"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1488 E., 2024/390 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çameli Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/75 E., 2022/11 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Denizli ili, Çameli ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 179 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davacı ...’e babası ...’tan miras olarak kalmış olup mezkur yerin kadastro tespiti sırasında davacının oğlu ... tarafından kendisine ait olduğu yönündeki yalan beyanı üzerine adına tapulandığı, asıl hak sahibi ...’in hakkını devre dışı bırakmak için tüm bu durumlardan haberdar olan kayınpederi ...’ya satıp devrettiği iddiasıyla 179 ada 1 parselde bulunan taşınmazın davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tescilini, tapu iptalinin mümkün olmaması durumunda, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bahse konu yerin bedelinin dava tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde, hakdüşürücü sürenin geçtiğini öne sürerek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesi gereğince hak düşürücü süre geçmiş olduğundan, dava şartı yokluğundan davanın reddine, davalılar aleyhine terditli açmış olduğu bedel isteğinin de reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmasına üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu taşınmazın tapulama tespitinin itirazsız kesinleştiği 28.11.2006 tarihinden itibaren eldeki davanın açıldığı 29.08.2019 tarihine kadar 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin çoktan geçtiğine, hakkın özünü oluşturan kadastro öncesi nedenlere dayalı olarak açılan tapu iptali ve tescil talebinin hak düşürücü süreye uğramış olduğundan, terditli talep olan taşınmazın bedelinin tazmini isteğinin de talep edilemeyeceğine, terditli davalarda taleplerin reddi halinde tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ve davanın tümden reddine karar verilmiş olduğundan maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine göre İlk Derece Mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde usul ve kanuna aykırılık bulunmamakta olup istinaf dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmediği gerekçesiyle, davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf isteminin 6100 sayılı HMK'nın 353/(1)-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı ve eşinin dava konusu taşınmazın her türlü bakımını yaptığını, söz konusu yerdeki cevizleri yakın tarihe kadar değerlendirdiğini, dava konusu taşınmazın ...'ya devredildiği tarih 24.01.2018 iken çekilen kredinin 26.01.2018 tarihine ilişkin olduğunu, davalı ...'in kredi borcunu ödemesine fırsat vermeden bununla ilgili ...'in herhangi bir borcu doğmadan taşınmazın devralınmış olmasının da işlemin muvazaalı yapıldığının en büyük kanıtı olduğunu, Anayasa Mahkemesinin 25.07.2017 tarihli kararı gözönüne alındığında, hadüşürücü süre hesaplanırken 18.11.2009 tarihini milat kabul edilmesi gerektiğini, davayı 29.08.2019 tarihinde açtıkları nazara alındığında zamanaşımı yönünden de hiç bir sıkıntının kalmadığının açık olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ile tescil, olmazsa tazminat istemine ilişkindir.
1. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Kadastro sonucu Denizli ili, Çameli ilçesi, ... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmasında; 179 ada 1 parsel sayılı taşınmaz 3167,04 m² yüzömçümü ve bahçe vasfıyla senetsizden hibe ile ... adına 06.06.2006 tarihinde tespit edilmiş ve 26.10.2006 ile 27.11.2006 tarihleri arasında ilan edilerek itirazsız 28.11.2006 tarihinde kesinleşerek tapuya tescil edilmiş, 24.01.2018 tarihinde ise satış suretiyle ... adına tescil edilmiştir.
3. Bilindiği üzere, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun “Kadastro tutanaklarının kesinleşmesi ve hak düşürücü süre” başlıklı 12. maddesinin 3. fıkrası şöyledir; “Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz”
4. Bilindiği üzere hak düşürücü süreler, ilişkin oldukları hakları ortadan kaldıran sürelerdir. Kanunda belirtilen süre, söz konusu hak kullanılmaksızın geçirildiği takdirde hakkın özü son buluyorsa hak düşürücü süreden söz edilmektedir. Hak düşürücü süreye bağlı tutulmuş haklar, ancak ve sadece hak düşürücü süre içerisinde dava açılmış olması durumunda korunur. Burada sürenin dolması ile birlikte sadece hakkın dava edilebilirliği değil hakkın kendisi de yok olmaktadır. (HGK'nın 08.12.2022 tarih ve 2020/(16)1-691 Esas, 2022/1680 Karar sayılı ilamı).
5. Somut olaya gelince; dava konusu taşınmaza ait kadastro tutanağı 28.11.2006 tarihinde kesinleşmiş, buna karşın dava 29.08.2019 tarihinde on yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra, diğer bir anlatımla davacının malvarlıkları üzerindeki hakları ortadan kalktıktan sonra açılmıştır.
6. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı bakiye 187,80 TL onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.