Logo

11. Hukuk Dairesi2023/6724 E. 2024/7987 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalıya ait markanın, davacı markasıyla benzerlik teşkil edip hükümsüzlüğüne karar verilip verilmeyeceği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı markasının davalı markasından önce tescil edildiği, her iki markanın ortak unsurunun "..." ibaresi olduğu, davacıya ait "..." ibaresini içeren 37. sınıfta tescilli markanın tescil tarihinden önce davalı adına bu sınıfta tescil edilmiş, "..." ibaresini içeren başka bir markanın bulunmadığı ve davacı markalarının kullanım yoluyla ayırt edicilik kazandığı gözetilerek, davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunarak onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/1544 Esas, 2023/965 Karar

HÜKÜM : Yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/9 E., 2019/199 K.

Taraflar arasındaki marka hükümsüzlüğü davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili şirketin 2011/13660 numaralı "..." markasının tescilli sahibi olduğunu, "..." esas unsurlu markaların da müvekkili şirket adına tescilli olduğunu, davalının 2014/101762 numaralı "... ... Yapı + şekil" markasını tescil ettirdiğini, Ankara 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 2015/311 E., 2016/266 K. sayılı kararı ile "..." markası ile "... GLOBAL" markasının iltibas yarattığı gerekçesiyle davalının 2014/10271 numaralı "... GLOBAL" markasının hükümsüzlüğüne karar verildiğini, müvekkili şirketin 1923 yılında Tarsus'ta dokuma fabrikası olarak kurulduğunu ve hızla büyüyerek "..." markası ile dünya çapında bilinen bir marka haline geldiğini, "..." markasının pek çok ülkede de tescilli olduğunu, davalı adına tescilli markanın müvekkili markası ile aynı olduğunu, taraf markalarının benzer olması ve iştigal konusu malların aynı olmasının markalar arasında karışıklığa sebebiyet vereceğini ileri sürerek davalıya ait 2014/101762 numaralı "... ... Yapı" markasının tescilli olduğu 37. sınıf "inşaat hizmetleri, inşaat araç gereçlerinin kiralanması hizmetleri, kara araçları ve servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamir ve akaryakıt dolumu)" açısından 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (mülga 556 sayılı KHK) 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi, üç ve beşinci fıkraları uyarınca kısmen hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin 1993 yılından beri gayrimenkul ve inşaat sektöründe tanınmış hale geldiğini, 24 yıldır var olan ... Şirketler Grubuna mensup olup, dava konusu markanın 2000 yılından beri müvekkili şirket adına başvuru ve tescilleri yapılmış "..." ibaresini havi seri markaların devamı olduğunu, müvekkili şirketler grubunun "..." ibaresini çekirdek unvan olarak 24 yıldır kullandığını, tarafların farklı sektörde faaliyet gösterdiklerini ve tescilli markalarının sınıflarının farklı olduğunu, markalar bütünsel olarak değerlendirildiğinde benzer olmadıklarını, şekil, renk, yardımcı kelime unsurları ve logoların farklı olduğunu, markalarda ortak unsur olan "..." ibaresinin ayırt ediciliğinin düşük olduğunu ve tüketici kitlesi dikkate alındığında markaların karışıklığa sebebiyet vermeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, ülkemizde şehir, bölge ve maruf mahal isimlerinin tek bir sözcük olarak bir kişi lehine marka olarak tesciline imkan bulunmadığı, bu tür yer isimlerini oluşturan sözcüklerin ancak başka ek sözcüklerle ve işaretlerle birlikte tescil edilmesinin başvuruda bulunan kimselerin menfaat dengelerinin korunması bakımından uygun olacağı, davalıya ait marka ile davacının davaya dayanak markalarının sadece "..." sözcüğünden ibaret olmayıp, davalının markasında "..." kelimesinin yanında "... YAPI" ibaresinin yanı sıra şekil unsurunun da yer aldığı, davacının markasında ise "..." ibaresinin yanında "FORKLİFT" kelimesinin yer aldığı, markalar bu şekilde karma bir işaretten oluştuğundan, markaların asli ve yardımcı unsurları ile bir bütün halinde ayırt edici niteliğe sahip olduğu ve 556 sayılı KHK'nın 9 uncu maddesinde açıklanan koruma sınırının da ayrı ayrı sözcükler üzerinde olmayıp, işaretin bütününü oluşturan izlenim üzerinde gerçekleşeceği, buna göre taraf markaları bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davalının "... ... Yapı+Şekil" markasının ve davacıya ait "... FORKLİFT" markasının bilinen somut yer adı olmaktan uzaklaştığı ve markasal ayırt ediciliğe sahip olduğu, davacının markasında yer alan "..." yer adı üzerinde davacı lehine münhasır bir hak doğmayacağından, davalının markası ile davacının markasının karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, markalarda yer alan diğer sözcük ve şekillerin her iki markayı farklılaştırdığı, davalının marka tescilinin kötü niyetli olduğunun iddia edilmediği, hükümsüzlük koşulları mevcut olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince, davacının davaya dayanak yaptığı 2011/13660 numaralı "... FORKLİFT" markasının, davalıya ait hükümsüzlüğü talep edilen 2014/101762 "... ... Yapı+Şekil" markasından önce tescil edildiği, her iki markanın da ortak unsurunun "..." ibaresi olduğu ve 37. sınıftaki "inşaat hizmetleri, inşaat araç gereçlerinin kiralanması hizmetleri, kara araçları ve servis istasyonu hizmetleri (bakım, tamit ve akaryakıt dolumu)" mal ve hizmetleri için tescilli oldukları, davacıya ait "..." ibaresini içeren 37. sınıfta tescilli markanın tescil tarihinden önce davalı adına bu sınıfta tescil edilmiş, "..." ibaresini içeren başka bir markanın bulunmadığı, coğrafi yer adlarının 556 sayılı KHK'nın 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi veya 555 sayılı Cografi İşaretlerin Korunması Hakkında Kanun hükmünde Kararname (555 sayılı KHK) hükümleri anlamında coğrafi işaret anlamını taşımamak kaydıyla yanlarına ilave ekler yapılması suretiyle marka olarak tescili mümkün ise de davacının “...+ şekil” ve “... FORTKLİFT” ibareli markalarının kullanım yoluyla ayırt edicilik kazandığının Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2018/4828 E., 2020/2346 K. sayılı kararında da tartışıldığı anlaşıldığından, davalı şirketin “... ... Yapı+şekil” ibareli markasının tescilli olduğu 37. sınıf yönünden hükümsüzlüğü gerektiği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne, davalı adına tescilli ''... ... Yapı'' markasının, 37. sınıfta tescilli olduğu ''inşaat hizmetleri, inşaat araç gereçlerinin kiralanması hizmetleri, kara araçları ve servis istasyonu hizmetleri (bakım tamir ve akaryakıt dolumu)'' bakımından hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğü talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.556 sayılı KHK'nın 7 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi, 8 inci maddesi.

3. Değerlendirme

İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine 6100 sayılı Kanun'un 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi aynı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI.SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 18.11.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.