Logo

1. Hukuk Dairesi2024/31 E. 2025/315 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı şirketin, taşınmazlarını hile yoluyla devralındığı iddiasıyla tapu iptali ve tescil talep etmesi üzerine açılan davada, davalının iyiniyetli olup olmadığı ve hükmün infazında tereddüt yaratıp yaratmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Hile iddiasının ispatlandığı ve davalının tapu kaydının iyi niyetli üçüncü kişi korumasından yararlanamayacağı, ancak hükmün sonuç kısmında taşınmazların arsa paylarının belirtilmemesi nedeniyle infazda tereddüt yaratacağı gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrası düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1143 E., 2023/1512 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ : Karapınar 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/45 E., 2023/123 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Şirket vekili; 2808 ada 22 parsel sayılı taşınmazdaki 17 ve 22 numaralı bağımsız bölümlerin Şirketlerine ait olduğunu, davalı ... ve dava dışı ortağı ... tarafından taşınmazların satın alınmak istenildiğini, 17 numaralı bağımsız bölüm için 400.000,00 TL, 22 numaralı bağımsız bölüm için 300.000,00 TL fiyat kararlaştırıldığını, dava dışı ...’nın Şirket yetkilisine banka hesap cüzdanını göstererek 750.000,00 USD bulunduğuna inandırdığını, imzaların atılmasına müteakip bedellerin hesaba yatırılacağı konusunda Şirket yetkilisinin kandırıldığını, taşınmazların önce davalı ...’e, bir sonraki gün de davalı ...’ye temlik edildiğini, davalı ...’nin durumu bilecek konumda ve 18 yaşında olduğunu, devirden sonra internet bankacılığında sorun olduğunu, şehir dışında olan ...’nın bankada transfer yapması gerektiği gibi bahaneler ileri sürüldüğünü, kredi çekip taşınmazların ipotek gösterileceği ve paranın ödeneceği bildirilerek bugüne kadar oyaladıklarını, taşınmazların satılmasındaki saikin bedel almak olduğunu ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile Şirket adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ...; resmi akdin aksinin ancak sahtelik durumunda ileri sürülebileceğini, temlik sırasında ihtirazi kayıt konulmadığını, TMK’nın 1023. maddesi uyarınca iyiniyetin korunacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Davalı ..., süresinde cevap vermemiş; aşamada, Şirketten taşınmaz almak için dükkanlarına gitmediğini, davacı tarafın ısrarla 7 adet bağımsız bölümünü kendisine satmak istediğini, 2 tane bağımsız bölüm alabilecek durumu olduğunu, davacının dava konusu taşınmazların satış bedeli olarak 128.000,00 TL bedelli fatura düzenlediğini, Şirket yetkilisinin satışı ve satış parasını oğlunun elinden almasından korktuğunu beyan ederek ilk etapta satışı inkar ettiğini, satış işlemi olduğu ortaya çıkınca da satış bedelini almadığını iddia ettiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; hilenin her türlü delille ispat edilebileceği, iptal hakkının kullanılmasının hiç bir şekle bağlı olmadığı, taşınmazın davalı ... adına kayıtlı olduğu, dinlenen davacı tanıklarının davalı ... ve dava dışı ... ...'ün hilesine yönelik somut, inandırıcı beyanlarda bulunduğu, dava dışı ... ...'ün satış öncesinde davacı şirket yetkilisine banka hesap cüzdanını göstererek hile ile kandırdığı, taşınmazların davalı ... tarafından satışın ertesi günü dava dışı ... ...'ün akrabası olan davalı ...'ye devredildiği, vekaleten satış yapan ... ile alıcı davalı ...'nin amca çocukları olduğu, ...'ün dava dışı ... ...'ün oğlu olduğu, davalı ...’nin iyiniyetli olduğunun ispatlanamadığı, dava konusu taşınmazların satışına konu ödeme yapıldığına dair dosyaya bir delil sunulmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; tanıkların, davacının dava konusu taşınmazı devri hususunda davalı ...'nin hileli davranışları sonucu davacıda ... algısının oluşturulduğu, davacıda satış bedelinin ödeneceği kanısı uyandırılıp taşınmazların mülkiyetinin naklinin sağlandığı yönünde beyanda bulundukları, davalı tarafın satış bedelinin ödendiğini ispatlayamadığı, davacının iradesinin fesada uğratıldığı, dava konusu taşınmazların davalı ...'ye 15.01.2020 tarihinde devredildiği, davalı ...’in de 1 gün sonra taşınmazları davalı ...'e devrettiği, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamında son malik davalı ... ile davalı ...'in tanışıklığı olduğu, yapılan hileyi bilen ya da bilmesi gereken konumunda bulunduğu gerekçesiyle başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle:

a. Kararın usule ve yasaya aykırı olduğunu, ispat yükünün davacı tarafa ait olduğunu, kanıt olmadığını,

b. Savcılığın müvekkilinin lehine karar verdiğini, gerekçenin salt tanık anlatımlarına dayalı olduğunu, yeterli gerekçe olmadığını, kararın usulen bozulması gerektiğini,

c. Davacı ...'nun 19.02.2020 tarihinde şikayetçi olarak verdiği ifadesinde kendisine herhangi bir tehdit ya da baskı yapılmadığı, iradesinin fesada uğratacak bir cebir uygulanmadığı yönünde beyanda bulunduğunu,

d. Davacının, satışı yaptıktan sonra davalılar hakkında araştırma yapma gereğini duyduğunu, öncesinde böyle bir çaba ya da gerek hissetmediğini, pazarlık yapılmasının bile hayatın ve ticaretin örf adetine uygun bir satış yapıldığını gösterdiğini,

e. Pazarlığın bir gün önce yapıldığını, tapuya da ertesi gün gidildiğini, hileye maruz kalınması halinde bundan vazgeçecek ve etki altında uzaklaşabilecek çok uzun bir zaman dilimi bulunduğunu, bu beyanların HMK’nin 188. maddesi kapsamında kabul edilmesi gerektiğini,

f. Davacının tacir olduğunu, basiretli tacir gibi davranması gerektiğini, banka hesap cüzdanı gösterilmek suretiyle hileye maruz bırakıldığını iddia etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, iddianın TTK’nın 18/II hükmü uyarınca dinlenebilir olmadığını,

g. Resmi senedin aksinin iddia edilemeyeceğini, temlik sırasında ihtirazı kayıt konulmadığını,

h. Şirket yetkilisinin iddia ettiği gibi resmi akit tablosunun aksine, taraflar paranın sonra ödeneceği hususunda anlaşmış olsalar dahi bunun davacı tarafa tapu iptal ve tescil davası açma hakkı vermeyeceğini, içtihatların bu doğrultuda olduğunu,

i. TMK’nın 1023. maddesi uyarınca davanın dinlenilemeyeceğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, hile hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle hile iddiasının ispatlandığı ve davalının TMK’nın 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı gözetilerek karar verilmesine göre davalı ... vekilinin aşağıdaki ben kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Hemen belirtilmelidir ki, HMK'nın 297/2 hükmünde “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” düzenlemesi yer almaktadır. Kamu düzeninden olan doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince hakimin infazı kabil karar verme yükümlülüğü vardır. Yasa maddesinin bu açık hükmüne göre mahkemelerce kurulan hükümler infaz sırasında tereddüt ve şüphe yaratmayacak nitelikte olmalıdır.

Somut olayda, dava konusu olan 2808 ada 22 parsel sayılı taşınmazdaki 17 ve 22 numaralı bağımsız bölümlerin tamamının davacı tarafından 15.01.2020 tarihinde davalı ...'e temlik edildiği, ...'in de 16.01.2020 tarihinde davalı ...'e devrettiği, eldeki davada davacının dava konusu 17 ve 22 numaralı bağımsız bölümlerin tamamını talep ettiği görülmüştür.

İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne karar verilmesine rağmen dava konusu 17 ve 22 numaralı bağımsız bölümlerin 2808 ada 22 parsel sayılı taşınmazdaki arsa payları belirtilmek suretiyle infazda tereddüt yaratacak şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.

Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Bölge Adliye Mahkemesi kararının hükme ilişkin kısmının düzeltilerek onanması, HMK'nın 370. maddesinin ikinci fıkrası hükmü gereğidir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı ... vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının reddine,

Davalı ... vekilinin temyizi üzerine ve re'sen yapılan inceleme sonucu temyiz itirazının değinilen yön itibariyle kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının, hüküm fıkrasının 2 numaralı bendinde iki defa yer alan “…48/1080 payın…” ifadelerinin ikisinin de hükümden çıkartılması, hükmün 3 numaralı bendinde iki defa yer alan “…38/1080 payın…” ifadelerinin ikisinin de hükümden çıkartılması suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek hâlinde temyiz eden davalı ...'ye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.