Logo

1. Hukuk Dairesi2024/50 E. 2024/2837 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında hak düşürücü sürenin geçip geçmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazların kadastro tespit tarihleri ile dava açma tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3. maddesinde öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesi düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2416 E., 2023/250 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret/Kabul-Karar Kaldırılarak Dava Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Cihanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/721 E., 2022/386 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı; Konya ili, Cihanbeyli ilçesi, ... Mahallesinde yapılan kadastro çalışmaları sonucunda 3925 ve 3922 parsel sayılı taşınmazların hatalı olarak davalı Hazine adına tespit ve tescil edildiğini, taşınmazların kayınpederinden intikal ettiğini, taşınmazlar üzerinde kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu ileri sürerek, taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile mera vasıflarının kaldırılarak adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II CEVAP

Davalı Hazine; taşınmazların mera vasfında olduğunu, bu nedenle özel mülkiyete konu olamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 26.05.2022 tarihli ve 2020/721 Esas, 2022/386 Karar sayılı kararıyla; meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin değer taşımayacağı gerekçesiyle, 3925 parsel hakkında açılan davanın reddine, 3922 parsel hakkında açılan davanın ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü süre geçtiğinden hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B.İstinaf Nedenleri

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; İlk Derece Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ve eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, mahkemenin karar gerekçesinde belirtilen hususlarda bir değerlendirme yapılmadığını, taşınmazların değerinin son derece yüksek hesaplandığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 13.02.2023 tarihli ve 2022/2416 Esas, 2023/250 Karar sayılı kararıyla; davacının, dava konusu taşınmazların eşinden kendisi ve çocuklarına kaldığını beyan ettiği, eşinin terekesinden çıkmamış mal için kendi adına tescil istemli dava açmasında aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerektiği, yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, davanın açıldığı 12.11.2020 tarihi ile 3925 parsel yönünden kadastro tespitinin kesinleştiği 28.03.1988 tarihi arasında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde yazılı 10 yıllık hak düşürücü sürenin de geçtiği belirlenerek, davacı vekilinin istinaf talebinin gerekçeye ilişkin yönleri ile kabulüne, kamu düzenine ilişkin nedenler de gözetilerek İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle, davacının davasının aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde; istinaf dilekçesini tekrar etmiş ve davaya konu taşınmazların müvekkilinin eşi Mehmet Menteş'in babası olan miras bırakanı tarafından kazandırıcı zamanaşımı süresince tarla olarak kullanıldığını, dava konusu taşınmazların Mehmet Menteş'in mirasçıları olarak müvekkil ve çocuklarına kaldığını, külli halefiyet ilkesi uyarınca miras bırakanın hak ve borçlarının kül halinde mirasçılara geçtiğini, müvekkilinin aktif dava ehliyetinin bulunduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesi

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dairemizin geri çevirme kararıyla 3922 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespit tutanağı dosya arasına alınmıştır. Buna göre; Konya ili, Cihanbeyli ilçesi, ... Mahallesinde bulunan 3922 parsel sayılı taşınmazın mera vasfı ile sınırlandırıldığı ve taşınmazın kadastro tespitinin 26.03.1985 tarihinde kesinleşmesi üzerine kamu orta malları sicil defterine kaydedildiği, taşınmazın 24.06.1992 tarihinde mera vasfı değiştirilerek tarla vasfına dönüştürüldüğü ve ihdasen Hazine adına 04.01.1993 tarihinde tescil edildiği anlaşılmaktadır. Yine çalışma alanında bulunan 3925 parsel sayılı taşınmazın 07.06.1984 tarihinde kadastro tutanağının düzenlendiği ve taşınmazın kadastro tespitinin 28.03.1988 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.

Davacı; dava konusu taşınmazların 150 yıllık tarla olduğunu, zilyetlikle iktisap şartlarının tespit tarihine kadar lehine oluştuğunu ileri sürerek eldeki davayı açtığına göre, davanın kadastrodan önceki nedenlere dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkin olduğu sabittir.

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12/3 üncü maddesinde, bu nitelikteki davaların kadastro tespitinin kesinleşmesinden itibaren 10 yıllık süre içinde açılabileceği hususu düzenlenmiştir. Kanunda öngörülen bu süre, hak düşürücü nitelikte olduğundan, yargılamanın her aşamasında hakim tarafından re'sen dikkate alınması gerekmektedir.

Buna göre, çekişmeli taşınmaz bölümlerinin içerisinde bulunduğu 3922 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği 26.03.1985 tarihi, 3925 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitinin kesinleştiği 28.03.1988 tarihi ile davanın açıldığı 12.11.2020 tarihi arasında yasada öngörülen 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği görülmektedir.

Hal böyle olunca; Bölge Adliye Mahkemesince aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle ret kararı verilmiş olması bozmayı gerektirir.

Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, sonucu itibarıyla doğru bulunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve düzeltilerek onanması, 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü gereğidir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesince yapılan değerlendirmeye yönelik temyiz itirazlarının kabulü ile sonucu itibarıyla doğru olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının gerekçesinin değiştirilerek ve DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

İstek halinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

22.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.