Logo

1. Hukuk Dairesi2024/2883 E. 2025/1603 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu mera vasfıyla tescil edilen taşınmazın tapu kaydının iptali ve adına tescili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının mülkiyet iddiasını destekleyen herhangi bir belge sunamaması, taşınmazın öncesinin de mera olduğu ve meraların özel mülkiyete geçirilemeyeceği gözetilerek yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1597 E., 2024/62 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kemah Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2014/50 E., 2019/53 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; Erzincan ili, Kemah ilçesi, ... köyünde kendisine ait ve zilyetliğinde olan, içerisinde su kaynağı ağaçlar, çeşmeler ve su havuzu bulunan çekişme konusu yaklaşık 4.000,00 metrekarelik taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında 192 ada 42 parsel sayılı taşınmaz sınırları içerisinde tespit ve tescil edildiğini, dava konusu yerin dedelerinden babası İbrahim'e, ondan da mirasçılar arasında yapılan sözlü anlaşma gereği kendisine kaldığını ileri sürerek mera parseli içerisinde bırakılan dava konusu yerin tapu kaydının iptali ile adına tesciline, olmadığı takdirde dava konusu yerde bulunan su kaynağı ve sulama havuzunun 190 ada 10 ve 11 parsellere ait su kaynağı ve havuzu olduğunun tespiti ile beyanlar hanesine şerh verilmesine karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar; davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı vekilinin 04.10.2019 tarihinde ıslah dilekçesi sunduğu, dava konusu 192 ada 42 parsel sayılı taşınmaza ait tespit tutanağının 05.05.2006 tarihinde kesinleştiği, davacı vekilinin davasını 04.10.2019 tarihinde, on yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra ıslah ettiği gerekçesiyle davanın usulden reddine; sulama havuzu ve çeşmenin bu taşınmaza ait su kaynağı ve havuz olduğunun tespiti talebinin de hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu 192 ada 42 parsel sayılı taşınmaz tutanağının 05.05.2006 tarihinde kesinleştiği, 3402 sayılı Yasa'nın 12/3. maddesinde belirtilen hak düşürücü süre içinde dava açıldığı, ıslah dilekçesiyle dava konusu yapılan taşınmazın ada/parsel numarasında bir değişiklik yapılmadığı gibi, dava dilekçesinde zaten bu parsel içindeki ağaçlık, su havuzu, çeşme bulunan alanların dava konusu yapıldığı anlaşıldığından hak düşürücü sürenin dava tarihine göre hesaplanması gerekirken ıslah tarihine göre belirlenerek yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı; davacının mülkiyeti sağlayıcı herhangi bir belge ve kayda dayanmadığı, dört tarafı eylemli mera olan ve merayla aralarında doğal ve değişmez sınırı bulunmayan dava konusu taşınmazın öncesinin de mera olduğunun kabulü gerektiği gibi, öncesi mera olan taşınmazlar üzerinde sürdürülen zilyetliğin nereye ulaşırsa ulaşsın hukuki değer taşımayacağı, meraların özel mülkiyete geçirilemeyeceği, zamanaşımı suretiyle iktisap edilemeyeceği, mera parselinin beyanlar hanesine gerçek kişiler lehine kullanım ve muhdesat şerhleri de konulamayacağı, davanın esasına girilerek reddine karar verilmesi gerekirken hak düşürücü süre nedeniyle reddinin doğru olmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın dosya kapsamına, usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu yerin dört tarafının eylemli mera olmadığını, çevresinde şahıslara ait ve kadastro tespiti ile özel mülk yapılmış taşınmazlar bulunduğunu, kadimden beri tarla olarak kullanıldığını, su kaynağının ve havuzun davacıya ait olduğuna hiçbir şüphe bulunmadığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde muhdesatın beyanlar hanesine şerh verilmesi istemine ilişkindir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; kadastro çalışmaları sonucu Erzincan ili, Kemah ilçesi, ... köyünde bulunan 192 ada 42 parsel sayılı taşınmazın mera vasfıyla kamu orta malı olarak tespit ve kadastro tespit tutanağının dava açılmadığından 05.05.2006 tarihinde kesinleşmesi ile de tescil edildiği, eldeki davanın 01.09.2014 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

24.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.