Logo

11. Hukuk Dairesi2023/6803 E. 2024/3975 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı bankanın, davacı bankanın kredi borcunu ödemesine rağmen taşınmaz üzerindeki ipoteği fek etmemesinden kaynaklı ipoteğin fekki davası.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı bankanın, davacı bankaya kredi borcunun belirtilen hesaba ödenmesi halinde ipoteği fek edeceğine dair taahhütte bulunduğu, davacı bankanın da borcu yatırdığı ancak davalı bankanın taahhüdüne rağmen ipoteği fek etmediği ve bu sebeple davacı bankanın hukuki yararının bulunduğu gözetilerek mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2019/134 Esas, 2021/56 Karar

HÜKÜM : Davanın kabulü

Taraflar arasındaki ipoteğin fekki davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde, dava dışı ...'in davalı bankanın kredi borçlusu olduğunu, dava dışı ...'in taşınmazı üzerinde davalı banka lehine 1. derecede 80.000,00 TL ve 2. derecede 60.000,00 TL bedelli ipotek tesis ettiğini, ... ile davacının ...'in davalı bankaya karşı olan kredi borcunu kapatmak amacıyla anlaştığını, ...'in davacıdan kredi talebinde bulunduğunu, kredinin teminatı olarak taşınmazını gösterdiğini, davalı bankanın kredi borcunun ödenmesi halinde tüm ipotekleri fek edeceğini taahhüt ettiğini, kredi borcunun davacı banka tarafından ödendiğini ancak davalının ipotekleri fek etmediğini ileri sürerek ipoteklerin fekkini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde, davadışı ...'in davalı bankaya olan tüm borçlarının ödenmesi koşuluyla ipoteğin fek edileceğinin davacı bankaya bildirildiğini, ...'in 2 adet krediden kaynaklı borcu olduğunu, davacıdan alınan kredi ile ...'in davalı bankaya olan kredi borçlarından sadece 1 tanesinin kapatıldığını, bu kapatmanın karşılığı olarak da 2. derecede olan ipoteğin fek edildiğini, ...'in 2. kredi borcu kapatılmadığı için 1. derecede olan ipoteğin fek edilmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Mahkemece Verilen Karar

İlk derece mahkemesince; yapılan yargılama, toplanan delillere göre, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 883 üncü maddesi uyarınca taşınmaz üzerindeki ipoteğin terkinini taşınmazın malikinin talep edebileceği, davacı bankanın bu davada aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın aktif dava ehliyeti yokluğu dava şartı nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, hükme karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince davacının üzerinde ipotek tesis edilen taşınmazın maliki olmadığı, kredi borçlusu davadışı ...'in taşınmaz maliki olduğu, davanın taşınmaz maliki tarafından açılması gerektiği, davacının ipotek alacaklısı sıfatı dışında başka bir sıfatının bulunmadığı, davalı banka lehine konulan 1. derece ipoteğin kaldırılmasını talep ve dava hakkı bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 07.11.2018 tarih, 2018/3091 E.- 2018/5559 K. sayılı kararıyla; " Davacı banka, davalı bankanın kredi müşterisine kredi açmış ve bu kredi teminatı olarak davalının kredi müşterisinin taşınmazı üzerine alt derecede ipotek tesis etmiştir. Davacı banka daha sonra davalının kredi müşterisine açtığı krediyi ödemiş ancak davalı banka kendisinin açtığı kredinin ödenmesi amacıyla teminat olarak aldığı iki ipotekten birini kaldırmış dava konusu ipoteği kaldırmamıştır. Davalı banka, dava konusu ipoteği kaldırdığı takdirde davacı bankanın ipoteği onun derecesine ve sınıfına yükseleceğinden davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı ve buna bağlı olarak aktif dava ehliyeti bulunmaktadır. Bu itibarla ilk derece mahkemesinin davanın davacının aktif dava ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle reddi doğru olmadığı gibi İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin de istinaf talebini esastan reddi kararı doğru olmamıştır. Mahkemece yapılacak iş, davacının aktif dava ehliyetinin bulunduğu kabul edilerek tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde her iki bankanın kayıtları üzerinde konusunda uzman bir bilirkişi kuruluna inceleme yaptırılarak davacı bankanın açtığı kredi üzerine yapılan ödemeye ilişkin para hareketi saptanıp, bu paranın her iki bankanın kredi müşterisine intikal edip etmediği, bu para ile davalı bankanın kredisinin kapatılıp kapatılmadığı, kredi kapatılmamışsa davalı bankanın davacı bankaya karşı sorumlu olup olmadığı ve sonuç olarak davalı bankanın dava konusu ipoteği fek etmemekte haklı olup olmadığı üzerinde durularak yapılan tahkikatın sonucuna göre bir karar vermekten ibarettir. Bu nedenle temyiz incelemesi yapılan kararın bozulması gerekmiştir." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve numarası belirtilen karar ile; dava dışı ...'in davalı bankadan kullanmış olduğu iki adet krediye istinaden taşınmazını birinci ve ikinci dereceden davalı bankaya ipotek ettiği ve işbu ipoteği kaldırmak amacıyla davacı bankaya kredi başvurusunda bulunduğu ve 150.000,00 TL tutarında kredi kullandığı, davalı banka tarafından davacı bankaya gönderilen yukarıda belirtilen iki adet yazı doğrultusunda ...'in kullandığı kredilerden dolayı 26.12.2013 tarihi itibariyle 29.900,00 ve 32.130,00 TL tutarında borcu bulunduğu, işbu bakiye borç tutarının davalı banka nezdindeki 164-2885004-5005 nolu hesaba transfer edildiği takdirde kredi borcu kapatılarak teminatı teşkil eden ipotek fek yazısının hiçbir gerekçe ile imtina edilmeyerek müşteriye verileceğinin taahhüt edildiği, davacı banka tarafından da bu taahhüt yazılarına istinaden ve belirtilen rakamlar doğrultusunda dava dışı ...'e kullandırılan 150.000,00 TL krediden 120.000,00 TL'sinin davalı bankanın taahhüdünde bildirmiş olduğu dava dışı ... hesabına yatırmış olduğu, 120.000,00 TL'nin davalı banka hesabına yatırıldıktan sonra davalı bankanın taahhüdünde bildirdiği 29.900,00 TL olan kredi borcuna ilişkin alacağını tahsil ettiği ve bu kredi ile ilgili taşınmaz üzerindeki ipoteği fek ettiği, ancak 80.000,00 TL'lik ipotek ile ilgili davacı bankaya taahhütte bulunduğu, 32.130,00 TL tutarındaki alacağını tahsil etmediği ve bu nedenle ipoteği kaldırmadığı anlaşılmış olup davacı bankanın davalının bildirmiş olduğu hesaba yolladığı havale bedeli ile her iki kredi borcunu ödediği ve havale yolu ile edimini ifa etmiş olduğu, hal böyle iken davalı bankanın gelen havale bedelinden her iki krediden kaynaklı toplam 62.030,00 TL'yi ...'in kredi hesaplarına virman yapmak suretiyle iki krediyi de kapatmak zorunda olmasına rağmen sadece birini kapatıp diğerini kapatmamış olmasından dolayı kusurlu olduğu, davacı bankanın davalının taahhüdü doğrultusunda üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirdiği, yapılan havalenin her iki kredinin de ödenmesi amacıyla yapıldığı, davacıya yüklenecek bir kusur bulunmadığı, davalı bankanın kendi kusuru nedeniyle ipoteği kaldırmamasının yerinde olmadığı anlaşılmakla davacının dava dışı ...'e kullandırmış olduğu kredinin ipoteğin kaldırılmaması nedeniyle teminatsız kalmasına sebep olacağı ve davacının ipoteğin kaldırılmasını talep etmekte Yargıtay bozma ilamında da belirtildiği gibi hukuki yararının bulunduğu kanaatine varılmakla, dava konusu taşınmazda davalı banka tarafından tesis edilen 80.000,00 TL bedelli birinci derecede ipoteğin kaldırılması gerektiği sonuç ve vicdani kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarında kusur değerlendirmesi yapıldığı, raporların bu yönde çelişkili olduğu, bu çelişki giderilmeden ve denetime elverişli rapor alınmadan karar verildiğini, davacı banka ile davalı banka arasındaki hukuki ilişkinin dava dışı 3. kişi lehine şartlara bağlı taahhütte bulunmaları olduğunu, dava dışı ...'in davalı bankanın kredi borçlusu olduğunu ve bu borçlara istinaden taşınmazına birinci ve ikinci dereceden ipotek konulduğunu, davalı bankanın dava dışı ... lehine olmak üzere davacı bankaya zamanı ve mahiyeti açık olan bir taahhütte bulunduğunu, 26.12.2013 tarihinde, 32.130,00 TL ve 29.900,00 TL’lik dava dışı ...’in kredi borçlarının belirtilmiş olan hesaba gönderilmesi şartları ile ipoteğin fek yazılarının dava dışı ...'e verileceğinin taahhüt edildiğini, davacı banka tarafından bu şartların hiç birinin yerine getirilmediğini, davacı banka tarafından ödemenin 30.12.2013 tarihinde yani 4 gün sonra gönderildiğini, yine taahhütte bahsedilen 32.130,00 TL ve 29.900,00 TL’lik meblağlar gönderilmediğini, dava dışı ....in hesabına 120.000,00 TL gönderildiğini, gönderilmiş olan bu meblağın açıklama kısmında da “ kredi bedelir/ipotek fek bedelidir vs” hiçbir açıklama dahi olmadığını, davacı banka tarafından müvekkilinin aranarak sözlü açıklama/uyarı da yapılmadığını, dava dışı ...’in hesabına herhangi bir kişi tarafından da yüklü miktarda para da yatırılabileceğini, bu paranın ne parası olduğunu müvekkilinin bilemeyeceğini, dava dışı ...’in talimatı olmadan veya müvekkilinin herhangi bir somut taahhüdü olmadan bu paranın çekilmesinin de mümkün olmadığını, aksi halde bankacılık uygulamalarına aykırı olduğu gibi bankacılık mevzuatı gereği müvekkilinin işlemi suç teşkil edebilecek eyleme varacak kadar hukuka aykırı olabileceğini, bu nedenle davacının iddialarının; hayatın olağan akışına, bankaların somut uygulamalarına ve banka mevzuatına tamamen aykırı olduğunu, tüm bunların yanısıra davacı bankanın yaklaşık 1,5 yıl sonra bu durum için müvekkiline ihtarname gönderdiğini, bu kadar süre sonra ihtarname çekilmesinin, ticari hayatın olağan akışına ve iyi niyet kuralllarına aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, ipoteğin fekki talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

3. Değerlendirme

Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeple

Davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine ,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

15.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.