Logo

1. Hukuk Dairesi2024/4688 E. 2024/5995 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında, Bölge Adliye Mahkemesi'nin Yargıtay bozma kararına uyma şeklinin usule uygun olup olmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin, Yargıtay'ın bozma kararına uymasına rağmen, bozma öncesi kendi kararını kaldırarak yeniden hüküm kurmuş gibi hareket etmesinin usule aykırı olduğu, ancak bu hususun yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/828 E., 2024/875 K.

KARAR : Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ergani 2. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/87 E., 2020/193 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde özetle; Diyarbakır ili, .... ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 327 ada 34 parsel ve 329 ada 4 parsel sayılı taşınmazların kadastro çalışmaları sırasında ham toprak olarak davalı Hazine adına tespit gördüğünü, oysa 327 ada 34 parsel sayılı taşınmazın tamamının, 329 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 110.600,00 m²sinin her türlü tarım yapılabilecek kültür arazisi olduğunu, belirttiği bu kısımların dedesine ait olduğunu, dedesinin sağlığında yaptığı rızai ve fiili taksim sonucu bu taşınmazların önce babasına, babasının yaptığı paylaşımda ise kendisine kaldığını, dava konusu taşınmazların nizasız ve fasılasız bir şekilde tarım arazisi olarak kullanıldığını ileri sürerek 327 ada 34 parsel sayılı taşınmazın tamamı ile 329 ada 4 parsel sayılı taşınmazın tarım arazisi olan 110.600,00 m²'lik kısmının tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili 23.01.2020 havale tarihli ıslah dilekçesinde özetle; Diyarbakır ili, .... ilçesi, .... Mahallesi 327 ada 34 parsel ve 329 ada 4 parsel sayılı taşınmazların tapularının iptali ile davacı müvekkil adına tescilini talep etmiş iseler de müvekkili adına tescilini talep ettikleri yerlerin bilirkişi raporunda belirtilen 327 ada 34 parselde kayıtlı (B) harfi ile gösterilen 4.669,00 m² yüz ölçümlü yer ile 329 ada 4 parselde kayıtlı (E) harfi ile gösterilen 21.018,687 m², (F) harfi ile gösterilen 9.397,576 m², (G) harfi ile gösterilen 3.345,797 m², (J) harfi ile gösterilen 9.545,716 m² ve (K) harfi ile gösterilen 9.137,924 m² olmak üzere toplam 52.445,70 m² yüz ölçümlü yer olmak üzere toplam 57.115,448 m²lik yer olduğunu ve belirtilen taşınmazların tapusunun iptali ile davacı adına tescilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yersiz ve yasal dayanaktan yoksun olduğunu, dava konusu taşınmazların Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup özel mülkiyete konu olamayacakları gibi zilyetlikle edinilmelerinin de mümkün olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Ergani 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.07.2020 tarihli ve 2018/87 Esas, 2020/193 Karar sayılı kararıyla kararıyla; dava konusu taşınmazlar üzerinde davacının dedesinden intikalen babasına ve babasından da kendisine geçen zilyetliğini ekonomik amaca yönelik olarak kadastro tespitinden önce ve sonra kesintisiz devam ettirdiği, taşınmazın harita mühendisi bilirkişi raporunda (B), (E), (F), (G), (J) ve (K) harfi ile belirtilen alanlarda kadastro öncesinde imar-ihyanın tamamlanmış olduğu, taşınmazın kuru marjinal tarım arazisi vasfında olduğu, teknik bilirkişi raporlarının mahalli bilirkişi beyanlarıyla uyumlu olduğu, kadastro tespitinin kısmen hatalı olduğundan davanın kısmen kabulü ile 327 ada 34 nolu parselin 10.07.2019 tarihli bilirkişi raporunda (B) harfi ile belirtilen kısmı ile 329 ada 4 nolu parselin (E), (F), (G), (J) ve (K) harfi ile belirtilen kısımlarının davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı Hazine vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece davanın kısmen kabulü ve kısmen de reddine karar verilerek reddedilen kısım üzerinden davalı kurum lehine 39.171,66 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine karar verildiğini, davalı lehine takdir edilen vekalet ücretinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemece 17.01.2020 tarihli ıslah dilekçelerindeki talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar vermiş olduğu halde davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Hazine vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kısmen kabulüne ilişkin kararın açıkça hukuka aykırı olduğunu, zira dava konusu taşınmazların davacı adına tescil kararı verilen kısımlarıyla ilgili imar-ihyanın tamamlanma tarihinden itibaren başlamak üzere sürdürülmesi gereken 20 yıl zilyet olma koşulunun davacı lehine gerçekleşmediğini, jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisinin raporunda davacı adına tesciline karar verilen 327 ada 34 parsel sayılı taşınmazın (B) harfi ile gösterilen kısmı ile 329 ada 4 parsel sayılı taşınmazda (E), (F), (G), (J), (K) harfi ile gösterilen kısımlarının imar ve ihyasının 2002 yılında tamamlandığının belirtildiğini, keşif günü dahi dava konusu taşınmazların yer yer taşlık olduğunun tespit edildiğini, dava tarihinden önceki yıllarda dava konusu taşınmazlar üzerinde tarımsal faaliyet olup olmadığı, imar-ihyanın devam edip etmediği hususlarında uydu fotoğrafları üzerinden inceleme yapılmadığını ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 19.10.2021 tarihli ve 2021/1270 Esas, 2021/1174 Karar sayılı kararıyla; yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 17.01.2021 tarihli ıslah dilekçesi gözardı edilerek taşınmazların tamamının dava konusu olduğuna ilişkin hatalı değerlendirme sonucu davanın tam kabulüne karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmiş olması, davalı vekili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerekirken hükmedilmiş olması ve davacı adına tescile karar verilen kısımların farklı yerlerde bulunması nedeniyle ayrı ayrı davacı adına tescili gerekirken bu hususun kararda belirtilmemesi hatalı olduğu gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş; davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusu ise esastan reddedilmiştir.

V. BOZMA ve BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairenin 05.12.2023 tarihli ve 2022/3486 Esas, 2023/7193 Karar sayılı kararıyla; hükme esas alınan jeodezi ve fotogrametri raporunda 1967, 1984 ve 2002 yılına ait hava fotoğraflarının incelendiği, rapora göre dava konusu alanlarda 1967 yılında imar-ihyanın başladığı, 1984 yılında devam ettiği ve 2002 yılında tamamlandığı, çekişmeli 327 ada 34 parsel sayılı 39.074,00 m² yüz ölçümündeki taşınmazın 23.03.2011 tarihinde Hazine adına ham toprak olarak tespitinin yapıldığı ve 04.08.2011 tarihinde kesinleştiği; 329 ada 4 parsel sayılı 160.259,95 m² yüz ölçümündeki taşınmazın 24.03.2011 tarihinde Hazine adına ham toprak olarak tespitinin yapıldığı ve 04.08.2011 tarihinde kesinleştiği, bu durumda rapora göre imar-ihyanın tamamlandığı 2002 tarihinden itibaren kadastro tespitinin yapıldığı 2011 tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17 ve 14. maddesine göre imar-ihyanın tamamlanması sonrasında geçmesi gereken en az yirmi yıl nizasız fasılasız malik sıfatıyla ekonomik amaca uygun zilyetlik süresinin geçmediği gibi dosyadaki fotoğraflardan da imar-ihyanın tamamlanmadığının anlaşıldığı, dolayısıyla zilyetlikle iktisap şartlarının oluşmadığı; hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olmasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; hükmüne uyulan Yargıtay bozma kararı ve dosya kapsamından hükme esas alınan jeodezi ve fotogrametri raporunda 1967, 1984 ve 2002 yılına ait hava fotoğraflarının incelendiği, rapora göre dava konusu alanlarda 1967 yılında imar-ihyanın başladığı, 1984 yılında devam ettiği ve 2002 yılında tamamlandığı, çekişmeli 327 ada 34 parsel sayılı 39.074,00 m² yüz ölçümündeki taşınmazın 23.03.2011 tarihinde Hazine adına ham toprak olarak tespitinin yapıldığı ve 04.08.2011 tarihinde kesinleştiği; 329 ada 4 parsel sayılı 160.259,95 m² yüz ölçümündeki taşınmazın 24.03.2011 tarihinde Hazine adına ham toprak olarak tespitinin yapıldığı ve 04.08.2011 tarihinde kesinleştiği, bu durumda rapora göre imar-ihyanın tamamlandığı 2002 tarihinden itibaren kadastro tespitinin yapıldığı 2011 tarihine kadar 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17 ve 14. maddesine göre imar-ihyanın tamamlanması sonrasında geçmesi gereken en az yirmi yıl nizasız fasılasız malik sıfatıyla ekonomik amaca uygun zilyetlik süresinin geçmediği gibi dosyadaki fotoğraflardan da imar-ihyanın tamamlanmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurmak suretiyle davanın reddine; davacı vekilinin istinaf başvurusunun ise esastan reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Dairenin kararının usul ve esas açısından yasalara aykırı olduğunu, öncelikle müvekkilinin dayandığı vergi kayıtlarının keşif esnasında taşınmaza uygulanmadığını, dinlenilen mahalli bilirkişi ve tanık anlatımları nazara alındığında dava konusu taşınmazın dededen beri müvekkillerinin zilyet ve tasarrufunda olduğunun açık olduğunu, 1984 yılındaki hava fotoğrafında imar-ihyanın devam ettiği, ancak 2002 yılındaki fotoğrafta imar-ihyanın tamamlandığının belirtildiğini, dolayısıyla imar-ihyanın 2002 yılından önce tamamlandığının sabit olduğunu, 2011 yılından geriye doğru 20 yıllık sürenin son bulduğu 1991 yılları arasındaki hava fotoğraflarının dosyada bulunmadığını ve 1991 yılına kadar olan hava fotoğraflarında imar-ihyanın tamamlanmış olduğu ihtimali mevcut olduğu halde bu yönde bir inceleme ve araştırma yapılmadığını, tarımsal faaliyetin yapıldığı alanda 30-35 yıl önce taşların yerinden söküldüğünün raporda belirtildiğini ileri sürerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14, 16 ve 17. maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Kadastro sonucu; Diyarbakır ili, .... ilçesi, ... Mahallesi çalışma alanında yapılan kadastro sonucunda dava konusu 327 ada 34 parsel sayılı taşınmaz 39.074,67 metrekare yüz ölçümü ve "ham toprak" vasfıyla, 329 ada 4 parsel sayılı taşınmaz 160.259,95 metrekare yüz ölçümü ve "ham toprak" vasfı ile Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı, irsen intikal, rızai taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak çekişmeli taşınmaz bölümlerinin tapu kaydının iptali ile adına tescili istemiyle dava açmıştır.

2.Temyiz olunan nihai kararların bozulması HMK'nın 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

3. Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozma kararına uygun işlem yapılmasına göre davacı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki sair temyiz itirazları yerinde değildir.

4. Somut olayda; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 6100 sayılı HMK'nın 373/3. maddesi gereğince bozma ilamına uyulduğuna göre bundan sonra Mahkemece yapılacak iş bozmaya ve HMK'nın 297. maddesine uygun yeni bir karar vermekten ibarettir. Ergani 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.07.2020 tarih ve 2018/87 Esas, 2020/193 Karar sayılı kararının Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin 19.10.2021 tarihli ve 2021/1270 Esas, 2021/1174 Karar sayılı kararı ile kaldırıldığı gözetilmeksizin yazılı olduğu üzere, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine, davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne karar verilerek istinaf incelemesi yapılır gibi hüküm oluşturulması usul hukukuna açıkça aykırılık oluşturmaktadır.

4. Ne var ki, anılan husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, Bölge Adliye Mahkemesi kararının hüküm kısmının düzeltilerek onanması HMK'nın 370/2. maddesi gereğidir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine,

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının değinilen yön itibariyle kabulü ile; temyize konu Bölge Adliye Mahkemesi kararının (A) harfi ile gösterilen bendinde yer alan "Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereceğince ESASTAN REDDİNE," cümlesinin, (B) harfi ile gösterilen bendinde yer alan "Davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Ergani 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 13.07.2020 tarihli ve 2018/87 Esas , 2020/193 Karar sayılı kararın KALDIRILMASINA HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince esas hakkında YENİDEN HÜKÜM KURULMASINA buna göre;" ibaresinin hükümden çıkarılmasına ve bent numaralarının buna göre teselsül ettirilmesi suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

05.11.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.