"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2273 E., 2022/1971 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 21. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/356 E., 2021/673 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı temlik alan vekili tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:
Dosya içeriğine göre; davacı ...’ın inançlı işlem hukuki nedenine dayalı olarak davayı açtığı, aşamada Reyhan’ın 14.05.2020 tarihli “Devir Sözleşmesi” başlıklı adi yazılı belge ile eldeki dava konusunu HMK’nın 125/2 hükmü uyarınca ...’a devrettiğinin belirtildiği, ...’ın davaya devam ettiği ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının da temlik alan ... adına vekili tarafından temyiz edildiği görülmüştür.
Hemen belirtilmelidir ki, Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 183. maddesinde bazı alacakların devrine izin verilmemiştir. Devir yasağı kanundan, sözleşmeden veya işin niteliğinden doğmaktadır. Kanun bazı alacakların devrine izin vermeyebilir. TBK’nın 619/1. maddesinde belirtildiği gibi ölünceye kadar bakma sözleşmesinde bakım alacaklısı, bakım hakkını başkasına devredemez. Taraflar, yapmış oldukları sözleşmede alacak hakkının başkasına devredilmesini kısmen veya tamamen kendileri de yasaklayabilirler. Böyle bir durumda akdî devir yasağı söz konusu olur. Nafaka alacaklarında olduğu gibi alacaklının kişiliği ve ihtiyacına göre takdir edilen alacakların ise işin niteliği gereği başkasına devredilmesi mümkün değildir. Devri caiz olmayan bir alacak hakkında yapılan temlik işlemi ilke olarak geçersiz olup böyle bir devir sadece borçlu karşısında değil, temlik edenle temlik alan arasında da hüküm ve sonuç doğurmaz.
Bu kapsamda, HMK ile dava konusunun (müddeabihin) devrine olanak tanınması karşısında aynî neticeli talep ile tapuda davalılar adına kayıtlı bir taşınmazın davacı adına tescili için açılan davalar sırasında dava konusu taşınmaza ilişkin talebin alacağın devri yoluyla başkasına temlikinin mümkün olup olmadığı hususuna gelince, görülmekte olan (derdest) bir dava sırasında mahkeme kararının kesinleşmesine kadar dava konusu taşınmazın tapuda bir başkasına devredilmesi mümkün olup bu durumda HMK’nın 125. madde hükmünün uygulanacağında kuşku bulunmamakta ise de dava konusu taşınmazın veya taşınmaz üzerinde davacı tarafından talep edilen aynî hakkın TBK’nın 183/1. madde hükmüne göre devri hukuken mümkün değildir. TMK’nın ilgili hükümleri uyarınca, taşınmazlar Devletin denetim ve sorumluluğu altında tutulan tapu sicillerine kaydedilmekte ve taşınmazlara ait haklar tapu kütüğüne tescil edilmektedir. Kanun’da taşınmazlar üzerinde aynî hakların tesis edilmesi, devri, muhtevalarının değiştirilmesi ve ortadan kalkması kural olarak tapu siciline tescil şartına bağlanmış olup tescil kurucu bir nitelik taşımaktadır. Nitekim TMK’nın 1021. maddesinde, kurulması kanunen tescile tâbi aynî hakların tescil edilmedikçe varlık kazanamayacağı, 1022/1. maddesinde de aynî hakların kütüğe tescil ile doğacağı, sıraları ve tarihlerini tescile göre alacakları öngörülmüştür. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.11.2022 tarihli ve 2022/1-851 Esas, 2022/1557 Karar sayılı kararı)
Hal böyle olunca, davacı ile ... arasında yapılan devir sözleşmesinin yasal olduğunu ve hukuki sonuç doğuracağını söyleyebilme imkanı olmadığı gibi anılan sözleşme ile temlik alan ...’ın eldeki davada taraf olması da mümkün olmadığından temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmektedir.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temlik alan vekilinin temyiz dilekçesinin REDDİNE,
Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden temlik alana iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 12.05.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.