"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/185 E., 2024/1236 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : ... Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/11 E., 2022/340 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar; kök mirasbırakan ... ...'ın mirasçısı olarak kendilerinin mirasbırakanı ... ... ve davalıların mirasbırakanı ... ...'ın kaldığını, dava konusu Çanakkale ili, ... ilçesi, ... Mahallesi 316 ada 2, 4, 5 ve 181 ada 19 parsel sayılı taşınmazların kök parselleri olan 649 ve 652 parsel sayılı taşınmazlarda mirasbırakanları ... ...'nın eşi ... ...'nın ... Noterliğinin 31.01.1952 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile davalıların mirasbırakanı ... ...'ın paylarını satın aldığı halde kadastro sırasında taşınmazların kök mirasbırakan ... ... adına tespit ve tescil edildiğini, oysa davalıların taşınmazda hakkı olmadığını, taşınmazları 70 yılı aşkın zamandır kendilerinin kullandığını ileri sürerek tapu kayıtlarının iptali ile adlarına tescilini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalılar; hak düşürücü sürenin geçtiğini, davacıların dayandığı satış vaadi sözleşmesini kabul etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacıların 31.01.1952 tarihli satış vaadi sözleşmesine, diğer bir ifadeyle kadastro öncesi nedene dayandıkları, dava konusu taşınmazların kadastro tespitinin kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı tarih arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davacılar tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; çekişmeli taşınmazların kadastro tespitinin 21.04.1988 tarihinde kesinleştiği, tespitin kesinleştiği tarih ile davanın açıldığı 10.01.2022 tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş bulunduğuna göre Mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf dilekçesinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazları 70 yılı aşkın zamandır malik sıfatıyla kullandıklarını, mirasbırakanları ... ...'nın eşinin 31.01.1952 tarihli noterde düzenlenen satış vaadi sözleşmesiyle davalıların mirasbırakanı ... ...'ın paylarını satın aldığını, ancak aradan geçen zaman içerisinde bir takım sebeplerle taşınmazların devir alınamadığını, davalılar ile irtibata geçilince 05.04.1989 tarihinde taşınmazın devri için vekaletname düzenlediklerini ancak daha sonradan azilname gönderdiklerini, davalıların kötüniyetli olarak devirden kaçındıklarını, dava konusu taşınmazı 1952 tarihli noter satış vaadi sözleşmesiyle devraldıklarından hak düşürücü sürenin uygulanmaması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çanakkale ili, ... ilçesi, ... köyü 649 ve 652 parsel sayılı taşınmazların tarafların ortak mirasbırakanı ... Yağcı adına olan kadastro tespitinin 21.04.1988 tarihinde kesinleştiği ve bu tarihte taşınmazın tapuya tescil edildiği, eldeki davanın ise Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra 10.01.2022 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır.
Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı 187,80 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
10.02.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.