"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1698 E., 2024/552 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul/Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/48 E., 2023/28 K.
Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı Hazine vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; kadastro çalışmalarında Sivas ili, ... ilçesi, .... köyü, ... mevkiinde bulunan 104 ada 13 parsel sayılı taşınmazın davalıların murisi ... adına, Sivas ili, .... ilçesi, .... köyü, .... mevkiinde bulunan 130 ada 315 parsel sayılı taşınmazın ise Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, dava konusu taşınmazların evveliyatında müvekkilinin babası Hamza Sarıpınar'a aitken ölümü ile mirasçılara intikal ettiğini, mirasçıların kendi aralarında taşınmazları taksim ettiklerini, dava konusu taşınmazların müvekkiline düştüğünü, müvekkilinin taksimden itibaren taşınmazları müstakilen malik sıfatıyla nizasız ve fasılasız kullandığını, taşınmazların davalılarla bir ilgisi bulunmadığını, kadastrodan 23 yıl önce taksim sonucu müvekkiline düşen dava konusu taşınmazların dava tarihine kadar müvekkili tarafından kullanıldığını ileri sürerek taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile müvekkili adına tapuya tescil edilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Hazine temsilcisi 08.01.2017 tarihli beyan dilekçesinde özetle; kadastro çalışmaları sonucunda 130 ada 315 parsel sayılı taşınmazın maddi ve hukuki gerçeklik dikkate alınarak ve kamu yararı gözetilerek Hazine adına hali arazi vasfıyla kayıt ve tescil edildiğini, dava konusu taşınmazın özel mülkiyete konu olmayan, Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğunu, kamu hizmetine tahsis edilen yerler ile Devlete kalan taşınmaz malların tapuda kayıtlı olsun ya da olmasın kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisap edilemeyeceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ..., davalı.... davalı ..., davalı ..., davalı ..., davalı ..., davalı ... ...., davalı ... ayrı ayrı sundukları dilekçelerinde; 104 ada 13 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin olarak aleyhlerine açılan davayı kabul ettiklerini beyan etmişlerdir.
Davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ...'a dava dilekçesi tebliğ edilmiş, davalılar cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. MAHKEME KARARI
... Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.03.2020 tarihli ve 2017/161 Esas, 2020/47 Karar sayılı kararıyla; Hazine adına kayıtlı bulunan 130 ada 315 parsel sayılı taşınmazın fen bilirkişisinin raporunda (A) harfiyle yeşil renkte gösterilen kısmı bakımından ve Sivas ili, .... ilçesi, .... köyü, .... mevkiinde bulunan 104 ada 13 parsel sayılı dava konusu taşınmaz bakımından davacı lehine zilyetlikle kazanım koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Kaldırma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 01.04.2021 tarihli ve 2021/278 Esas, 2021/339 Karar sayılı kararıyla; kadastro sırasında Sivas ili, ... ilçesi, .... köyü, .... mevkii 130 ada 315 parsel sayılı 232.537,00 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın hali arazi niteliğiyle Hazine adına tespit ve tescil edildiği, davalı Hazine adına kayıtlı taşınmazın 3.532,57 metrekarelik kısmı yönüyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de Mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm vermeye yeterli olmadığı, şöyle ki, çekişmeli taşınmazın tespit tarihi 2008 olup bu tarih itibariyle davacı yönünden edinme koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirilmesi gerektiği, Mahkemece 1960, 1985 ve 1999 tarihli hava fotoğraflarının getirtildiği, jeodezi mühendisi raporunda getirtilen hava fotoğraflarınının stereoskop aleti ile incelendiği belirtilmiş olmasına rağmen, kadastro paftası ölçeği ile 1960, 1985 ve 1999 yılı hava fotoğraflarına ölçekleri denkleştirilerek çakıştırılıp kadastro paftası hava fotoğraflarına aplike edilerek denetlemeye elverişli hava fotoğrafı görüntüleri belirtilecek şekilde ve uyuşmazlık konusu yer gösterilmek suretiyle ekli krokili bir rapor sunulmadığı gibi sunulan raporda da taşınmazın sınırları ve niteliği, taşınmazda imar-ihya tamamlanmış ise tamamlandığı tarih ile taşınmazda sürdürülen zilyetliğin başlangıcı, şekli ve süresi açıklanmadan 130 ada 315 parseldeki (A) harfiyle işaretli taşınmazın mevcut olduğunun tespit edildiğinin bildirildiği, bu nedenle rapor hükme yeterli olmadığı gibi hükme dayanak alınan ziraat bilirkişi raporunun da taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmazda imar-ihya işlemi yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise imar-ihyanın hangi tarihte tamamlandığı, taşınmazın kullanım durumu ve süresini kesin olarak belirlemekten uzak olduğu, bu nedenle hükme yeterli olmadığı, bununla birlikte keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanık anlatımlarına göre dava konusu taşınmazın evveliyatında davacının babası .... tarafından ölene kadar kullanıldığı, öldükten sonra da davacı tarafından kullanılmaya devam edildiği, taksim konusunda bilgi sahibi olmadıklarının anlaşıldığı, davacının da taşınmazın taksimen kendine kaldığını ve kadastrodan önce 23 yıldır kendisinin kullandığını belirterek kendi adına tescilini istediği, ancak UYAP ortamından edinilen nüfus kaydına göre davacının babası Hamza Sarıpınar'ın 13.04.2010 tarihinde yani kadastro tespitinden sonra öldüğünün belirlendiği, bu anlamda mahalli bilirkişi ve tanıkların beyanlarının somut verilerle de uyuşmadığı, zilyetlik ve taksim konularında eldeki somut verilere uygun şekilde yeniden beyanlarının alınması gerektiği, yine dava konusu taşınmazın (A) ile işaretli kısmının komşu parsel tutanakları da getirtilmeden, komşu parsellerin tespitinin her hangi bir tapu veya vergi kaydına dayanıp dayanmadığı belirlenmeden keşif yapıldığı; hal böyle olunca, bir arazinin niteliği ve kullanım süresini en iyi belirleme yönteminin hava fotoğrafları olduğu gözetilerek çekişmeli taşınmazın kadastro tespit gününden 15-20-25 yıl öncesinde çekilmiş hava fotoğrafları dışında yöreye ait en eski hava fotoğrafı Harita Genel Komutanlığından, tespit tarihinden (2008) geriye doğru 15-20-25 yıl öncesinde düzenlenmiş fotoplan, fotometrik ve fotogrametrik paftalar ile kadastro tespit tarihine yakın tarihte çekilmiş uydu fotoğrafları İl Kadastro Müdürlüğünden, komşu parseller davalı ise dava dosyası Mahkemesinden getirtilerek dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları, üç kişiden oluşacak ziraat bilirkişi kurulu, jeodezi veya fotogrametri uzmanı bilirkişi ve uzman fen bilirkişi hazır olduğu halde mahallinde yapılacak keşifte yerel bilirkişiler ve taraf tanıklarından çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu, taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki zilyetlikle kazanılabilecek yerlerden olması halinde imar-ihyaya konu edilip edilmediği, imar-ihyaya konu edilmiş ise ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği, taşınmazın tarımsal amaçlı olarak kullanılıp kullanılmadığı, varsa taşınmaz üzerinde zilyetliğin hangi tarihte ve ne zaman başladığı, zilyetliğin sürdürülüş biçimi, kimden kime ve nasıl intikal ettiği, taşınmaz ile komşu taşınmazlar arasında doğal ya da yapay ayırıcı unsur bulunup bulunmadığı hususları etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılıp komşu parsel dayanağı kayıt ve belgeler yerel bilirkişi ve tanıklar eliyle uygulanarak çekişmeli taşınmaz yönünü ne ve kimin yeri olarak okuduğu belirlenip beyanlar arasındaki çelişkilerin gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeye çalışılması; ziraat bilirkişi kurulundan, çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olup ne zaman imar-ihya edildiğini, ne zamandan beri ve ne şekilde kullanıldığını bildirir, bitki örtüsü, eğim ve toprak yapısı yönlerinden komşu taşınmazlarla karşılaştırmalı değerlendirmeyi içerir, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini, taşınmazın ne zaman tarım arazisine dönüştüğünü irdeler, gerektiğinde çekişmeli taşınmazın değişik yönlerden çekilecek fotoğrafları ile desteklenmiş rapor alınmalı; jeodezi veya fotogrametri uzmanı bilirkişiden çekişmeli taşınmazın temin edilen hava fotoğrafları üzerinde özel aletlerle inceleme yapılıp üç boyutlu hale getirilerek çekişmeli taşınmazın öncesinin ne olduğu ile üzerindeki imar-ihyanın ne zaman tamamlandığını bildirir, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şekli ve süresini irdeler ve ilgili hava fotoğrafları ile kadastro paftasını çakıştırmalı şekilde gösteren, temin edilebilen gerek en eski gerekse kadastro tespit tarihine yakın tarihli uydu fotoğraflarının değerlendirildiği, fen bilirkişisinden ise yapılacak keşif ve uygulamaları izleyip denetlemeye olanak verir, bilirkişi ve tanıklarca gösterilen hususların işaretlendiği ayrıntılı rapor alınıp bundan sonra davacının aynı çalışma alanında belgesizden ne kadar yer tespit ve tescil edildiği tapu, kadastro ve mahkemeler yazı işleri müdürlüğünden sorularak saptanıp bundan sonra tüm deliller değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken esasa etkili bir kısım deliller toplanmadan ve değerlendirilmeden yazılı şekilde şekilde karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğu gerekçesiyle 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a.6. maddesi gereğince hükmün kaldırılmasına karar verilmiştir.
C. Kaldırma Kararı Sonrasında İlk Derece Mahkemesince Verilen Karar
... Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.02.2023 tarihli ve 2021/48 Esas, 2023/28 Karar sayılı kararıyla; kaldırma kararı öncesi dava dilekçesinde belirtilen 104 ada 13 parsel yönünden kanun yoluna başvurulmadığı, bu nedenle bu parsel bakımından karar kesinleşmiş olduğundan 104 ada 13 parsel yönünden inceleme yapılmadığı, istinaf kanun yoluna başvuru konusu olan 130 ada 315 parsel yönünden yeniden değerlendirme yapıldığı, dava konusu taşınmaza ait 2008 yılından geriye dönük dört ayrı yıla ait hava fotoğraflarının dosyaya sunulduğu, mahallinde yapılan keşif doğrultusunda fen, ziraat ve jeodezi mühendisi bilirkişileri tarafından hazırlanan raporların dosyaya ibraz edildiği, bilirkişi raporlarının bilimsel, objektif denetimsel hüküm kurmaya elverişli olduğu, fen bilirkişi raporu ile dava konusu taşınmazın zeminde harflendirildiği, harflendirilen kısmın ziraat bilirkişisi heyet raporunda değerlendirildiği ve dava konusu taşınmazın değerinin belirtildiği, davacının iddia ettiği fen bilirkişisinin raporunda (A) harfi ile gösterdiği yerin ziraat bilirkişi heyetinin hazırladığı raporda toprak yapısı ve bitki örtüsü itibariyle özel mülkiyete konu yerlerden olduğu, dava konusu yer üzerinde imar-ihyanın yapıldığı, sınırlarının oluştuğunun tespit edildiği, jeodezi mühendisinin hazırladığı raporda ise 1953, 1957, 1985, 1999 yıllarında çekilmiş hava fotoğraflarında dava konusu (A) harfi ile gösterilen yerin kültür arazisi olarak kullanılan yerlerin renk tonuna benzediği, toprak yapısı itibariyle kültür arazisi olduğu, sınırlarının oluştuğu, davacıya ait taşınmaz ile bütün olarak kullanıldığı, üzerinde imar-ihyanın yapıldığının belirtildiği, keşif mahalinde Mahkemece yapılan gözlem, mahalli bilirkişi ve tanık beyanları, hava fotoğraflarının incelenmesi, ziraat bilirkişi heyetinin raporu dikkate alındığında toplanan tüm delillerin birbirini desteklediği ve tutarlı olduğu, dava konusu (A) harfi ile gösterilen yerin evveliyatında imar-ihyasının yapılarak kullanıldığı, sınırlarının oluştuğu, özel mülkiyete konu tarla vasfındaki komşu taşınmazlar ile dava konusu yerin toprak yapısı ve sürülmesi nedeniyle benzediği, bir yerin kamu malı olarak sayılabilmesi için ya kadimden beri bu vasıfta olması ya da ilgili yerin uzun süre kullanılmayarak zilyetlik iradesinin terk ile ortadan kalktığının anlaşılması gerektiği, ancak dava konusu taşınmazın üzerindeki zilyetliğin davacının murisinden itibaren var olduğunun anlaşıldığı, tüm bu nedenlerle dava konusu (A) harfi ile gösterilen yer üzerinde ekonomik amaca uygun, taşınmazın zilyetlikle kazanılması için gerekli ve yeterli süreye ilişkin zilyetliğin sürdürüldüğü, zilyetlikle kazanım şartlarının davacı lehine gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
D. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi istinaf başvurusunda bulunmuştur.
E. İstinaf Nedenleri
Davalı Hazine temsilcisi istinaf dilekçesinde özetle; hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya elverişli olmadığını, ayrıca imar-ihyaya esas olmak üzere ne şekilde inceleme yapıldığı konusunda değerlendirme yapılmadığını, davaya konu 130 ada 315 parselde bulunan taşınmazların ne şekilde kullanılmaya başlandığı, kim veya kimler tarafından imar-ihya edildiği, imar-ihyanın ne zaman tamamlandığı, kullanımının kim veya kimler tarafından ve ne şekilde sürdürüldüğü hususlarına değinilmediğini, keşif sırasında birlikte götürülecek uzman bir fotoğrafçı bilirkişiye taşınmaz ve çevresinin yakın plan ve panoramik fotoğraflarının çektirilerek keşfi yapan hakim tarafından onaylandıktan sonra dosya arasına konulması, bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken bu hususların hiçbirinin dikkate alınmadan karar verildiğini, dava konusu taşınmazın Hazine arazisi olduğunu ve bir kısmının bölünerek özel mülkiyete konu edilmek istenmesinin düşünülemeyeceğini, davacının taşınmaza haksız yere el atarak ve açma yapmak suretiyle buraları kullandığını, bu durumun taşınmazın Hazineye ait olduğu gerçeğini değiştirmeyeceğini ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
F. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 22.05.2024 tarihli ve 2023/1698 Esas, 2024/552 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmaza ait 2008 yılından geriye dönük dört ayrı yıla ait hava fotoğraflarının dosyaya sunulduğu, mahallinde yapılan keşif doğrultusunda fen, ziraat ve jeodezi mühendisi bilirkişileri tarafından hazırlanan raporlara göre fen bilirkişisinin raporunda (A) harfi ile gösterdiği yerin ziraat bilirkişi heyetinin hazırladığı raporda toprak yapısı ve bitki örtüsü itibariyle özel mülkiyete konu yerlerden olduğu, dava konusu yer üzerinde imar-ihyanın yapıldığı, sınırlarının oluştuğu, 1953, 1957, 1985 ve 1999 tarihli hava fotoğraflarında dava konusu (A) harfi ile gösterilen yerin kültür arazisi olarak kullanılan yerlerin renk tonuna benzediği, toprak yapısı itibariyle kültür arazisi olduğu, sınırlarının oluştuğu, davacıya ait taşınmaz ile bütün olarak kullanıldığı, üzerinde imar-ihyanın yapıldığı, mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre zilyetliğin davacının murisinden itibaren sürdürüldüğü, murisinden intikalen ve taksimen davacıya kaldığı, (A) harfi ile gösterilen yer üzerinde ekonomik amaca uygun zilyetlikle kazanım şartlarının gerçekleştiği, davacının bu yeri murisine ait ve kendi kullanımında olan 202 parsel ile birlikte onun devamı olarak kullandığı, Mahkemece verilen kararın dosya kapsamında toplanan delillerin değerlendirilmesi ile ulaşılan sonuca uygun olduğu gerekçesiyle davalı Hazine temsilcisinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine temsilcisi temyiz başvurusunda bulunmuştur.
B. Temyiz Nedenleri
Davalı Hazine temsilcisi temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü hususları tekrar ederek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14 ve 17. maddeleri.
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713/1. maddesi.
3. Değerlendirme
1. Kadastro sonucu; Sivas ili, .... ilçesi, .... köyü, .... mevkii çalışma alanında bulunan dava konusu 130 ada 315 parsel sayılı taşınmaz 232.537,00 metrekare yüz ölçümü ve "hali arazi" vasfı ile senetsizden Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Yine, Sivas ili, .... ilçesi, ... köyü, .... mevkii çalışma alanında bulunan 104 ada 13 parsel sayılı taşınmaz 12.644,25 metrekare yüz ölçümü ve "tarla" vasfı ile senetsizden ... adına tespit ve tescil edildiği, ölümü ile 12.07.2023 tarihinde mirasçıları davalılar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ...'ya intikal ettiği anlaşılmıştır.
2. Temyiz olunan bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.
3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Hazine temsilcisinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı Hazine temsilcisinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Temyiz eden davacı Hazine 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13/j maddesi uyarınca harçtan muaf olduğundan, bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
01.10.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.