"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1145 E., 2024/1148 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 13. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/38 E., 2022/470 K.
Taraflar arasındaki asıl ve birleşen Kurum işleminin iptali davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davaların reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili asıl ve birleşen dava dilekçelerinde özetle; davacıya ölen babasından dolayı bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşamaya devam ettiği gerekçesiyle kesildiğini ve ödenen aylıklar ile ikramiyelerin de geri istendiğini ancak davacının boşandıktan sonra boşandığı eşiyle hiçbir zaman birlikte yaşamadığını, davacının eşinden eşinin kumar ve içki bağımlılığı ile şiddet nedeniyle boşandığı, boşandığı eşiyle yeniden 2005 yılında evlendiğini ancak 2016 yılında tekrar boşandıklarını, bu evliliğin kağıt üzerinde olduğunu, Kurum işleminin yerinde olmadığını ileri sürerek Kurum işleminin iptaline, davacının Kuruma borçlu olmadığının tespitine, kesilen ölüm aylığının yeniden bağlanmasına, ödenmeyen aylıkların kesilme tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili asıl ve birleşen davada cevap dilekçesinde özetle; denetmen raporunun aksi ispat edilinceye kadar geçerli olduğunu, Kurum işlemlerinin yerinde olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamı ve tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, her ne kadar davacı ve boşandığı eşinin adına boşandığı tarih olan 01.12.2016 tarihinden sonra ortak adres, MEDULA ve abonelik kaydı bulunmasa da davacı tanıkları ile bir kısım kamu ve komşu tanıkları davacı ve boşandığı eşinin boşandıktan sonra fiilen birlikte yaşamadıklarını beyan etseler de dosya kapsamında dinlenilen komşu tanığı ... beyanında, birkaç kez sitenin ortak alanında davacının eşi olduğunu söyleyen biriyle karşılaştığını, bu kişinin davacı ile aynı evde birlikte yaşayıp yaşamadığını tam bilmediğini, ancak davacının eşi olduğunu söyleyen kişinin engelli olduğunu, kapalı otoparka davacının eşinin engelli motosikletini koyduğu için ücret ödediğini ve bu hususta makbuz düzenlediğini, makbuzu da ... adına düzenlediğini, en az 3 yıldır davacının eşini sitede hiç görmediğini beyan ettiği, yine komşu tanığı ... beyanında ilk işe başladığında yaklaşık 1-1,5 yıl davacının sadece oğlu ile birlikte yaşadığını, sonrasında eşi ... ile birlikte yaşamaya devam ettiklerini, son iki yıldır (pandeminin başlaması ile olabilir ) davacının eşi ile birlikte yaşamadıklarını beyan ettiği, kamu tanığı ... denetmene verdiği ifadesinde, davacının söz konusu adreste eşi ve oğlu ile birlikte oturduğunu beyan etse de duruşmadaki beyanında, davacının bu dairede oğluyla birlikte oturduğunu, kendisi o dönemde davacıyı eşinden ayrılmış olarak bildiğini, oğlunun adını da bilmediğini, ...'ı tanımadığını, boşandığı eşini hiç görmediğini, kim olduğunu da bilmediğini, davacının evine girip çıktığını da hiç görmediğini, denetmene kendisine okunduğu şekilde ifade vermediğini, denetmene eşi ile birlikte yaşıyor derken oğlunun eşi var diye söylediğini, oğlunun evli olduğunu bildiğini, ancak ifadeye sanki davacının eşi ile birlikte yaşıyormuş gibi geçtiklerini beyan ettiği, davacının oğlu ...'ın hiç evlenmediği de dikkate alındığında duruşmadaki beyanlarının tutarlı olmadığı, denetmene verdiği ifadenin apartman görevlisi ...'ın beyanları ile uyumlu ve tutarlı olduğu, bu kapsamda duruşmadaki beyanlarına itibar edilmediği, yine komşu tanığı ... ile ...'ın birbiriyle tutarlı beyanları dikkate alındığında diğer tanıkların da beyanlarına itibar edilemeyeceği, 5510 sayılı Kanun'un 59/2 nci maddesi uyarınca Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları tarafından düzenlenen tutanakların aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğu ve aksinin ancak eşdeğerde belgelerle ispatı gerektiği ancak aksinin şüpheye yer bırakmaksızın ortaya konulamadığı, bu kapsamda komşu tanıkları ... ile ...'ın beyanları dikkate alınarak davacının boşandıktan sonra boşandığı eşi ... ile "... Mah. 1. Kanal Cad. N:48/9 Osmangazi/Bursa" fiilen birlikte yaşamaya devam ettiğinin anlaşıldığı, davacının aylığının kesilmesine ilişkin Kurum işlemi ve yersiz aylık ve bayram ikramiyesine ilişkin borç tahakkuk işleminin yerinde olduğu anlaşıldığından davanın reddine karar verilmiş Mahkememizce maddi hata yapılmak suretiyle sehven kısa karardan asıl ve birleşen davanın reddine denilmesi gerekirken maddi hata yapılmak suretiyle davanın reddine şekilde yazıldığı, henüz kararın tebliğ edilmediği de dikkate alınarak anılan maddi hatanın "Açılan asıl ve birleşen davanın reddine" şeklinde re'sen tashihen düzeltilmek suretiyle hüküm kurulmuştur.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının, boşandığı eşi ile boşandıktan sonra birlikte yaşadıklarına ilişkin hiçbir resmi kayıt olmadığını, davacı tanıkları ile kamu tanıklarının ve denetmen raporunda dinlenilen tanıkların beyanları ile de bu hususun sabit olduğunu, beyanına itibar edilen ...'ın beyanlarının ise çelişkili olduğunu, davacının eşinden 2. defa boşanmasının geçimsizliklerine delalet ettiğini, davanın kabulü gerektiğini ileri sürmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda; Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından düzenlenen ve aksi sabit oluncaya kadar geçerli sayılması gereken 18.09.2020 tarih ve 2020/89154/035 sayılı araştırma - inceleme raporunun içeriği ile yapılan tespitler ve düzenlenen tutanaklar; dinlenilen kamu tanığı ...'ın "birkaç kez sitenin ortak alanında davacının eşi olduğunu söyleyen biriyle karşılaştığını, bu kişinin davacı ile aynı evde birlikte yaşayıp yaşamadığını tam bilmediğini, ancak davacının eşi olduğunu söyleyen kişinin engelli olduğunu, kapalı otoparka davacının eşinin engelli motosikletini koyduğu için ücret ödediğini ve bu hususta makbuz düzenlediğini, makbuzu da ... adına düzenlediğini", davacının 15.01.2013 tarihinden itibaren ikametgah adresi olan "... Mah., 1. Kanal Cad., ... Apartmanı Sitesi A Blok 3/9 Osmangazi-Bursa" adresinde apartman görevlisi olarak çalışan kamu tanığı ...'ın gerek Kurum denetmenine verdiği ifadesinde gerekse yargılama aşamasında; "davacı ile eşinin anılan adreste birlikte yaşadıklarını", kamu tanığı ...'ın denetmene verdiği ifadesinde; "davacının söz konusu adreste eşi ve oğlu ile birlikte oturduğunu" beyan etmeleri, davacının apartman zilinde ve aidat belgelerinde davacının adının " ..." olarak yazılı olduğunun Kurum denetmenince tespit edilmesi, yaptırılan kolluk araştırması sonucu; davacının eşinin adres kayıt sistemlerinde yaşamadığının tespit edilmesi, davacının eşi adına herhangi bir abonelik kaydının olmaması, aksi sabit oluncaya kadar geçerli bulunan Kurum denetmen raporunun içeriği ve yapılan tespitler ile bunların aksinin davacı tarafından somut, inandırıcı ve yeterli delillerle kanıtlanamaması, dosya kapsamı, mevcut delil durumu, İlk Derece Mahkemesinin gerekçesi hep birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile boşandığı eşinin, boşanmış olmalarına rağmen fiilen birlikte yaşamaya devam ettikleri anlaşıldığından ve dolayısıyla İlk Derece Mahkemesince verilen kararda isabetsizlik bulunmadığından yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki beyanlarını tekrarla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yetim aylığını kesen Kurum işleminin iptali ile aylığın yeniden bağlanması istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanun'un 56/son fıkrasıdır. Maddenin başlığı gelir ve aylık bağlanamayacak haller olup maddeye göre "ölen sigortalının hak sahiplerinden; ... eşinden boşandığı halde eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar 96 ncı madde hükümlerine göre geri alınır.",
Madde 96 hükmüne göre "Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
"..itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır..."
Aynı Kanun'un 59 uncu maddesinin başlığı Kurumun denetleme ve kontrol yetkisi olup maddeye göre "bu kanunun uygulanmasına yönelik işlemlerin denetimi, Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurları eli ile yürütülür ...", maddenin 2 nci fıkrasında "Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarına görevleri sırasında tesbit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir..." şeklinde düzenlenmiştir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
19.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.