Logo

1. Hukuk Dairesi2024/2881 E. 2024/6569 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kıyı kenar çizgisi içinde kalan taşınmazın tapu kaydının iptali ve Hazine adına tescili istemine ilişkin davada, hak düşürücü süre ve taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalıp kalmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kaldığının tespiti ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararı sonucu hak düşürücü sürenin uygulanamayacağı gözetilerek, yerel mahkemenin Hazine lehine tapu iptali ve tesciline ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/154 E., 2020/207 K.

HÜKÜM : Kabul

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve terkin davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Hazine vekili; ıslah ettiği dava dilekçesinde, davalıların mirasbırakanları adına kayıtlı 243 parsel sayılı taşınmazın Yeşilırmak'ın sağ ve sol sahil ıslah çalışmalarında esas alınan kıyı-kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürürek tapu kaydının iptali ile kamuya terkinine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Bir kısım davalılar; taşınmaza bedelsiz veya tazminatsız el konulamayacağını, tapuları olduğunu, tespit edilen kıyı-kenar çizgisini kabul etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

1.Mahkemece; davanın kabulüne dair verilen ilk kararın temyizi üzerine Dairece; 14.03.2009 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 5841 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik nedeniyle, kadastro tespitinin kesinleştiği tarihten itibaren dava tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğine değinilerek yargılama giderleri yönünden mahkeme kararı bozulmuştur. Mahkemece; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karara karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 06.02.2020 tarihli ve 2017/16531 Esas, 2020/1019 Karar sayılı kararı ile; 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 25.02.2009 tarihli ve 5841 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ile yapılan değişiklik nedeniyle bu Yasa'nın yürürlük tarihinden sonra Hazinenin açtığı davalarda da 10 yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmaya başlandığı, Anayasa Mahkemesinin 12.05.2011 tarihli ve 2009/31 Esas, 2011/77 Karar sayılı kararıyla; "25.02.2009 tarihli ve 5841 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 2. maddesiyle 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesinin üçüncü fıkrasına eklenen cümlenin ve 3. maddesiyle 3402 sayılı Yasa'ya eklenen Geçici 10. maddenin Anayasa'ya aykırı olduğuna ve iptaline" karar verildiği, davanın hak düşürücü süreden reddine ilişkin olarak verilen mahkeme kararının Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararından sonra isabetli olduğundan söz edilemeyeceği, oluşan yeni yasal durum dikkate alınarak işin esasına girilmesi, çekişme konusu 243 parsel sayılı taşınmazın kıyı-kenar çizgisi içerisinde kalıp kalmadığının saptanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

3. Mahkemenin 28.10.2020 tarihli ve 2020/154 Esas, 2023/207 Karar sayılı kararıyla; bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde, dava konusu taşınmazın tamamının kıyı-kenar çizgisi kapsamında olduğu, TMK'nın 715. maddesi gereğince Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olan parselin özel mülkiyete konu olamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı Hazine vekili temyiz dilekçesinde özetle; eksik inceleme yapıldığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun gerekçeli kararda ifade edilmediğini, rapor ile kararın verildiği tarihler arasında 13 yılı aşkın bir zaman geçmiş olup kıyı-kenar çizgisinin bu rapora göre belirlenmiş olmasının yanlış sonuçlara götürebileceğini, davalıların yaptığı masrafların idareye yüklenmesinin hukuka aykırı olduğunu, Kadastro Kanunu'nun 36/A hükmünün uygulanmayacağını, idare lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; çekişmeli taşınmazın kıyı-kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı iddiasına dayalı tapu iptali ve terkin istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

Anayasa’nın "Kıyılardan yararlanma" başlıklı 43. maddesi,

3621 sayılı Kıyı Kanunu'nun 4, 5 ve 9. maddeleri,

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 715. ve 999. maddeleri,

13.03.1972 tarihli ve 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı,

28.11.1997 tarihli ve 5/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı,

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 36/A maddesi.

3. Değerlendirme

1.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Samsun ili, .... ilçesi, .... Mahallesinde bulunan dava konusu 243 parsel sayılı taşınmazın, bilirkişi heyet raporuna göre tamamının kıyı-kenar çizgisi içerisinde kaldığı, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 22/a maddesi gereğince yenileme işlemi ile 14.03.2018 tarihinde 145 ada 2 parsel olarak tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır.

2.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3/2. maddesinin yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

3.Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı Hazine vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

492 sayılı Harçlar Kanunu'nun değişik 13. maddesinin "j" bendi gereğince davacı Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın Çarşamba 2. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine,

1086 sayılı HUMK'un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

02.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.