"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; dava konusu Aksaray ili, Merkez ilçesi, ... Mahallesi 434 ada 2 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmalarında tapu kaydı uygulanmak suretiyle davalı adına tespit edildiğini, tespit tutanağının kesinleştiğini, 19.08.2021 tarihinde davalının peşinat ödeyerek taksitle taşınmazı ...’tan aldığını, 16.09.2021 tarihinde de tapunun davalı adına tescil edildiğini, taşınmazın kadastro sırasında uygulanan tapu kaydı tarihinden 30-35 yıl önce müvekkilinin annesi Havana ve sonrasında da kendi zilyetliğinde olduğunu, davalının taşınmazda zilyetliği bulunmadığını, kadastro çalışmalarında kardeşi öldüğü için bu durumdan yararlanan davalının resmi makamları kandırarak taşınmazı kendisinin kullandığını bildirdiğini ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı; süresinde cevap vermemiş, sonrasında tebliğin usulsüz olduğunu, taşınmazın tamamının 43.561,96 m2 olduğunu ve Hazine adına kayıtlı olduğunu, taşınmazın yarısının 15-16 yıldır kendisi tarafından kullanıldığını, bir takım yapılar da inşa ettiğini, taşınmazın kalan kısmının kendisi ile ilgisinin olmadığını, 4706 sayılı Kanun uyarınca taşınmazı satın aldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının doğrudan satış hak sahipliği belgesine dayanarak bu yeri ... Müdürlüğünden 4706 sayılı Kanun gereği almış olduğu, davacının kullanımında bulunduğunu iddia ettiği bu yer ile ilgili idareye herhangi bir başvuru yapmadığı, yolsuz tescil durumu olmadığı, Maliye Hazinesinin 4706 sayılı Yasa hükümlerine istinaden davalıya dava konusu taşınmazı sattığı, yapılan idari işleme karşı iptal davası açılmadığı, taşınmazın davalı adına tescil edildiği, davacının kullanım iddiasından kaynaklanan şahsi hakkına dayanarak mülkiyet hakkı sahibi Hazineden satın alma nedeniyle kayden malik olan davalıya karşı tapu iptal ve tescil davası açmasının mümkün olmadığı, keşif mahallinde her ne kadar taşınmazın davacı tarafından kullanıldığına dair tanık ve mahalli bilirkişi beyanları var ise de yeni malike karşı zilyetlik iddiasının ileri sürülemeyeceği ve 4706 sayılı Yasa gereği satış işlemi nedeniyle tapu kaydı oluşturulduktan sonra tapu iptal davası açıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya içeriği ve tüm dosya kapsamına göre davacının dava dilekçesindeki açıklamaları değerlendirildiğinde kadastro sonrası zilyetliğe dayandığı anlaşıldığından Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinde hukuka aykırı yön görülmediği gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik nedeniyle tapu iptali ve tescil davası olduğunu, tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı 20 yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişinin adına tescil isteyebileceğini, dava konusu taşınmazın kadastro çalışmalarında tapu kaydı uygulanmak suretiyle davalı adına tespit edildiğini, tespit tutanağının kesinleştiğini, 19.08.2021 tarihinde davalının peşinat ödeyerek taksitle taşınmazı ...’tan aldığını, 16.09.2021 tarihinde de tapunun davalı adına tescil edildiğini, taşınmazın kadastro sırasında uygulanan tapu kaydı tarihinden 30-35 yıl önce müvekkilinin annesi Havana ve sonrasında da müvekkilinin zilyetliğinde olduğunu, davalının taşınmazda zilyetliği olmadığını, tanıkların da iddialarını doğruladığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dosya içeriğinden; kadastro tespiti çalışmalarında Aksaray ili, Merkez ilçesi, ... /... Mahallesi 3087 (yeni 434 ada 2) parsel sayılı taşınmazın 04.04.1962 tarihinde 3082 parsel sayılı taşınmazın miktar fazlası olarak Hazine adına tespit ve tescil edildiği, tespitin 12.10.1962 tarihinde kesinleştiği, kayıt maliki Hazinenin 525000/1089049 payı 16.09.2021 tarihinde davalı ...’ya 47.250,00 TL’ye temlik ettiği, Hazinenin 237500/1089049 payını da 24.12.2021 tarihinde satış suretiyle davacı ...’ya devrettiği görülmüştür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle:
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.06.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.