Logo

1. Hukuk Dairesi2024/3054 E. 2025/1475 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin açılan davanın, daha önce aynı taraflar arasında aynı konuda açılan ve kesinleşen dava nedeniyle reddine karar verilip verilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Davanın, daha önce aynı taraflar arasında, aynı taşınmaz hakkında ve aynı hukuki sebebe dayanarak açılan ve kesinleşen bir dava ile aynı konuyu içerdiği, dolayısıyla kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan reddinin gerektiği gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2014 E., 2024/361 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Çeşme 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/204 E., 2022/68 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı ... Bölge Genel Müdürlüğü vekili dava dilekçesinde özetle; İzmir ili, Çeşme ilçesi, ... Mahallesi 221 ada 5 parsel sayıl taşınmazın Maliye Hazinesi adına hükmen tescil edildiğini, tapu kütüğünün nev'i hanesinde "... Vakfı" şerhi bulunduğunu, dava konusu 221 ada 5 parselin 18.02.1974 tarihli Kadastro Beyannamesi incelendiğinde, taşınmazın Temmuz 1324 tarihli 37 nolu tapu kaydına istinaden tashihen ve tebdilen tamamının Maliye Hazinesi adına tesciline oy birliği ile karar verildiğini, Temmuz 1324 tarih ve 37 numaralı tapu kaydının geldi kayıtlarının Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Arşiv Dairesi Başkanlığı arşivinde yapılan araştırmasında dava konusu taşınmazın "... Vakfı'ndan icare-i müecceleli" vasıflı olduğunun tespit edildiğini, tapu kaydının evveliyatları incelendiğinde ... sınırıyla Bağ vasfıyla "... Vakfından" olduğunun da görüldüğünü, Kadastro sonrasında nev'i hanesinde "... Vakfından" şerhinin olmasına rağmen hatalı olarak Maliye Hazinesi adına tescil edildiğini belirterek dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile "... Vakfı" adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine; Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/542 Esas,1999/228 Karar sayılı kararı ile davacı İdarece açılan aynı istemli davanın reddine karar verildiğini, bu kararın kesinleştiğini, davanın kesin hüküm nedeniyle reddinin gerektiğini, Mahkemenin aksi kanaatte olması halinde davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiğini, Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/542 Esas sayılı dosyası ile açılan davada davacı tarafın, ... mülkiyetinde iken taşınmazın kadastro uygulaması sonucu tahdit ve tespitinin yapılıp mütegayip şahıs nedeniyle Hazine adına tespit ve tescil edildiğini beyan ettiğini, dava konusu taşınmaza ait Temmuz 1324 tarih 37 sıra nolu tapu kaydı dikkate alındığında dava konusu taşınmaz malikinin firari ve mütegayyip eşhastan olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/542 Esas, 1999/228 Karar sayılı dosyasında aynı sebeple açılan davanın yapılan yargılaması sonucunda davanın reddine karar verildiğini, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği belirlenerek davanın kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesi kararının taraflar arasında kesin hüküm oluşturduğu belirlenerek davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı ancak alınması gereken karar ve ilam harcından peşin alınan karar ve ilam harcının mahsubu ile kalan karar ve ilam harcının, davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına karar verilmesi gerekirken "bakiye 26,30 TL fazla harcın hükmün kesinleşmesine müteakip davacıya verilmesine" karar verilmesi, davalı lehine takdir edilen maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine karar vermek gerekirken, takdir edilen maktu vekalet ücretinin "davalı taraftan tahsili ile kendisini vekille temsil ettiren davalıya verilmesine" şeklinde hükmün karıştırılarak karar verilmesinde isabet görülmediği tespitine yer verilerek davacı vekilinin istinaf itirazlarının açıklanan yönlerden kısmen kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 114/(1)-i ve 115/2 maddeleri uyarınca kesin hüküm nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kesin hükme konu kararın kesinleştiği tarihte henüz 5737 sayılı Vakıflar Yasası çıkmadığını, 27.02.2008 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5737 sayılı Vakıflar Kanunu'nun 18. maddesinin son fıkrası "Vakıf şerhleri ile ilgili olarak, diğer kanunlarda yer alan zamanaşımı ve hak düşürücü sürelere ilişkin hükümler uygulanmaz." denildiğinden, Genel Yasa olan 3402 sayılı Kanun'un 12. maddesinde zikredilen "on yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeblere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz." hükmünün özel yasa karşısında (5737 sayılı Vakıflar Kanunu) uygulanmasının mümkün olmadığını ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Kadastro sonucu; İzmir ili, Çeşme ilçesi, ... Mahallesi 221 ada 15 parsel sayılı 1843 metrekare yüz ölçümündeki taşınmaz 06.12.1983 tarihinde hükmen Hazine adına tescil edilmiştir.

Davacı ... tarafından davalı ... Hazinesi aleyhine Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesinin 1995/542 Esas sayılı dosyası ile aynı taşınmaz hakkında aynı hukuki sebep ile açılan davanın yapılan yargılaması sonunda; Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.07.1999 tarihli ve 1995/542 Esas, 1999/228 Karar sayılı kararı ile kadastro tespitinin 06.12.1983 tarihinde kesinleştiği, davanın 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığı belirlenerek davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verildiği, kararın davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 16.12.1999 tarihli ve 1999/5597 Esas, 1999/5710 Karar sayılı kararı ile onanarak kesinleştiği anlaşılmıştır.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

18.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.