"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1286 E., 2024/734 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Hazro Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/31 E., 2023/139 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; Diyarbakır ili, Hazro ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 122 ve 245 parsel sayılı taşınmazların sınırları içerisinde kalan ve dava dilekçesine ekli krokide 1, 5, 6, 7 ve 10 numaralı bölümler olarak gösterilen taşınmaz bölümlerinin 1983 yılında davacılar tarafından satın alındığını, davacıların bayilerinin ise taşınmazı tespit maliklerinden satın alan kişiler olduklarını, taşınmazın halen davacılar tarafından kullanıldığını ancak 21.06.1979 tarihinde yapılan kadastro çalışmaları sırasında 245 parsel sayılı taşınmazın davalı Hazine adına, 122 parsel sayılı taşınmazın ise diğer davalılar adına tescil edildiğini, yapılan kadastro çalışmalarında satın alma işlemleri yapılmamışcasına tespit yapıldığını ileri sürerek ilgili taşınmaz bölümlerinin tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına tescilini talep etmiş; talebini açıkladığı 27.05.2023 tarihli dilekçesinde talebinin sınır ihlaline yönelik olmayıp kadastro tespitinin hatalı olarak davalılar adına yapılmış olması nedeniyle taşınmazların davacılar adına tescilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Bir kısım davalılar vekili cevap dilekçesinde; aynı taraflar arasında bitişik taşınmazlara ilişkin olarak açılan 2021/30 Esas sayılı dava dosyası ile eldeki davanın birleştirilmesi gerektiğini, 122 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin 14.05.1982 tarihinde Mahkeme kararı ile kesinleştiğini, davacıların taşınmazı 1983 yılında satın aldıkları yönündeki iddianın bu nedenle dayanaksız olduğunu, taşınmazın davacılar ya da bayilerine satılmadığını, tapuya kayıtlı taşınmazların haricen yapılan satışlarının geçersiz olduğunu ve zilyetlik ile kazanılamayacağını, davacılardan ...'in öldüğünü, bir kısım davalıların da ölü olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; 245 parsel sayılı taşınmazın 27.06.2006 tarihinde bağış ile Hazine adına tescil edildiğini, tapulu taşınmazlar hakkında yapılan harici satışların geçersiz olduğunu, harici satışın tespit tarihinden sonrasına tekabül etmesi nedeniyle 3402 sayılı Kanun'un 13/B-b maddesinin de uygulanmasının mümkün olmadığını, davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığını, davacıların zilyetliğinin hukuki değer taşımayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davanın kadastrodan önceki nedene dayalı tapu iptali ve tescil davası olduğu, davaya konu taşınmazların kadastro tespitinin 29.07.1979 tarihinde kesinleştiği, kadastrodan önceki nedene dayalı davanın 3402 sayılı Kanun’un 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü süreden sonra 15.02.2021 tarihinde açıldığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taşınmazların 1979 yılında yapılan tapulama çalışmalarında davalılar adına 20.06.1979 tarihinde tespit edildiği, itiraz üzerine 29.07.1979 tarihli Komisyon kararı ile itirazın reddine karar verildiği, Dairece yapılan TAKBİS sorgulamasında 28.12.2022 tarihinde 3402 sayılı Yasa’nın 22/a maddesi gereğince yapılan uygulama kadastrosu sırasında 216 ada 22 ve 216 ada 25 parsel numarası ile tapu kütüğünde olduğu gibi tespit yapılarak tapuya tescil edildiği, taşınmazların kadastro tespitinin 1979 yılında kesinleştiği, davacıların Hazine adına yapılan tespite itiraz ettiklerini ve sınırlara itirazlarının bulunmadığını belirttikleri, iddianın ileri sürülüş biçimine göre istemin mülkiyet hakkına yönelik olduğu, davanın hak düşürücü süreden sonra açıldığı, tüm paylara yönelik tescil talebinde bulunulduğu halde bir kısım paydaşların davada yer almadığı görülmüşse de usul ekonomisi gereği taraf teşkilinde yer alan eksikliklerin kaldırma nedeni yapılmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; kadastro tutanaklarının usulüne uygun olarak kesinleştiğini gösterir ilan tutanaklarının dosya kapsamında bulunmadığını, ilanın 766 sayılı Tapulama Kanunu’nun 26. maddesinde gösterilen usuller çerçevesinde yapılmaması halinde kesinleşmenin usulsüz olacağını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastrodan önceki hukuki nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun/HMK) 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Dosyanın incelenmesinden; davaya konu 122 parsel sayılı 157.250 m2 yüz ölçümündeki taşınmazın tapu kaydı, irsen intikal ve harici satış nedeniyle 03.04.1979 tarihinde paylı olarak ... oğulları ..., ..., ..., ... adına tespit edildiği, dava dışı ...'ün tespite itirazının 29.07.1979 tarihli Komisyon kararı ile reddedildiği, yine ... tarafından tespite itiraz edilmesi üzerine Hazro Tapulama Mahkemesinin 12.02.1982 tarihli ve 1979/173 Esas, 1982/2 Karar sayılı kararıyla delillerini bildirmeyen davacının itiraz etmemiş sayılmasına dair verilen kararın temyiz edilmeksizin 05.05.1982 tarihinde kesinleştiği; davaya konu 245 parsel sayılı taşınmazın geldiği 124 parsel sayılı 90.000 m2 yüz ölçümündeki taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı ve satış nedeniyle 03.04.1979 tarihinde paylı olarak ..., ..., ..., ..., ... ve ... adına tespit edildiği, dava dışı ...'ün tespite itirazının 29.07.1979 tarihli Komisyon kararı ile reddedildiği, yine ... tarafından tespite itiraz edilmesi üzerine Hazro Tapulama Mahkemesinin 10.04.1981 tarihli ve 1979/175 Esas, 1981/142 Karar sayılı kararıyla delillerini bildirmeyen davacının itiraz etmemiş sayılmasına dair verilen kararın temyiz edilmeksizin 21.05.1981 tarihinde kesinleştiği, taşınmazın 27.06.2006 tarihli işlemle ifrazı sonucunda oluşan 245 parsel sayılı taşınmazın Hazineye hibe edildiği, eldeki davanın 15.02.2021 tarihinde kadastro tespitinin hatalı yapıldığı iddiasıyla açıldığı anlaşılmıştır.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
13.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.