Logo

11. Hukuk Dairesi2023/6617 E. 2025/616 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tüzel kişi yönetim kurulu üyesi adına görevlendirilen gerçek kişinin, şirketin kasa açığı ve kayıp çeklerden sorumlu olup olmadığına ilişkin tazminat davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı gerçek kişinin, tüzel kişi yönetim kurulu üyesini temsilen hareket etmekle birlikte, tüzel kişinin organı sayılamayacağı ve illiyet bağı kurulamadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi’nin davanın reddine ilişkin kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1974 Esas, 2023/1460 Karar

HÜKÜM : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2018/1269 E., 2022/339 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 28.01.2025 günü hazır bulunan davacı vekili Avukat ... ve davalı vekili Avukat ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip, gereği düşünüldü.

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; 674 sayılı KHK kapsamında TMSF yetkililerinin müvekkili şirkete kayyım atandığını, müvekkilinin kayıtlarında 01.10.2016 tarihinden sonra yapılan araştırmalar neticesinde 07.11.2016 tarihli tutanakla mizanda yer alan 141.463,84TL'nin kasa hesabında görünmesine rağmen fiziki olarak mevcut olmadığı ve mizanda yer alan 1.750.000,00 TL'lik 6 adet çekin portföyde bulunmadığının tespit edildiğini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı TTK) 553. maddesi uyarınca davalının zarardan sorumlu olduğunu ileri sürerek 1.891.463,84 TL'nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin 16.08.2016 tarihinde gözaltına alındığını, 26.08.2016 tarihinde tutuklandığını, şirketin yönetimine TMSF yetkililerinin kayyım olarak atandığını, 16.08.2016 ile 26.09.2016 tarihleri arasında şirkette yetkili hiçbir yöneticinin olmadığını, iddia edilen zararlardan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı şirketin kurucusu, tek ortağı ve yönetim kurulu üyesinin ... Holding A.Ş. olduğu, ... Holding A.Ş.'yi temsilen ...'ın yetkili kılındığı, 6102 sayılı TTK'nın 359/2 hükmü uyarınca bir tüzel kişinin de yönetim kuruluna üye seçilebileceği, tüzel kişiyle birlikte, tüzel kişi adına, tüzel kişi tarafından belirlenen, sadece bir gerçek kişinin de tescil ve ilan olunacağı, tüzel kişi adına sadece bu tescil edilmiş kişinin toplantılara katılıp oy kullanabileceği, yönetim kurulu üyesi tüzel kişi adına hareket eden temsilci gerçek kişinin, anonim şirkete karşı sorumluluğu konusunda anılan TTK'da bir hüküm bulunmadığı, tüzel kişiyi temsilen yönetim kurulunda bulunan gerçek kişi yönetim kurulu üyesi olmayıp yönetim kurulu üyesinin bir organı sıfatında olduğu, bu nedenle gerçek kişinin yönetim kurulundaki varlığının, oyunun veya görüşünün tüzel kişiye ait kabul edildiği, tüzel kişinin yönetim kurulu üyeliğinin, gerçek kişinin varlığında somutlaştığı, yönetim kurulu üyesi tüzel kişi adına hareket eden gerçek kişi, bu sıfatla gerçekleştirdiği işlem ve eylemlerinden ötürü şirkete, pay sahiplerine ve şirketin alacaklılarına karşı organ sıfatı taşımadığı için 6102 sayılı TTK'nun sorumluluk hükümlerinin uygulanamayacağı gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı şirketin tüzel kişi yönetim kurulu üyesi adına atanan gerçek kişi davalının temsilci sıfatı ile hareket ettiği, tüzel kişinin organı olmadığı ve 6102 sayılı TTK'nın 553. maddesine göre sorumluluğuna gidilebilmesinin mümkün bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Dava, davacı şirketin tüzel kişi yönetim kurulu üyesi adına hareket etmek üzere görevlendirilen davalının davacı şirketi zarara uğradığı iddiası ile zararın tazmini istemine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının ve somut olayın özelliği nazara alındığında kasa açığı ile davalıya yükletilen eylemler arasında illiyet bağı bulunmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b (1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, takdir olunan 28.000,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 06.02.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.