yönünden ise; Mehmet’in haklı bir nedenle bağımsız bölümleri kullanmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile Mehmet’in 9 ve 10 no’lu bağımsız bölümlere el atmasının önlenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı - birleştirilen davada davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 19.09.2017 tarihli ve 2017/826 E., 2017/958 K. sayılı kararı ile; birleştirilen dava yönünden istinaf başvurusunun esastan reddine, asıl dava yönünden ise, eksik inceleme nedeniyle istinaf talebinin kabulü ile hükmün 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 353/1.a.6 ncı maddesi uyarınca kaldırılmasına kesin olarak karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde ... ve ... mirasçıları tarafından asıl dava yönünden verilen kaldırma kararına ilişkin, ... tarafından ise birleştirilen dava yönünden verilen el atmanın önlenmesine ilişkin temyiz edilmiştir.
Dairenin 13.10.2020 tarihli ve 2018/312 E., 2020/5013 K. sayılı kararıyla; ... ve ... mirasçılarının temyiz itirazlarının asıl dava yönünden gönderme kararının kesin olduğu gerekçesiyle reddine, ...’ın temyiz itirazlarının ise, asıl davanın kaldırma kararı sonrasında ilk derece mahkemesinde yeni bir esas numarası üzerinden devam ettiği, iptal-tescil istemli davanın kabulle sonuçlanması halinde kayıt maliki ...’in açtığı elatmanın önlenmesi davasında aktif dava ehliyetinin sona ereceği, tapu iptal-tescil davası bakımından verilecek karara göre elatmanın önlenmesi davasının sonuçlandırılması gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 28.02.2019 tarihli ve 2017/563 E., 2019/68 K. sayılı kararı ile asıl davanın ispatlanamadığından reddine birleşen dava kesinleştiğinden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davacının istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi 24.09.2019 karar tarihli kararı ile HMK'nın 353/1.b.1 inci maddesi gereğince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
C. İkinci Bozma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi asıl davada davacı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
Dairenin 28.04.2021 tarihli ve 2021/1376 E., 2021/2651 K. sayılı kararıyla, bozma ilamı sonrasında elatmanın önlenmesine ilişkin davanın yerel mahkemede 2021/137 E numarasını aldığı ve dosyanın halen derdest olduğu, eldeki dosyada sadece tapu iptali ve tescil davasının temyize konu olduğu, taraflar arasında imzalanan 07.1.2009 tarihli belgenin aslının davalı ...’da bulunup bulunmadığı hususunda mahkemece HMK'nın 219 ve 220 inci maddeleri gereğince toplanan ve toplanacak delillerin değerlendirilmesi ve varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
D. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bakırköy 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 07.12.2021 tarihli ve 2021/308 E., 2021/568 K. sayılı kararı ile; dosyaya sunulu yazılı delil ya da delil başlangıcının bulunmadığı, imzası inkar edilen belgedeki imzanın bilimsel olarak davalıya ait olduğunun ispatlanamadığı, bu belgenin ispat vasıtası olarak kullanılamayacağı bu durumda davacının davasını ispatlayamadığı, ayrıca dosya kapsamından dava dışı 8 nolu bağımsız bölümü bedelinin davacı tarafından almasına rağmen davalı ...' in gelini dava dışı ...'ye taşınmazı devretmemesi ve icra takibi ile yargılamaya maruz kalması nedeniyle, bu taşınmazın karşılığı olarak birleştirilerek tam daire yapılan dava konusu taşınmazların davalı ... tarafından diğer davalıya devrine izin verdiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Asıl davada davacı vekili temyiz dilekçesinde;inanç sözleşmesi yapıldığını, kötüniyet araştırması yapılmadığını, ehil bilirkişi incelemesi yapılması gerektiğini, fotokopi belgenin delil başlangıcı olduğu, Adli Tıp Kurumu tarafından inceleme yapılabildiğini, iddianın ispatlandığını, eksik araştırma ile karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Asıl dava, inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tazminat istemine ilişkin, birleştirilen dava elatmanın önlenmesine ilişkin olup, birleştirilen dava yeni esas numarası alıp halen derdest olduğu, eldeki temyize konu davanın asıl dava olduğu anlaşılmaktadır.
2. İlgili Hukuk
05.02.1947 tarihli 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, HMK'nın 125 inci maddesi,
Tarafların belgeleri ibrazı zorunluluğu başlıklı HMK 219 uncu maddesinde “Taraflar, kendilerinin veya karşı tarafın delil olarak dayandıkları ve ellerinde bulunan tüm belgeleri mahkemeye ibraz etmek zorundadırlar. Elektronik belgeler ise belgenin çıktısı alınarak ve talep edildiğinde incelemeye elverişli şekilde elektronik ortama kaydedilerek mahkemeye ibraz edilir.
Ticari defterler gibi devamlı kullanılan belgelerin sadece ilgili kısımlarının onaylı örnekleri mahkemeye ibraz edilebilir.
Tarafın belgeyi ibraz etmemesi başlıklı HMK'nın 220 inci maddesinde ise "İbrazı istenen belgenin, ileri sürülen hususun ispatı için zorunlu ve bu isteğin kanuna uygun olduğuna mahkemece kanaat getirildiği ve karşı taraf da bu belgenin elinde olduğunu ikrar ettiği veya ileri sürülen talep üzerine sükut ettiği yahut belgenin var olduğu resmî bir kayıtla anlaşıldığı veya başka bir belgede ikrar olunduğu takdirde, mahkeme bu belgenin ibrazı için kesin bir süre verir.
Mahkemece, ibrazı istenen belgenin elinde bulunduğunu inkâr eden tarafa, böyle bir belgenin elinde bulunmadığına, özenle aradığı hâlde bulamadığına ve nerede olduğunu da bilmediğine ilişkin yemin teklif edilir.
Belgeyi ibraz etmesine karar verilen taraf, kendisine verilen sürede belgeyi ibraz etmez ve aynı sürede, delilleriyle birlikte ibraz etmemesi hakkında kabul edilebilir bir mazeret göstermez ya da belgenin elinde bulunduğunu inkâr eder ve teklif edilen yemini kabul veya icra etmezse, mahkeme, duruma göre belgenin içeriği konusunda diğer tarafın beyanını kabul edebilir." hükmüne yer verilmiştir.
3. Değerlendirme
Dava konusu 2513 parsel 9 ve 10 nolu konut nitelikli taşınmazlar davacı ... adına kayıtlı iken 9 nolu bağımsız bölümün 16.12.2008 tarihinde, 10 nolu bağımsız bölümün 06.01.2009 tarihinde dava dışı ...’a devredildiği, bilahare vekaleten davacı tarafından 07.01.2009 tarihinde taşınmazların davalı ...’e satış suretiyle temlik edildiği, davalı ...’nın taşınmazları 14.08.2012 tarihinde davalı ...’a temlik ettiği, 12.08.2022 tarihinde dosya arasına alınan tapu kayıtlarından dava konusu 9 nolu bağımsız bölümün 10.06.2016 tarihinde ...’a satıldığı, onun 27.11.2018 tarihinde ...’a satış suretiyle devrettiği, onun da 17.12.2021 tarihinde ...’a temlik ettiği, 10 nolu bağımsız bölümün ise 24.07.2015 tarihinde ...’ya devredildiği, onun 03.08.2015 tarihinde ...’ye temlik ettiği, onun da 12.12.2018 tarihinde ...’a devrettiği ve 17.12.2021 tarihinde satış suretiyle ...’a temlik edildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, dava açıldıktan sonra da sınırlayıcı bir neden bulunmadığı takdirde dava konusu malın veya hakkın üçüncü kişilere devredilebilmesi tasarruf serbestisi kuralının bir gereği, hak sahibi veya malik olmanın da doğal bir sonucudur. Usul Hukukumuzda da ayrık durumlar dışında dava konusu mal veya hakkın davanın devamı sırasında devredilebileceği kabul edilmiş HMK 125 inci maddesinde dava konusunun davalı tarafça üçüncü kişiye devri halinde yapılacak usulü işlemler düzenlenmiştir. Söz konusu madde hükmüne göre davalı taraf dava konusunu bir başkasına devrettiği takdirde davacı taraf seçim hakkını kullanmakta dilerse devreden ile olan davasını takipten vazgeçerek davayı devralan kişiye yöneltmekte, dilerse davasına devreden kişi hakkında tazminat davası olarak devam edebilmektedir.
Kendiliğinden (re'sen) gözetilmesi zorunlu bulunan bu usul kuralına göre, mahkemece diğer yana seçimlik hakkı hatırlatılarak davaya hangi kişi hakkında devam edeceği sorulmalı, sonucuna göre işlem yapılmalıdır.
Öte yandan, Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Bozma ilamına uyulmakla taraflar yararına usuli kazanılmış hak oluşacağı gibi, Mahkemeye de bozma ilamı doğrultusunda işlem yapma ve bozma ilamında işaret edilen hususları eksiksiz olarak yerine getirme yükümlülüğü doğar.
Somut olayda, bozma öncesi 21.04.2016 tarihli celse yemin deliline dayanıp dayanmayacağı konusunda davacıya süre verildiği, davacı vekilinin 03.05.2016 tarihli dilekçesi ile dosyadaki belgelerden inanç işleminin ispat edildiği, bu nedenle yemin deliline dayanmadığını bildirdiği, bozma ilamından sonra ise davalı ... vekilinin yemin deliline dayanmaktan vazgeçildiğini, tekrar yemin teklif etmenin muvafakatına bağlı olduğunu, muvafakat etmediğini beyan ettiği, belge aslının davalı ...’da olup olmadığına ilişkin yemin teklif edilmeden, davanın ispatlanmadığından reddine karar verildiği, ancak HMK 220/2 nci maddesinde yemin teklifinin taraflara bırakılmadığı, Mahkemece resen yemin teklif edileceği hükme bağlandığından, 07.01.2009 tarihli belge aslının davalı ...’da bulunup bulunmadığına ilişkin yemin teklif edilmeksizin sonuca gidilmesi isabetsizdir.
Hal böyle olunca; Mahkemece davacı tarafa seçimlik hakkının hatırlatılması, bu yöndeki usuli eksikliğin giderilmesi ve sonra bozma ilamında belirtilen şekilde işlem yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm tesisi doğru değildir.
VII. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Asıl davada davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Yasa'nın geçici 3 inci maddesi yollaması ile 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde ilgiliye iadesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.03.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.