Logo

1. Hukuk Dairesi2025/185 E. 2025/1670 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tapulamada mera olarak tespit edilen ve sonradan tescil harici bırakılan taşınmazın davacılar tarafından uzun süreli zilyetliğe dayanılarak kazanılıp kazanılamayacağı ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesindeki hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda ihtilaf.

Gerekçe ve Sonuç: Tapulamada mera olarak tespit edilen taşınmazın, sonradan yapılan imar planı değişikliği ile tescil harici bırakılmasının mülkiyete ilişkin bir durum olmadığı, davacıların mülkiyet iddiasının 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğu ve bu sürenin dolduğu gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2024/1163 E., 2024/1556 K.

İLK DERECE MAHKEMESİ: Osmancık 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/249 E., 2024/222 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I .DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; davacıların ... mirasçıları olduğunu, İbrahim’in 1998 yılında vefat ettiğini, davalı Hazine adına kayıtlı 18.905,27 m2'lik taşınmazın davacıların murisinin malik sıfatı ile 20 yıldan fazla süredir zilyet olmasına rağmen Dodurga ilçesi ... Mahallesinde 2011 yılında yapılan kadastro çalışmalarında mirasçılardan ...’nın kullandığı taşınmazın tespit tutanağına yazılarak geriye yönelik ecrimisil tahakkuk ettirildiğini ve bu bedeli davacıların ödediğini ileri sürerek tarlanın davacılar adına tapuya tescilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalı ... Belediye Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde; dava konusu yerin mera olarak tespit harici bırakılan yerlerden olduğunu, zamanaşımı ile kazanılamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEME KARARI

Osmancık Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.09.2018 tarih 2015/146 Esas 2018/1154 Karar sayılı kararı ile davanın reddine karar verilmiştir. Davacılar vekilinin istinaf başvurusu üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 03.07.2020 tarih 2020/342 Esas ve 2020/896 Karar sayılı kararı ile, taraf koşulundaki eksiklik nedeniyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince yeniden yapılan yargılama sonucu yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın kısmen kabulüne; yenileme kadastro çalışmalarının 27.11.2011 tarihinde kesinleştiği, davanın 07.01.2015 tarihinde 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı, fen bilirkişi raporunda (1/Z) harfi ile gösterilen yerin ziraat bilirkişi raporunda taşınmaz bölümünün ziraat bilirkişi raporunda 40-50 yıldır tarım arazisi olarak kullanıldığının tespit edildiği, taşınmazın uzun yılardır davacılar murisi ve davacılar tarafından kullanıldığı, kazandırıcı zamanaşımı yoluyla taşınmaz iktisabına ilişkin yasal koşulların davacı taraf lehine gerçekleştiği gerekçesiyle bu kısmın Hazine adına olan tapu kaydın iptali ile davacılar adına miras payları oranında tapuya tesciline karar verilmiş, fen bilirkişi raporunda (1/Y) harfi ile gösterilen kısmın mera vasfında olduğu ve mera parselinin özel mülkiyete konu olamayacağı gerekçesiyle bu kısım hakkında açılan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Hazine vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, kabul kararı verilen (1-Z) harfi ile gösterilen kısmın 1959 yılında yapılan tapulama çalışmalarında 4932 parsel içerisinde mera vasfı ile tespit gördüğünü, tespitin 20.09.1959 tarihinde kesinleştiği, davanın açıldığı 07.01.2015 tarihinde 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 12. maddesinde düzenlenen 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğu, davacıların taleplerinin mülkiyete ilişkin olup sonradan yapılan 22/a uygulaması mülkiyete yönelik ikinci bir kadastro çalışması olmadığından mülkiyet iddialarının nazara alınmayacağı, yörede sonradan yapılan imar sonucu taşınmazın tescil harici bırakılıp sonrasında ihdasen tapuya kaydedilmesinin dahi taşınmaza yönelik açılan davalarda hak düşürücü süreye etki etmeyeceği, yine tapulamada mera olarak tespit gören taşınmazın davacılar tarafından tapulamadan sonraki zilyetliğe dayanılarak kazanılmasına da olanak bulunmadığı bu sebeple (1-Z) harfi ile gösterilen bölüme yönelik davanın reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalı Hazine vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında karar verilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; açtıkları dava hakkında Bölge Adliye Mahkemesince ret kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın tespit harici bırakılan tarım arazisi olduğunu, davacıların işgalci olarak gözüktüğünü, davalı Hazinenin taşınmazın mera olduğuna dair bir iddiasının olmadığını, bilirkişiler tarafından hazırlanan raporda dava konusu taşınmazın her iki yanının mera olarak tespit edilmesi nedeni ile dava konusu alanın da mera olması gerektiğinin farazi olarak belirtildiğini, Mahkemenin ret gerekçesinin de bu farazi olarak hazırlanan rapora dayanılarak taşınmazın mera parseli içerisinde kalması olarak belirtildiğini ancak alınan bilirkişi raporuna göre dava konusu kısmın mera vasfında olmadığının ve uzun süredir davacılar tarafından kullanıldığının belirlendiğini ileri sürerek ve re'sen görülecek nedenlerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dava, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

Çorum ili Dodurga ilçesi ... Mahallesinde yapılan tapulama çalışmalarında 4932 parsel sayılı 16.002,76 m2 yüz ölçümlü taşınmazın mera vasfı ile kamu orta malı olarak sınırlandırılarak özel sicile kaydedilmiş, tespitin 20.09.1959 tarihinde kesinleştiği, daha sonra Hazine tarafından ihdasen 21.11.1995 tarihinde ifraz edilerek mera vasfının iptali ile bir kısmının tarla vasfı ile Hazine adına tapuya tescil edildiği, bir kısmının ise tescil harici bırakıldığı, dava tarihinden sonra 04.09.2015 tarihli nâzım imar planında tarımsal nitelikli alan ve yeşil alan olarak tescil harici bırakıldığı, 2011 yılında yörede yapılan 22/a uygulama kadastro çalışmalarında fen bilirkişi raporunda (1-Z) harfi ile gösterilen yerin 1995 yılında yapılan ifraz işleminde (A) harfi ile belirtilen tescil harici kısımda kaldığından tapu sicilinde tescilli olmadığından herhangi bir işlem görmediği anlaşılmaktadır.

Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacılar vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı 179,63 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

25.03.2025 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.