"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/2340 E., 2024/186 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul/Kabul-Karar Kaldırılarak Dava Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Pamukova Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/42 E., 2020/287 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilâmına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı dava dilekçesinde; Sakarya ili, Pamukova ilçesi, ... mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 111 ada 16 parsel sayılı 3.005,96 m2 yüz ölçümlü taşınmazın davalı ... adına tespit ve tescil edildiğini, halbuki dava konusu taşınmazın 1.203,31 m2'lik kısmının kendisine ait olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazın tapu kaydının kısmen iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiş olup, davasını 1.265,10 m2 olarak ıslah ederek eksik harcı ikmâl etmiştir.
II. CEVAP
Davalı, cevap dilekçesi ibraz etmemiş olup davalı vekili duruşmalardaki beyanlarında özetle; dava konusu taşınmazın kadastro sırasında köy tüzel kişiliği adına tespit ve tescil edildiğini, Sakarya ilinde Büyükşehir Belediyesi kurulduktan sonra taşınmazın davalı ... Belediyesine devredildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1.İlk Derece Mahkemesinin 14.12.2017 tarihli ve 2016/246 Esas, 2017/428 Karar sayılı kararıyla; davacının iddiasını ispatladığı gerekçesiyle taşınmazın 1.265,10 m2'lik kısmının tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiş, davalı vekilinin istinaf yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 13.12.2018 tarihli ve 2018/1045 Esas, 2018/1386 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmaz ve komşu parsellerin kadastro tutanaklarının getirtilerek hak düşürücü süre ve taşınmazın niteliği yönünden değerlendirilmediği, dava konusu taşınmazın ifrazının mümkün olup olmadığının araştırılmadığı, taleple bağlılık kuralı aşılarak karar verildiği, İlk Derece Mahkemesi kararının T.C. Anayasası'nın 141 inci maddesi ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297 nci maddesinde belirtilen zorunluluğa rağmen gerekçe içermediği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
2.İlk Derece Mahkemesinin 13.10.2020 tarihli ve 2019/42 Esas, 2020/287 Karar sayılı kararıyla; özellikle taşınmazın üzerindeki meyve ağaçlarının yaşları dikkate alındığında, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesinde belirtilen mülk edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçesiyle, davanın ıslah edilmiş hâliyle kabulüne, çekişme konusu 16 parsel sayılı taşınmazın 20.05.2019 havale tarihli fen bilirkişisi raporu ekinde yer alan krokide (16/B) harfi ile gösterilen 1.265,10 m²'lik kısmına karşılık 126510/300596 hissesinin iptali ile davacı adına tesciline, (16/A) harfi ile gösterilen bakiye 1.740,86m2'lik kısma karşılık gelen 174086/300596 payın davalı üzerine bırakılmasına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin 13.10.2020 tarihli ve 2019/42 Esas, 2020/287 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Nedenleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verildiğini, dava konusu taşınmazın eski tarihlerden beri kamunun kullanımında olduğunu, ortasından yol ve kanal geçtiğini, davacının zilyetlikle kazanma iddiasını ispatlayamadığını belirterek İlk Derece Mahkemesinin 13.10.2020 tarihli ve 2019/42 Esas, 2020/287 Karar sayılı kararının kaldırılması ile davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 27.01.2021 tarihli ve 2021/6052 Esas, 2023/1615 Karar sayılı kararı ile; davacının tanık bildirmediği, dosya kapsamındaki deliller ile de iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin 13.10.2020 tarihli ve 2019/42 Esas, 2020/287 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin 27.01.2021 tarihli ve 2021/6052 Esas, 2023/1615 Karar sayılı kararına karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 16.03.2023 tarihli ve 2021/6052 Esas, 2023/1615 Karar sayılı kararıyla; ziraat bilirkişi raporlarında dava konusu taşınmazın 3. sınıf tarım arazisi niteliğinde olduğu, üzerinde 25 yaşlarında ayva ağaçlarının bulunduğu, halihazırda tarımsal üretimin olmadığı, 1979 ve 1994 tarihli hava fotoğraflarında taşınmaz üzerinde ayva ağaçlarının bulunduğu, keşif mahallinde dinlenen mahalli bilirkişilerce, taşınmazın davacının babasının zilyetliğinde iken tek mirasçı olarak davacıya kaldığı ve 40 yılı aşkın süredir zilyetliklerinin devam ettiğinin beyan edildiği, böylece kabule konu 1.265,10 m²'lik taşınmaz bölümü üzerinde davacı tarafından zilyetlikle edinme koşullarının oluştuğu, ancak davacı ve mirasbıranı ... adına, aynı bölgede belgesizden zilyetlik yoluyla tespit veya tescil edilen taşınmaz bulunup bulunmadığı ve dava konusu taşınmazın sulu-kuru toprak vasfı ilgili yerlerden sorulmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesinin 27.01.2021 tarihli ve 2021/6052 Esas, 2023/1615 Karar sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozma İlâmına Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 07.02.2024 tarihli ve 2023/2340 Esas, 2024/186 Karar sayılı kararıyla; bozma ilâmı ve duruşma gününün taraflara tebliği sonrasında bozma ilâmına uyularak dava konusu taşınmaz üzerinde davacının kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla iktisap şartlarının oluştuğunun belirlendiği, davacı ve mirasbırakanı ... adına aynı çalışma bölgesinde senetsizden tescil edilen taşınmazların 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 üncü maddesinde belirtilen sınırları aşmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile dava konusu taşınmazın fen bilirkişi raporu ve ekli krokisinde (16/B) olarak gösterilen 126510/300596 payının davalı adına tapu kaydının iptali ile davacı adına tesciline, krokide (16/A) olarak gösterilen 1.740,86 m2'lik alana karşılık gelen 174086/300596 payının davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının dava konusu taşınmazı babası ... ile birlikte kullandığını iddia ettiğini, mirasbırakanın ölümüyle taksimle taşınmazın davacıya kaldığının ispatlanması gerektiğini, mirasçı davacının tek başına dava açamayacağını, diğer mirasçıların da davaya katılması gerektiğini, hava fotoğraflarından davaya konu taşınmazın eskiden yol ve kanal olarak kullanıldığını, davacının taşınmazı tespitten önceki son 20 yıldır kullandığının ispatlanmadığını belirterek Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararının bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi sebebe dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 14 ve 17 nci maddeleri ile 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 713 üncü maddesi.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozma ilâmına uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozma ilâmına uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 887,70 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına,
Dosyanın Pamukova Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
10.06.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.