"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1178 Esas, 2023/1091 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 3. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/277 E., 2021/179 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı Yargıtayca duruşma istemli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; "... ..." ibareli markaların sahibi olduğunu, davalı Şirketin bu markalar ile karıştırma ihtimali bulunacak derecede benzer nitelikteki “... ...” ibaresini marka olarak tescil için davalı Kuruma başvurduğunu, itirazları üzerine Markalar Dairesi tarafından kısmen kabul edildiğini ve başvurunun kısmen reddine karar verildiğini, bu karara yönelik davalı Şirket itirazının ise Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) tarafından yerinde görüldüğünü ve müvekkili markasının ret gerekçelerinden çıkartıldığını, müvekkilinin markasını 1958 yılından itibaren kullandığını, 1990 yılından bu yana ise markanın tescilli olduğunu, uzun yıllardan beri yoğun kullanımla ayırt edicilik kazandırdığını, davalı markasının kötü niyet nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini, davalının ... markasının müvekkilinin markalarının devamı niteliğinde düşündürdüğünü, markalar arasında yazılış okunuş ve telaffuz bakımından ayniyet olduğunu, sınıflarının da aynı bulunduğunu, tüketici nezdinde karıştırılma ihtimalinin olduğunu ileri sürerek YİDK kararının iptaline, dava konusu markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1.Davalı şirket vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin ... markasını 1984 yılından itibaren kullandığını, “... ...” markasında yer alan “...” ibaresinin ...’da bulunan su kaynağına işaret ettiğini ve tali unsur olduğunu, esas unsurun “...” ibaresinden oluştuğunu, yönetmelik gereği kaynak isminin kullanılmasının zorunlu olduğunu, müvekkilinin ... seri markası ile su kaynağı yer ismi içerir seri markalarının bulunduğunu, müvekkilinin 32. sınıfta kazanılmış hakkının olduğunu, su kaynağı olan yer adının kimsenin tekeline bırakılamayacağını, davacının 32. sınıftaki tescilli markasının kullanımını ispat edemediğini ve 5 yıllık kullanım süresinin sona erdiğini, davacının markalarının tanınmış olmadığını, kötü niyet iddialarının mesnetsiz olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
2. Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde; davacının ciddi kullanıma ilişkin sunduğu delillerin okunaklı incelenebilir olmadığını, incelenebilen delillerin ise markanın kullanımını ispata yeterli olmadığını, kullanımın ispat edilememesi nedeniyle verilen kısmi ret kararının kaldırılması gerektiğini, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (6769 sayılı Kanun) 6/5 kapsamındaki iddiaların yerinde olmadığını, kötü niyet iddiasının ispatlanamadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, markalar arasında karıştırılma ihtimali olmadığı, 6769 sayılı Kanun'un 19. maddesi anlamında markanın kullanımının kanıtlanamadığı, uyuşmazlık konusu YİDK kararının iptali ve ... ... markasının hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı, 6769 sayılı Kanun'un 6/5 maddesinde yer alan koşullar oluşmadığı gibi taraf markaları arasında 6769 sayılı Kanun'un 6/1 maddesi anlamında karıştırılma tehlikesi olmadığı ve dolayısıyla tanınmışlığın bu duruma bir etkisinin olmayacağı, davalı şirketin kötü niyetli olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, "... ..." ibareli başvuru ile davacının itirazına mesnet "..." asıl unsurlu markalar arasında 6769 sayılı Kanun'un 6/1 maddesi anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel, işitsel ve anlamsal olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin olmadığı, zira dava konusu başvurunun asli unsurunun "..." ibaresinden oluştuğu ve başvuruda yer verilen "..." ibaresinin, bir yer adı olup, marka kapsamındaki emtianın kaynağını göstermek için kullanıldığı, bir yer adı olan "..." ibaresinin davacının tekeline bırakılamayacağı, marka işaretleri arasında benzerlik bulunmadığı, davalının kötü niyetli başvuru yaptığının ispat edilemediği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6769 sayılı Kanun ’un 6 ıncı maddesinin birinci ve beşinci fıkraları.
3. Değerlendirme
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edene yükletilmesine, 18.11.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.