Logo

1. Hukuk Dairesi2024/3314 E. 2024/6290 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespiti kesinleştikten sonra açılan tapu iptali ve tescil davasında hak düşürücü sürenin geçip geçmediği hususunda çıkan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Kadastro tespit tarihinden itibaren 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması ve davanın bu süre geçtikten sonra açılmış olması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/292 E., 2024/442 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Hekimhan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/49 E., 2023/327 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde; Malatya ili, .... ilçesi, ..... köyünde yer alan 750 parsel sayılı taşınmazın murislerinden gelmesine rağmen kadastro tespitinde yanlışlıkla davalılar adına yazıldığını, tespitten önce kendi zilyedinde ve malik sıfatıyla müştemilatının olduğunu, müştemilatının davalılar ile birlikte yapıldığını, kendi adına yardım ettiklerini, zamanaşımının geçmesi için haber vermediklerini, müştemilatın değerinin taşınmazın değerinden fazla olduğunu, İdareye başvurduğunu ancak düzeltilmesi gereken hata tespit edilemediği için dilekçesi ile ilgili işlem yapılmadığını, taşınmazı kendisinin kullandığını, kadastro uygulaması sonucu 22/a maddesi kapsamında yapılan çalışmalarda kadastro öncesi zilyetlik ve mülkiyet intikal değişikliği olduğunu ve evvelce yapılan tapu-kadastro uygulamalarının kapsam ve içerik yönünden değişikliğe uğradığını ileri sürerek 350 m2 yerin iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ...; taşınmazın 1980 yılında kadastro tespitinde babası adına tespit ve tescil edildiğini, kendisine de babasından kaldığını, babasının okuma yazma bilmediğinden faydalanan davacının taşınmaza yapı yaptığını ve eşyalarını bırakarak yıllarca taşınmazı kullandığını, taşınmazın kendilerine kaldığını yakın zamanda öğrendiklerini, tapulu taşınmazlarını yıllarca davacının kullandığını, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğini, aynı konuda 2 kere dava açıldığını, kesin hüküm olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; taşınmazın kadastro tespitinin 20.05.1988 tarihinde kesinleştiği, davanın 24.04.2023 tarihinde açıldığı, 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; yapıyı 40 yıl önce henüz kadastro işlemi yokken yaptığını, eldeki davada Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinin üçüncü fıkrasının uygulanma imkanı bulunmadığını, taşınmazın durumunu imar barışı uyarınca başvuru yapınca öğrendiğini, araştırma yapılmadan karar verildiğini, Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mülkiyet hakkının ihlal edildiğini, vekili olmamasına rağmen ön inceleme duruşmasında "davacı vekiline soruldu" diye yazıldığını ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın kadastro tutanağının 20.05.1988 tarihinde kesinleştiği, Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinin üçüncü fıkrasında belirtilen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın 24.04.2023 tarihinde açıldığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı temyiz dilekçesinde özetle; taşınmazı 40 yıldır iyiniyetle malik sıfatıyla kullandığını, 1989 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında taşınmazın sehven ... adına tescil edildiğini ve tescilin yolsuz olduğunu, durumu 2019 yılının ortalarında öğrendiğini, öncelikle olağanüstü zamanaşımı nedeniyle olmazsa yolsuz tescil nedeniyle taşınmazın adına tescili gerektiğini, olağanüstü zamanaşımı nedenine dayanmasına rağmen bu konuda kararda olumlu olumsuz bir ifade geçmediğini, kadastro uygulaması sonucu 22/A maddesi kapsamında yapılan çalışmalarda kadastro öncesi zilyetlik ve mülkiyet intikal değişikliği olduğunu, müştemilatın değerinin taşınmazın değerinden fazla olduğu için adına tescili gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 140. maddesinin üçüncü fıkrası, 369. maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371. maddeleri,

3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 12. maddesinin üçüncü fıkrası.

3. Değerlendirme

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması HMK'nın 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dosya içeriğinden; Malatya ili, .... ilçesi, ..... Mahallesi 124 ada 9 (eski 750) parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 30.09.1986 tarihinde..... adına yapıldığı, tespitin 20.05.1988 tarihinde kesinleştiği, davanın ise 24.04.2023 tarihinde açıldığı görülmüştür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup özellikle HMK’nın 140. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca ön inceleme duruşmasında davanın kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davası olarak nitelendirildiği gözetildiğinde davacı tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacının temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.11.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.