"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/175 E., 2022/61 K.
HÜKÜM : Kabul
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 08.10.2020 tarihli ve 2017/616 Esas, 2020/4094 Karar sayılı kararı ile esastan bozulmasına karar verilmiştir.
Bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Marmaris ilçesi, ... köyünde yapılan kadastro çalışmaları sonucu 133 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davacının kardeşi adına tespit ve tescil edildiğini, oysa ki taşınmazın tarafların ortak mirasbırakanı Salih Taştekin’den geldiğini ve terekesinin taksim edilmediğini ileri sürerek miras yoluyla gelen hakka dayanarak çekişmeli taşınmazın tapu kaydının davacının miras payı oranında iptali ile davacı adına tapuya tescilini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. MAHKEME KARARI
Marmaris 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.05.2016 tarihli ve 2014/415 Esas, 2016/41 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
B. Bozma Kararı
Yargıtay (Kapatılan )16. Hukuk Dairesinin 08.10.2020 tarihli ve 2017/616 Esas, 2020/4094 Karar sayılı ilamı ile; "Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yetersiz olduğu açıklanarak davacı tanığının taşınmazın davalıya oturması için mirasbırakan tarafından verildiğine ilişkin beyanının göz ardı edildiği, tanık ve bilirkişilerin çekişmeli taşınmazın bir kısmını davacı bir kısmının davalıya verildiği, taraflarca zilyet edildiğine dair beyanları bulunmasına rağmen fen bilirkişisinden bu hususu açıklar mahiyette rapor alınmadığı, çekişmeli taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin süresi ve niteliğinin kesin olarak belirlenmediği, yeniden keşif yapılarak bu eksikliklerin giderilmesi gerektiği belirtilerek..." karar bozulmuştur.
C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda belirtilen tarih ve sayılı kararıyla; mirasçılar arasında taksimin yazılı taksim sözleşmesi veya taksim senedi ile kanıtlanabileceği, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 15/1 madde hükmü gereğince, tapuda kayıtlı taşınmaz malların malikleri veya mirasçıları arasında tapuda kayıtlı olmayan taşınmazların ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesi kapsamında belirlenen zilyetleri arasında, taksim edildikleri belgelerle, bilirkişi beyanları veya tanık ifadeleri ile sabit olan mallar taksim gereğince zilyetleri adına tespit olunacağı, kanun koyucunun, toplumun yazılı sözleşmelere meyyal olmaması ve mirasçılar arasında fiili durum yaratılarak taksim yapılmasını nazara alarak delil serbestîsi esasını getirtiği, böylece 3402 sayılı Yasa'nın 15 inci ve 33 üncü maddeleri ile TMK’nın 676 ncı maddesindeki yazılı şekil zorunluluğu bertaraf edildiği, kural olarak paylaşmaya dayanan tarafın, terekenin taksim edilip edilmediğini, edilmiş ise tarihini, tüm mirasçıların veya temsilcilerinin katılıp katılmadığını, taksimde hangi taşınmazın kime isabet ettiğini, tespit tarihine kadar taksimin bozulup bozulmadığını, taksimden itibaren kimlerin ne süre ve sıfatla zilyet ettiklerini, taksime katılmayan varsa bunun taksime rıza gösterip göstermediğini ispat etmesi gerektiği, kural olarak normal durumun aksini iddia eden iddiasını ispatlamak zorunda olduğu, Yargıtay uygulamasının da öteden beri bu yönde olduğu, tarafların mirasbırakanı Salih Taştekin'den kalan taşınmazların mirasçılar arasında herhangi bir taksime konu olmadığı, zilyetliğin davalı tarafından kanunun amir hükmü gereği bütün varisler adına devam ettirildiğinin kabulü gerektiği, ispat yükünün taksimi iddia eden tarafta olduğu, Salih Taştekin'in sağlığında bir kısım yerleri çocuklarına taksim ettiği yönündeki beyanların soyut nitelikte olduğu, davalı tarafça bu durumun ispat edilemediği ayrıca Salih Taştekin tarafından davaya konu taşınmazın davalıya, dava dışı ... 132 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ise davacıya verildiği yönündeki iddiaların da ispatlanamadığı, dava dışı 132 ada 1 parsel sayılı taşınmazın öncesinin Salih Taştekin'e ait olmadığı, bu durumun taşınmazın kadastro tespit tutanağı ve davacı tarafından delil olarak dosyaya ibraz edilen Marmaris Sulh Hukuk Mahkemesinin 1984/10-10 D. İş sayılı tespit tutanağı ve karar örneği ile sabit olduğu, keşif mahallinde aykırı beyanda bulunan davalı tanıklarının beyanlarının da olayın bütünlüğü içerisinde gerçekliğinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
D. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz talebinde bulunmuştur.
E. Temyiz Nedenleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; bozma ilamına uyulduğu halde eksik ve hatalı değerlendirme ile karar verildiğini, kabul kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemece taraflar arsında yazılı bir taksim sözleşmesi olmadığı kabul edilerek davalının 40 yıl zilyetliğinin dikkate alınmadığını, davalının 1974 yılından bu yana taşınmaza zilyet olduğunu, tapusuz taşınmazın mülkiyetinin zilyetliğin devri ile geçeceğini, muvazaa iddiasının dinlenemeyeceğini ancak tenkis istenebileceğini, dava konusu taşınmazın bulunduğu yöredeki örf ve adete göre erkek çocuğu evlenirken arazi verilip bu araziye ev yaptırıldığı, davalıya da evlenirken bu taşınmazın bu sebeple hibe edildiğini, davacıya hibe edilen taşınmazında komşu 132 ada 1 nolu parsel olduğunu, 132 ada 1 parselin mirasbırakan tarafından 1981 yılında satın alındığını ancak satış sözleşmesinde davacının satıcı olarak yazıldığını, halbuki satış tarihinde davacının 15 yaşında olduğundan taşınmazı satın alabilecek maddi güce sahip olmadığını, keşifte sadece dava konusu taşınmaza yönelik beyanlar alındığı için araştırmanın eksik ve yetersiz olduğunu, tanıkların taksim yok diye söylemediklerini, ispat yükünün davacı tarafta olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
F. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı olarak açılan tapu kaydının iptali ile tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü ve15 inci maddeleri, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6 ncı ve 713 üncü maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 190 ıncı maddesi.
3. Değerlendirme
Kadastro sonucunda; Marmaris ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 133 ada 1 parsel sayılı 2.025,10 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz ... adına irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle tespit ve tescil edilmiştir.
Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı HMK’nın geçici 3/2 inci maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nın uygulanacağı davalar yönünden HUMK’un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
Temyizen incelenen kararın bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 3.371,91 TL bakiye onama harcının davalıdan alınmasına,
Dosyanın mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı Kanun'un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
21.05.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi.