"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1150 E., 2024/100 K.
HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bafra 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2015/8 E., 2022/26 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali-tescil ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı; Samsun ili, .... ilçesi, ... köyünde bulunan 991 parsel sayılı taşınmazın dava dilekçesine ekli krokide gösterilen 35 dönümlük kısmını malik sıfatı ile tarım arazisi olarak kullandığını, öncesi ırmak yatağı olan taşınmazı babası ile kendisinin imar-ihya ederek tarım arazisi haline getirdiklerini, dava konusu yerin zilyetlikle iktisabının mümkün olduğunu ileri sürerek dava konusu yerin adına tesciline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ölümü üzerine mirasçıları davaya devam etmişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar; dava konusu taşınmazın zilyetlikle kazanılamayacağını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu taşınmazın (B), (C), (D) ve (E) harfi ile gösterilen kısımlarının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığı, (A) ile gösterilen kısmın ise 8.324,08 m2'lik kısmının kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığının rapor edildiği, kıyı kenar çizgisi kapsamında kalan yerlerin Devletin hüküm ve tasarrufu altında olmaları sebebiyle zilyetlikle iktisap edilemeyecekleri gerekçesiyle anılan kısımlar yönünden davanın reddine; (A) harfi ile gösterilen ve kıyı kenar çizgisinin kara tarafı olarak nitelendirilen 6.770,31 m2'lik kısmın eski Kızılırmak havzası ile yeni Kızılırmak Nehri arasında kalan alanda bulunduğu, kullanıcı tarafından kaba bloklar kaldırılarak dolgu ve toprak taşınması suretiyle tarıma müsait arazi şekline getirildiğinin rapor edildiği, keşif mahallinde dinlenen davacı tanıklarından ...'ın beyanında da bu durumun desteklendiği, taşınmaz tarıma uygun olmayan yerlerden iken davacı tarafından toprak dolgu yapılmak suretiyle işlenebilir ve tarıma uygun hale getirildiği, başka yerden toprak taşımak suretiyle dolgu yaparak tarıma elverişli olmayan bir yeri kültür arazisi haline getirmenin imar-ihya sayılmayacağı gerekçesiyle bahsedilen 6.770,31 m2'lik kısım yönünden de davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; delillerin değerlendirilmesinde açık hataya düşüldüğünü, eksik inceleme ile hatalı karar verildiğini, bir taşınmazın sırf kıyı kenar çizgisi içerisinde kalmasının o taşınmazın zilyetlikle kazanılmasına engel teşkil etmeyeceğini, ret gerekçesinin dosya münderecatı ile çeliştiğini, imar-ihyanın teknik bir olgu olup ancak konunun uzmanı bilirkişilerce değerlendirilebileceğini, bu hususta gerekçede de belirtilen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın davacı tarafından imar ve ihya edildiği rapor edilmiş iken Mahkemece sadece toprak taşıma olgusu üzerinde durularak imar-ihya sayılmayacağı gerekçesinin yerinde olmadığını, gerekçede bahsedilen tanık ....'ın beyanının bileşik materyal eklenerek dava konusu yerin imar-ihya edildiğinin ispatı olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taşınmazın öncesinin imar-ihyaya muhtaç yerlerden iken toprak taşımak ve doldurmak suretiyle ima-ihya edilmeye çalışıldığı, emek ve para sarf ederek toprak taşıma yoluyla tarım yapılmaya uygun hale getirme işleminin yasada öngörülen imar-ihya sayılmadığı, somut olayda yasanın aradığı imar-ihya koşulunun gerçekleşmediğinin Mahkemece yapılan keşif, uygulama ve bilirkişi sözleri ile belirlenmiş olduğu, davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı (mirasçıları) vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, gerekçede toprak taşıma yolunun belirtildiğini ancak bileşik materyal ibaresinin dikkate alınmadığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil ve kadastro tespiti sırasında tescil harici bırakılan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 713. maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 14. ve 17. maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Samsun ili, .... ilçesi, .... köyünde bulunan taşınmaz bölümünün kadastro çalışmaları sonucu 27.07.1992 tarihinde 991 parsel numarası ile hali arazi vasfıyla Maliye Hazinesi adına tespit ve tescil edildiği, bilahare 06.10.1992 tarihinde kıyı kenar çizgisi içerisinde kaldığından bahisle tapudan terkin edildiği, 17.12.2014 tarihinde ise tarla vasfıyla ve 991 parsel numarası ile Maliye Hazinesi adına tescil edildiği, eldeki davanın 09.01.2015 tarihinde açıldığı, 991 parsel sayılı taşınmazın 18.02.2015 tarihinde ve sonraki tarihlerde toplulaştırma işlemine tabi olduğu, dava konusu yerin bir kısmının eski 991 (yeni 144 ada 11, 12, 13 ve 14) parsel sınırları içerisinde, bir kısmının ise kadastro çalışmaları sırasında tescil harici bırakılan alanda kaldığı anlaşılmaktadır.
2. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı mirasçıları vekilinin temyiz itirazının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Harç peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.11.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.