Logo

1. Hukuk Dairesi2024/3812 E. 2024/5456 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı şirketin, bilgisi dışında açılan ve usulsüz tebligatlarla yürütülen dava sonucu kaybedilen taşınmazın tapusunun yolsuz tescil ve temliken tescil hükümlerine dayanarak iptali ve kendi adına tescili istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davalıya yapılan hükmen tescilin kesinleşmiş mahkeme hükmüne dayanması ve yapının zemin değerinden açıkça fazla olmadığının tespit edilmesi gözetilerek, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/3528 E., 2024/670 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Tire 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/616 E., 2022/272 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı Şirket dava dilekçesinde; Şirketin maliki olduğu dava konusu 1727 ada 10 parsel sayılı taşınmaz hakkında bilgileri dışında davalı tarafından tapu iptal talepli dava açıldığını, usulsüz tebligatlar ile yürütülen dava süreci sonucu taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı adına tapuya tesciline karar verildiğini, kararın usulsüz şekilde kesinleştirildiğini, tapuda tescil işleminin yapılmasından sonra durumdan haberdar olduklarını, yargılamanın yenilenmesi istediğinde bulunduklarını, dava konusu taşınmaz üzerinde kendilerine ait yapı bulunduğunu, yapının değerinin taşınmazdan fazla olduğunu, iyiniyetli olarak yapının yapıldığını ileri sürerek öncelikle yolsuz tescil nedeniyle tapu kaydının iptali ile Şirket adına tesciline, mümkün olmazsa TMK’nın 724. maddesi uyarınca tapu kaydının iptali ile Şirket adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı; davanın haksız olduğunu, tarafları, konusu ve sebebi aynı olan Tire 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/88 Esas ve 2016/37 Karar sayılı kararının kesinleştiğini, davalının yargılamanın iadesi talebinin de Tire 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/121 Esas ve 2019/139 Karar sayılı kararı ile reddedildiğini, kararların kesinleştiğini, eldeki davanın kötü niyetli ve kendilerini zarara uğratmaya yönelik bir eylem olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının yolsuz tescil hukuki sebebine dayalı talebinin kesin hüküm nedeniyle, temliken tecil talebinin ise taşınmaz üzerinde bulunan yapının değerinin taşınmazın arz değerinden daha fazla olmadığı ve TMK’nin 724. maddesindeki şartların sağlanılmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: kararın hukuka ve usule aykırı olduğunu, her iki hukuksal nedene dayalı taleplerinin reddine karar verildiğini, olayda kesin hüküm bulunmadığını, verilen ret kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacıya ait olmayan adresler üzerinden yapılan usulsüz tebligatlar ile yargılamanın haksız şekilde müvekkillerinin yokluğunda sürdürüldüğünü, müvekkilinin durumdan tapu kaydı iptal edildiğinde haberdar olduğunu, bugüne kadar davacıya herhangi bir taşınmaz bedeli ödenmediğini, yolsuz tescile dayalı olan tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline karar verilmesi gerektiğini, terditli talepleri yönünden ise yapı değerinin taşınmazın değerinden fazla olmadığı tespit edildiği gerekçesiyle reddine karar verildiğini, son derece haksız ve yanlış yöntemler ile raporların hazırlandığını, itirazların hiçbir şekilde değerlendirilmediğini, yapılan değerlendirmeler arasındaki fahiş farkın açıkça görüldüğünü, ek rapor alınmasının zorunlu olduğunu, bu durum görmezden gelinerek verilen kararın hukuken kabul edilebilir olmadığını ileri sürerek kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarihi ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın, ihale sonucu edinilen mülkiyete dayalı tescilin yolsuz olduğu iddiasına dayalı olmadığı, tescilin şekli anlamda kesinleşmiş mahkeme hükmüne dayandığı, ayrıca yapı değerinin, zemin değerinden açıkça fazla olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, kararın hukuka aykırı olduğunu, kesin hüküm bulunmadığını, dava konusu taşınmazın müvekkili tarafından 28.01.2008 tarihinde satın alındığını, 08.02.2010 tarihinde de fabrika inşaatı için yapı ruhsatı alındığını, 27.10.2010 tarihinde 690.907,70 TL harcayarak davaya konu yapının inşa edildiğini, taşınmaz hakkında müvekkilinin bilgisi ve haberi dışında davalı tarafından tapu iptal talepli dava açıldığını, usulsüz tebligatlar ile müvekkilinin bilgisi dışında yürütülen dava sonucu Tire 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/88 Esas ve 2016/37 Karar sayılı kararı ile taşınmazın tapu kaydının iptaline ve davalı adına tapuya tesciline karar verildiğini, kararın usulsüz şekilde kesinleştirildiğini, müvekkilinin tapuda tescil işleminin yapılmasından sonra durumdan haberdar olduğunu, yargılamanın yenilenmesi talebinin Tire 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/121 Esas ve 2019/139 Karar sayılı kararı ile reddedildiğini, istinaf başvurusunun ise süresinin geçtiği gerekçesiyle reddine karar verildiğini, Tire 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/88 Esas sayılı dosyasında vefa hakkının kullanımına ilişkin şartların müvekkili aleyhine gerçekleşip gerçekleşmediğinin araştırılmadığını, müvekkiline ait olmayan adreslere usulsüz tebligatlar yapıldığını, Tire Cumhuriyet Başsavcılığı 2021/2362 soruşturma dosyasından soruşturma yürütüldüğünü, sahtecilik yapıldığını, 14.01.2015 tarihinde alınan yönetim kurulu kararında müvekkilinin adının geçmediğini, yargılamanın yenilenmesi dava dosyasına davalı vekili tarafından sunulan yönetim kurulu kararının müvekkilinin adı eklenmek sureti ile tahrif edildiğini, dava kabul edilmeyecek ise savcılık dosyasının beklenilmesi gerektiğini, bilirkişi raporlarının hatalı olduğunu, itirazlarının dikkate alınmadığını, muhdesadın gerçek değerinin altında tespit edildiğini, kök rapora arsa değeri yönünden itiraz edilmemesine rağmen ek raporda arsa değerinin de değiştirildiğini, usuli müktesep hakka aykırı bir değerlendirme olduğunu, bilirkişilerce Organize Sanayi Bölgesi tarafından belirlenen fiyattan daha yüksek bir fiyat belirlendiğini, parsel boş olmadığı için fiyatının daha düşük olacağını, muhdesat için yaptıkları harcamalara ilişkin sundukları faturaların dikkate alınmadığını, davalı onaylı 08.02.2010 tarih ve 2010/02 nolu yapı ruhsatının yapı ile ilgili özellikler kısmında yapı maliyetinin 633.334,92 TL, arsa değerinin de 172.200 TL olarak belirtildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, yolsuz tescil ve temliken tescil hukuki nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 369. maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371. maddeleri.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 705. ve 724. maddeleri

3. Değerlendirme

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması HMK'nın 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dosya içeriğinden; çekişmeye konu 1727 ada 10 parsel (eski 1283 ada 12 parsel) sayılı taşınmazın davalı tarafından 05.06.2001 tarihinde dava dışı Polen Kimya adlı şirkete devredildiği, Polen Kimya’nın da taşınmazı 28.01.2008 tarihinde davacı Şirkete temlik ettiği, taşınmazın 02.08.2016 tarihinde de hükmen tescil suretiyle davalıya devredildiği görülmüştür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK'nın 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Alınması gereken harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.10.2024 tarihinde kesin olarak oy birliği ile karar verildi.