"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/1208 E., 2024/1447 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çaycuma 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2023/1796 E., 2024/200 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi ... tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin Zonguldak ili Filyos Beldesi ... köyü ormanlarında kesme-sürütme-yükleme-nakliyat işleri yapan Orman İşletme Müdürlüğünün taşeronu davalı işveren ...'ın yanında 11.09.2017 tarihinde sigortasız olarak çalışmaya başladığını, yaptığı çalışma sırasında 23.10.2017 tarihinde ağaç kesim motoru ile kesim yaptığı esnada kesim motorunun ağaçta bulunan budağa takılması neticesinde buradan sekerek sol elini kesmesi sonucu iş kazasına maruz kaldığını, yaşanan kazadan sonra davalı iş verenin hastanede bu kazayı iş kazası olarak bildirmemesi yönündeki ısrarı, kendisini şikayet etmemesi halinde yanında olacağını ve her türlü yardımda bulunacağını söylediği, bu sebeple bu kazanın hastahane kayıtlarında iş kazası olarak geçmediğini, yaşanan kazanın tamamen iş verenin kusurundan kaynaklandığını, bu sebeple açılacak olan maddi ve manevi tazminat davalarına esas olmak üzere iş kazasının ve maluliyet oranının tespitini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili ve dört arkadaşı Zonguldak ili Filyos Beldesi ... köyü sınırları dahilinde kalan Zonguldak Orman İşletme Müdürlüğü Çaycuma Orman İşletme Şefliği 31 nolu bölmesinde kesme- sürütme- nakliyat- yükleme işlerini müştereken "Vahidi Fiyat Usulü" ile yapmak kaydıyla aldığını, alınan bu iş ile ilgili olarak idare (Çaycuma Orman İşletme Şefliği) ile birçok sözleşme tutanak ve taahhütname karşılıklı olarak imzalandığını, davacı müvekkilin yanında çalışırken 23.10.2017 tarihinde ağaç kesim motoru ile kesim yaptığı esnada iş kazasına maruz kaldığını belirttiğini, bu durumun asılsız olduğunu, davacının müvekkilin iş kazasını bildirmemesi yönündeki ısrarı kendisini şikayet etmemesi halinde yanında olacağı ve her türlü yardımda bulunacağı gibi vaadlerde bulunduğu iddialarının asılsız olduğunu bu sebeple davacı tarafın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun asılsız iddialarını kabul etmediklerini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davasını yetkili mahkemede açmadığını, müvekkil Kurumun dava ile ilgisinin bulunmadığını, müvekkil Kurumun davacının işvereni olmadığını, davanın süresi içerisinde açılmadığını, davacı tarafın müvekkil Kuruma başvuru yapılmadan dava açıldığını, belirterek davanın öncelikle yetkisizlik, kabul edilmemesi durumunda süre ve zaman aşımı yönünden bu da Mahkemece uygun görülmemesi durumunda dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili beyan dilekçesinde özetle; davacının müvekkil Kurumda çalışmadığını, çalışmadığı gibi Kurumun hiçbir surette işçisi de olmadığını, müvekkil Kurum nezdinde herhangi bir çalışmışlığının da bulunmadığını, öncelikle husumet itirazında bulunduklarını, davacının iddialarının müvekkil Kurum açısından hiçbir şekilde hukuki bağı bulunmadığından ve işveren sıfatı bulunmadığından davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın reddine, karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde:
a.Müvekkilinin Orman İşletme Müdürlüğünün taşeronu davalı işveren ...'ın yanında 11.09.2017 tarihinde sigortasız olarak çalışmaya başladığının tanık beyanları ile kanıtlandığını,
b.Kesim Şartnamesindeki 31 no.lu bölmenin kesim işinin uzadığı bu nedenle davalı tarafın iddialarının gerçeği yasıtmadığı,
c.Usul ve yasaya aykırı kararın bozulması gerektiğini beyan etmiştir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık, iş kazası tespitine ilişkindir.
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 5510 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesi hükümleridir.
2.Davaya konu olan ve iş kazası "iş kazası" mevzuatımızda 506 sayılı Kanun'un 11-a ve 5510 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesi ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup her iki kanunda da iş kazası tanımlanmamış, kazanın hangi hal ve durumlarda iş kazası sayılacağı yer ve zaman koşulları ile sınırlandırılarak belirlenmiştir.
Eldeki davaya konu olayın meydana geldiği tarih itibari ile davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu olup, Kanunun 13 üncü maddesinde iş kazası;
"a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,
b)İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,
c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,
d) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda,
e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen özüre uğratan olaydır." şeklinde belirlenmiştir.
Olayın, iş kazası olarak kabul edilebilmesi için olaya maruz kalan kişinin 5510 sayılı Kanun'un 4 üncü maddesi anlamında sigortalı olması, olayın, 5510 sayılı Kanun'un 13 üncü maddesinde sayılı ve sınırlı olarak belirtilen hal ve durumlardan birinde meydana gelmesi koşuldur. Başka bir anlatımla, olayın, iş kazası sayılabilmesi için iki koşulun birlikte gerçekleşmesi zorunludur.
Bu yönde, 5510 sayılı Kanun'un 4/a maddesi anlamında sigortalı niteliğini kazanmanın koşulları başlıca üç başlık altında toplanmaktadır. Bunlar:
a) Çalışma ilişkisinin kural olarak hizmet akdine dayanması,
b) İşin işverene ait yerde yapılması,
c)Kanunda açıkça belirtilen sigortalı sayılmayacak kişilerden olunmaması şeklinde sıralanabilir.
Sigortalı olabilmek için bu koşulların bir arada bulunması zorunludur. Bu nedenle dava konusu olayda öncelikle "hizmet aktinin varlığı" araştırılmalıdır;
Sigortalı olabilmek için bu koşulların bir arada bulunması zorunludur. Bu nedenle dava konusu olayda öncelikle "hizmet aktinin varlığı" araştırılmalıdır;
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 393/1 maddesinde, hizmet sözleşmesi; işçinin işverene bağımlı olarak belirli veya belirli olmayan süreyle iş görmeyi ve işverenin de ona zamana veya yapılan işe göre ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir., 4857 sayılı İş Kanunu'nun 8 inci maddesinde, “bağımlılık” unsuruna da yer verilmiştir. Hizmet akdi, her şeyden önce bir iş görme edimini zorunlu kılar. Bu sözleşmeyle sigortalıya yüklenen borç, işveren yararına bir iş görmek, hizmet sunmaktır.
Bağımlılık ve bu kapsamda ele alınması gereken zaman unsuru, hizmet akdinin ayırt edici özelliğidir.
Bağımlılık, iş ve sosyal güvenlik hukuku uygulamasında temel bir ilke olup, bu unsur, hizmetini işverenin gözetimi ve yönetimi altında yapmayı ifade eder. Ne var ki iş hukukunun dinamik yapısı, ortaya çıkan atipik iş ilişkileri, yeni istihdam modelleri, bu unsurun ele alınmasında her somut olayın niteliğinin göz önünde bulundurulmasını zorunlu kılmaktadır. Bazı durumlarda, taraflar arasında sıkı bir bağımlılık ilişkisi bulunmasa da işverenin iş organizasyonu içinde yer alınmaktaysa bu unsurun varlığının kabulü gerekecektir. Önemli yön, işverenin her an denetim ve buyurma yetkisini kullanabilecek olması, çalışanın, edimi ile ilgili buyruklara uyma dışında çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte teknik ve hukuki bir bağımlılığın bulunmasıdır. Genel anlamda bağımlı çalışma, işverenin belirleyeceği yerde ve zamanda, işverence sağlanacak teknik destek ve işverenin denetim ve gözetiminde yapılan çalışmadır. İşverenin yönetim (talimat verme) hakkı karşısında işçinin talimatlara uyma (itaat) borcu yer alır. Bir işin görülmesi süreci içinde işçinin faaliyeti, çalışma şekli, yeri, zamanı ve işyerindeki davranışları düzenleyen talimatlar veren işveren onu kişisel bağımlılığı altında tutar. Bu sözleşmede var olan otorite/bağımlılık ilişkisi taraflar arasında kaçınılmaz olarak bir hukuki hiyerarşi yaratır. Bu nedenle hizmet akdinde bağımlılık hem işçinin kişiliğini ilgilendirmekte hem de bir hukuki bağımlılık niteliği taşımaktadır.
Hizmet akdi, çoğu kez Borçlar Kanunu'nun 355 inci maddesinde (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 470 inci maddesinde) tanımlanan istisna akdi (eser sözleşmesi) ile karıştırılabilmekte, ikisinin ayırt edilebilmesi bazı durumlarda güçleşmektedir; çalışan, iş gücünü belirli veya belirsiz bir zaman için çalıştıranın buyruğunda bulundurmakla yükümlü olmayarak, işveren buyruğuna bağlı olmadan sözleşmedeki amaçları gerçekleştirecek biçimde edimini görüyorsa, sözleşmenin amacı bir eser meydana getirmekse, çalışma ilişkisi istisna akdine dayanıyor demektir. Hizmet akdinde ise çalışan, emeğini iş sahibinin emrine hazır bulundurmaktadır ve ücret, faaliyetin meydana gelmesinin sonucu için değil, bizzat yapılan faaliyetin karşılığı olarak ödenmektedir. Öte yandan; 313 üncü madde hükmünün açıklığı gereği, çalışanın kendi aletleri ile çalışması veya götürü hizmet sözleşmelerinde ücretin, yapılacak işe göre toptan kararlaştırılması imkan dahilinde bulunduğundan, tarafların belli bir fiyat üzerinden anlaşmaları istisna akdinin varlığını göstermediği gibi, götürü sözleşmelerde, bir süre için hizmet etme borcunun mu, yoksa önceden belirlenmiş bir sonucun meydana getirilmesi borcunun mu yüklenildiğinin şüpheli bulunduğu durumlarda, araştırma yapılarak tarafların amacı, durumu ve yaşam deneyimleri gözetilip hukuki ilişki saptanmalıdır.
3.Eldeki davada; Orman Genel Müdürlüğünce müzekkerelere verilen cevaplara göre 12.05.2017-12.10.2017 tarihleri arası dönemi kapsayan Vahidi fiyat usulü ile kesim şartnamesi imzalandığı, kesimi yüklenen iş sahiplerinin davalı ..., dava dışı ..., ..., ... ... ve ... olduğunun bildirildiği, kesim bölmesi muayene tutanağı Bölme no 31 olan orman için kesim işi yapmak üzere 12.05.2017 tarihinde tutanak ile teslim edildiği, kesim şartnamesine uygun olarak 20.11.2017 tutulan kesim bölme muayene tutanağı düzenlendiği, tutanakta davalı ... ile orman işletme şefi, kesim memuru tanık olarak dinlenen ... ve orman muhafaza memurunun imzasının bulunduğu, Çaycuma Orman İşletme Müdürlüğü tarafından verilen 20.12.2023 tarihli müzekkere cevabına göre; “Devlet Orman İşletmesi Zonguldak Orman İşletme Müdürlüğüne bağlı Çaycuma Orman İşletme şefliğinin Çaycuma serisi ormanın 31 nolu bölmesinde dikili ağaçları istihsalı işlemi, 12.05.2017 tarihli sözleşme gereğince, yüklenici olarak ... ile ..., ..., ... ... ve ... isimli şahıslara verildiğinin ve bu şahısların haricinde başka kişi-kişilerin sözleşme kapsamı işte-bölmede çalıştırması söz konusu değildir şeklinde cevap verildiği, Hastane kayıtlarının incelenmesinde ise davacının, spiralli motor ile yaralanmaya bağlı sol el bilek kesiği nedeniyle Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi 23.10.2017 saat 15.00 ameliyat edildiği anlaşılmıştır.
Mahkemece getirtilen belgeler ve dinlenen tanıkların beyanlarına itibar edilmiş ve davanın reddine dair karar verilmiş ise de verilen karar eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır.
Yukarıda yapılan değerlendirme ve açıklamalar ışığında Mahkemece yapılacak iş, davalı ...'ın diğer davalı ... Müdürlüğünden ağaç kesim işi aldığı sabit olmakla, bir kısım dinlenen tanıklar ..., ..., ...'nin davacının davalı ... yanında çalıştığına ve iş kazası geçirdiğine dair beyanları ile diğer dinlenen ve davacıyı davalı yanında çalışırken görmediğini beyan eden diğer tanıkların beyanları arasındaki çelişki giderilmeli, olay hakkında bilgi ve görgüsü bulunan başkaca tanıkların tespit edilmesi halinde bunların da ifadesine başvurularak böylece bu konuda yeterli ve gerekli tüm soruşturma yapılarak uyuşmazlık konusu husus, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
22.01.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.