Logo

1. Hukuk Dairesi2024/1670 E. 2025/2121 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, hatayla sattığını iddia ettiği taşınmazın tapu kaydının iptali ve adına tescilini talep etmektedir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının hatayla taşınmazı devrettiği sabit olmakla birlikte, taşınmazı devralan kişinin iyiniyetli olup olmadığının tespiti için yeterli araştırma yapılmadığı ve bu hususun açıklığa kavuşturulması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/658 E., 2023/376 K.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; 233 ada 94, 95 ve 96 parsel sayılı taşınmazların maliki olduğunu, 94 ve 96 parsel sayılı taşınmazların satışı için davalılar ile anlaştığını, işleme davalı ...’nın aracılık ettiğini, okuma-yazma bilmediğini, 94 parseli devredecek iken hata ile 95 parselin satış işlemine konu edildiğini, bahse konu taşınmazın öncelikle davalı ...’e, ondan da diğer davalı ...’e devredildiğini, davalıların bu durumu bildiğini, ancak kendisini uyarmadığını, hata ve hile ile devredilen 95 parselin tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, aşamada 22.12.2020 tarihli dilekçesi ile davalılardan ...’ya yönelik talebinden vazgeçtiğini bildirmiştir.

II. CEVAP

Davalılar; devrin bedeli karşılığında yapıldığını, hata veya hilenin söz konusu olmadığını, davacı ile 95 parsel sayılı taşınmazın devri konusunda anlaştıklarını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 24.02.2021 tarihli ve 2018/78 Esas, 2021/149 Karar sayılı kararı ile; davacı tarafından dava konusu taşınmazın tapuda bizzat satışının gerçekleştirildiği, resmi senedi bizzat okuyup imzaladığı, satış gerçekleştirilirken davacının da gereken özeni göstermesi ve taşınmaza ait mevkiinin değil ada ve parsel numaralarının önem taşıdığını bilmesi gerektiği, bu nedenle Türk Borçlar Kanunu'nun 31. vd. ile 36. maddelerinde yer alan şartların gerçekleşmediği, tanık beyanları da dikkate alındığında davacının amacının iki adet taşınmazını devretmek olduğu, satış bedelinin de davacıya ödendiği, davacının karşı tarafın hile ile kendisini hataya düşürerek taşınmazın adına devrini sağladığı ve davalıların da kötü niyetli olduğu iddiasını ispatlayamadığı, tapu maliki davalı ... ...'ın tapu kaydına güvenerek taşınmazı iyi niyetle iktisap eden üçüncü kişi konumunda bulunduğu gerekçesiyle davalı ... ... dışındaki davalılar yönünden tapu kayıt maliki olmadıkları gerekçesiyle pasif husumet yokluğundan, davalı ... ... yönünden ise davanın esastan reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 05.01.2022 tarihli ve 2021/1378 Esas, 2022/20 Karar sayılı kararıyla; ispat külfeti kendisinde olan davacının dava dosyası kapsamı ve tanıkların beyanları dikkate alındığında hata ve hile iddialarını ispatlayamadığından, davalılar ..., ..., ..., ... ve ... yönünden davanın pasif husumet yokluğundan, davalılardan ... yönünden ise iktisabının kötüniyetli olduğu iddiasının ispatlanamadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

Bölge Adliye Mahkemesi kararının süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece; "...Davacı tarafından gerçekte maliki olduğu 233 ada 94 ve 96 parsel sayılı taşınmazların satılmak istenildiği, Tapu Müdürlüğünde yapılan işlem sırasında 233 ada 95 ve 96 parsel sayılı taşınmazların toplam bedeli ile 233 ada 94 ve 96 parsel sayılı taşınmazların toplam bedeli ve davalıların kabul ettiği bedeller birlikte nazara alındığında davacının hataya düştüğünün kabulü gerektiği, öte yandan, dava konusu 233 ada 95 parsel sayılı taşınmaz davalı ... tarafından diğer davalı ...’e devredildiğine göre ikinci el konumundaki davalı ...’in iyi niyetli edinen olup olmadığı, bir başka ifade ile davalı ...’in ediniminin 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1023. maddesi koruyuculuğundan yararlanıp yararlanmayacağı hususunun açıklığa kavuşturulmaması, ayrıca davacı tarafından dosyaya ibraz edilen 22.12.2020 tarihli dilekçe ile davalı ... yönünden davanın sehven açıldığı, bu davalı yönünden açılan davanın düşürülmesinin talep edildiği, bu nedenle davalı ... yönünden feragat nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir...." gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı ortadan kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararı bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesince yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının hataya düştüğünün sabit olduğu, ancak ikinci el konumundaki davalı ...’in ediniminde kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davalı ... yönünden davanın reddine, bozma kararı doğrultusunda davalı ... yönünden davanın feragat nedeniyle reddine, diğer davalılar yönünden Mahkemece verilen önceki hüküm Yargıtay denetiminden geçtiğinden yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, hataya düşürüldüğü sabit olup davalı ...'in iyi niyetli olmasının mümkün olmadığını, iyi niyetli bir alıcının dava konusu 95 ve 96 parsellerin tamamının bu kadar düşük bedelle satın alınamayacağını bileceğini, dava konusu taşınmazın satılır satılmaz acil şekilde yeniden el değiştirmesi dahi hatayı bildiklerini ve mal kaçırdıklarını gösterdiğini, Mahkemece davalı ... hakkında yapılan iyi niyet araştırmasının yeterli olmadığını, sadece tanık beyanlarıyla yetinildiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, hata ve hile hukuki sebeplerine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacıya ait 233 ada 95 parsel sayılı taşınmazın 22.01.2018 tarihinde davalı ...’e 14.000,00 TL bedelle, ondan da diğer davalı ...’a 06.02.2018 tarihinde devredildiği, dava konusu edilmeyen 233 ada 96 parsel sayılı taşınmazın davacı tarafından dava dışı Tacettin Bayrakdar’a 22.01.2018 tarihinde, ondan da dava dışı ...’e 26.01.2018 tarihinde devredildiği, 233 ada 94 parsel sayılı taşınmazın ise davacı adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.

Hemen belirtmek gerekir ki, bozma kararında belirtildiği ve Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davacının hataya düşmek suretiyle dava konusu 233 ada 95 parsel sayılı taşınmazı davalı ...'e devrettiği konusunda kuşku yoktur.

Ancak, Mahkemenin Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğar. Diğer taraftan, Mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu müessese Mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararındaki esas çerçevesinde işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirir. (09.05.1960 tarihli, 21/9 sayılı YİBK)

Ne var ki, Mahkemece bozma kararının gereklerinin tam olarak yerine getirilmediği, dava konusu taşınmazı ilk el ...'den devralan son kayıt maliki davalı ...'ın ediniminde iyiniyetli olup olmadığı konusunda yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.

Şöyle ki, 06.02.2018 tarihli resmi senette davalı ...'in adresinin "Ziya Gökalp Cad. No:63", davalı ...'in adresinin ise " Ziya Gökalp Cad. No: 47" olduğu, dolayısıyla davalıların aynı caddede ve yakın numaralarda oturdukları anlaşıldığı halde Mahkemece bu konuda herhangi bir araştırma yapılmadığı, yine dava konusu taşınmazın öncesinde ve halihazırda kim tarafından kullanıldığının tespit edilmediği, ayrıca taşınmazın davalı ... tarafından ne kadar bedelle satın alınıp satış bedelinin nasıl ödendiği hususları da açıklığa kavuşturulmadan sonuca gidildiği görülmektedir.

Hâl böyle olunca; davalı ...'ın iktisabında iyiniyetli olup olmadığı hususunda yukarıda belirtilen hususlarda araştırma ve inceleme yapılıp toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek davalı ...'in durumu bilen veya bilmesi gereken konumunda olup olmadığı, TMK'nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanmayacağı hususunun kuşkuya yer bırakmayacak şekilde açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsizdir.

VII. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile; İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Kandıra 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

21.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.