Logo

1. Hukuk Dairesi2024/259 E. 2025/1246 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Daha önce feragat edilen bir tapu iptal ve tescil davasından sonra aynı taşınmaz için tekrar tapu iptal ve tescil davası açılmasının kesin hüküm ilkesine aykırılık teşkil edip etmediği.

Gerekçe ve Sonuç: İlk davada feragat edilmiş olsa da, sonradan açılan davanın konusu olan sulh protokolünden kaynaklanan hak farklı bir hukuki sebebe dayanması ve taşınmazın dava tarihinde davalıya kayıtlı olmaması nedeniyle davanın pasif husumet yokluğu sebebiyle reddine, ancak bedel talebi yönünden işin esasının incelenmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2013/441 E., 2014/15 K.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; davalılar aleyhine Kuşadası 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/406 Esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını, davalılar vekili tarafından anılan davada sunulan cevap dilekçesinde dava konusu 2 nolu bağımsız bölümün iade edileceği ve davayı bu yönden kabul ettiklerine dair beyanda bulunulduğunu, bu konuda taraflar arasında sulh anlaşması yapıldığını, ancak eldeki dava tarihine kadar dava konusu taşınmazın davalılar tarafından davacı Şirket'e iade edilmediğini ileri sürerek tapu iptali ve tescile, mümkün olmazsa bedele karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı, savunma getirmemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı tarafından ileri sürülen hususların Kuşadası 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/406 Esas sayılı dava dosyasında da ileri sürüldüğü ve anılan davanın davacının feragati nedeniyle reddedilip kesinleştiği, bu sebeple kesin hüküm oluştuğu gerekçesiyle kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; işin esasına girilmesi gerekirken kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtip kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa bedel isteğine ilişkindir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 594 ada 14 parsel sayılı taşınmazdaki 5. Blok 2 nolu bağımsız bölüm davacı Şirket adına kayıtlı iken 28.10.2010 tarihinde davalı Şirket'e satış yoluyla temlik edildiği, davalı Şirket'in taşınmazı 26.12.2012 tarihinde dava dışı Mustafa Bartal'a, Mustafa'nın da 01.02.2013 tarihinde dava dışı Coşkun Keleş'e devrettiği, eldeki davanın 07.10.2013 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 114. maddesinin 1. fıkrasının (i) bendinde, "Aynı davanın, daha önceden kesin hükme bağlanmamış olması." dava şartı olarak belirlenmiştir.

Aynı Kanun'un 303. maddesi;

" (1) Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir.

(2) Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder.

(3) Kesin hüküm, tarafların küllî halefleri hakkında da geçerlidir.

(4) Bir dava dolayısıyla ortaya çıkan kesin hüküm, o hükmün kesinleşmesinden sonra dava konusu şeyin mülkiyetini tarafların birisinden devralan yahut dava konusu şey üzerinde sınırlı bir ayni hak veya fer’î zilyetlik kazanan kişiler hakkında da geçerlidir. Ancak, Türk Medenî Kanunu'nun iyiniyetle mal edinmeye ait hükümleri saklıdır." hükmünü içermektedir.

Dairemizin geri çevirme kararı sonucu UYAP sistemi üzerinden gönderilen Kuşadası 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/406 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davanın, eldeki davanın tarafları arasında görüldüğü, davacı Şirket'in, davalılar tarafından sebepsiz zenginleşmeye yönelik hareket edilerek hiçbir surette bedel ödenmeksizin hileli yollarla dava konusu 594 ada 14 parseldeki 2 nolu bağımsız bölümün devralınıp lehlerine banka kredisine teminat olarak gösterildiğini ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptali ile ipoteğin kaldırılarak adına tesciline, mümkün olmazsa taşınmazın rayiç bedeli olan 70.000,00 Euro'nun taşınmazın davalılar adına tescil edildiği tarihten itibaren işleyen Merkez Bankasının dövize uyguladığı en yüksek kur üzerinden faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istediği, aşamada davadan feragat edildiği, Kuşadası 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.12.2011 tarihli ve 2011/406 Esas, 2011/499 Karar sayılı kararıyla davanın feragat nedeniyle reddine karar verildiği, tarafların temyizden feragati sonucu kararın 15.02.2012 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.

Eldeki davada ise davacı Şirket'in, Kuşadası 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/406 Esas sayılı davasının yargılaması sırasında taraflar arasında 24.11.2011 tarihli sulh protokolünün imzalandığını, bu protokol ile davaya konu 594 ada 14 parseldeki 2 nolu bağımsız bölümün davalı tarafından iade edileceğinin kararlaştırıldığını ne var ki taşınmazın halen iade edilmediğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline, mümkün olmaz ise taşınmazın devir tarihi itibarıyla tespit edilecek değerinin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca taşınmazın davalılar adına tescil edildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istediği açıktır.

Bu durumda ileri sürülen vakıalar ve dayanılan hukuki sebepler farklı olduğundan Kuşadası 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/406 Esas sayılı davasının eldeki davada kesin hüküm teşkil ettiği söylenemez.

Ne var ki, tapu iptali ve tescil davalarının kayıt malikine yöneltilmesi gerekmekle, dava konusu 2 nolu bağımsız bölüm davalı tarafından dava tarihinden önce dava dışı kişiye temlik edildiğinden kayıt maliki olmayan davalılar hakkındaki tapu iptali ve tescil davasının pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi bu gerekçe ve sonucu itibarıyla doğrudur.

Hal böyle olunca, terditli bedel isteği bakımından Mahkemece işin esasına girilmesi ve delillerin toplanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

V.KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile hükmün 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,

Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden davacıya iadesine,

Dosyanın Kuşadası 2. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

10.03.2025 tarihinde oy birliği ile karar verildi.