"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1218 Esas, 2023/1517 Karar
HÜKÜM : Bozmaya uyma
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2014/1094 E., 2017/358 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen sözleşmenin ikrah sebebiyle geçersizliğinin tespiti ve buna bağlı olarak tanzim edilen bonoların iptali, icra takibinde temlikin geçersizliğinin tespiti ve takibin iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın davalı ...Özel Göz Sağlığı Hizmetleri A.Ş. aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı ...vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin hissedar olduğu davalı şirket ile dava dışı şirketlerin hisselerinin davalıya devri konusunda yapılan sözleşme gereğince davalı ...'ın edimlerini yerine getirmeyerek müvekkilini zor durumda bırakarak haciz baskısı altında kendisini ikinci bir sözleşme yapmaya zorladığını, bu sözleşme gereği iki adet bono aldığını, sözleşmenin ikrah sebebiyle bonoların ise geçersiz sözleşmeye istinaden verilmiş olmaları sebebiyle geçersiz olduğunu, sözleşmenin geçerli kabul edilmesi halinde ise müvekkilinin hak ediş alacakları ile borcu ödediğini ayrıca dava dışı banka tarafından müvekkili aleyhine başlatılan icra takibindeki borcun ödenmesinin davalı ...'ın sözleşmesel sorumluluğu olduğunu ve borcu ödedikten sonra dosyanın kapatılması gerekmesine rağmen davalının alacağı temlik aldığını ileri sürerek temlikin geçersiz olduğunun tespiti ve icra takibinin iptali ile bakiye hak ediş alacağı ve kar payı alacağının tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; iptali istenen sözleşme, bono, icra takibi ve temlik işleminin tarafının davalı ... olduğunu, bu hukuki işlemlerle ilgili taleplerin davalı şirkete yöneltilemeyeceğini, icra takibi yapılmasının ikrah olarak kabul edilemeyeceğini, sözleşmede açıkça hisse devir bedelinin tamamen ödendiği ve bu bedelden ayrı olarak davacının davalı ...'a 1.000.000,00 Amerikan doları borcu olduğu hususuna yer verildiğini, yıllık kardan %15, hasta başına net kardan %50 hakediş uygulamasının 07.11.2006 tarihli sözleşmenin imzalanması ile ortadan kalktığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 29.03.2017 tarihli ve 2014/1094 Esas, 2017/358 Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 02.03.2021 tarihli ve 2018/1620 E., 2021/294 K. sayılı kararıyla; davalı şirketin her iki sözleşmede de taraf olmadığı, ilk sözleşmenin imza tarihi olan 29.11.2005 tarihi itibariyle davalının, henüz davalı şirket ortağı olmadığı, bu nedenle şirket adına da sözleşme yapmasının mümkün olmadığı, 07.11.2006 tarihli sözleşmede ise şirketi taahhüt altına sokan bir düzenleme bulunmadığı, davalı şirkete husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığı, davalı ... yönünden ise taraflar arasındaki sözleşme bakımından ikrah koşullarının mevcut olmadığı, sözleşme hükümleri gereğince davacının borç ikrarında bulunduğu, sözleşme gereğince verilen bonoların da ikrah nedeniyle geçersiz kabul edilemeyeceği, 500.000,00 dolar bedelli bono davacının sözleşmede kabul ettiği borcun teminatı olarak verilmekle borcun henüz ödenmemiş olması nedeniyle geçersizliğinin ileri sürülemeyeceği, 07.11.2006 tarihli sözleşmede davalının, davacının bankaya olan borcunu ödediği ve alacağı temlik aldığının açıkça yazılı olduğu, davacının 07.11.2006 tarihli sözleşmedeki açık kabulü doğrultusunda, davacının borçlusu olduğu davalının temlik aldığı icra takibine ve 500.000,00 dolar bedelli bonoya yönelik borçlu olunmadığının tespiti ile temlik işleminin iptali isteminin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı; ancak 1.000.00,00 dolarlık bono yönünden ise kesinleşen İş Mahkemesi kararı ile sözleşmenin davacının ücret alacaklarının ödenmemesi üzerine davacı tarafından haklı olarak feshedildiği tespit edilmiş olup bu tespit dikkate alındığında artık davacının 5 yıl süre ile çalışmamasının davalı işverenden kaynaklanan bir sebeple mümkün olmadığı anlaşıldığından söz konusu cezai şarttan ve bunun teminatı olarak verilmiş olan bonodan davacının sorumlu tutulamayacağı gözetilmeksizin, bu bonoya dayalı istem yönünden davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin doğru olmadığı, davacının talep edebileceği %15'lik tutar açıkça kar payı olup şirket geçmiş yıllardan ötürü kar elde edemediğinden davacının sözleşme gereğince davalıdan kâr payı alacağı talep etmesinin mümkün olmadığı, davacının hakediş alacağının 25.433,17 dolar olarak tespit edildiği; ancak protokoldeki hüküm gereği, davacıya ödenmesi gereken aylık 10.000,00 dolar ücretin, davacının tespit edilen bu hak edişinden mahsubunun gerektiği, davacıya ödendiği ikrar edilen ve İş Mahkemesince hüküm altına alınan bakiye ücret alacağının mahsubu sonucunda, davacının bakiye hakediş alacağının bulunmadığı, hak edişleri ile borcun ödendiği iddiasının doğru olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davalı ...Özel Göz Sağlığı Hizmetleri A.Ş. aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne, keşidecisi ..., lehdarı ... olan 07.11.2006 tanzim, 07.11.2011 vade tarihli, 1.000.000,00 dolar bedelli senetten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin bütün taleplerin reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizin 19.01.2023 tarih, 2021/4185 E. ve 2023/387 K. sayılı kararıyla, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin bozma kapsamı dışındaki itirazlarının yerinde görülmediği, taraflar arasında akdedilen 29.11.2005 tarihli sözleşmede davacı ...’nın şirkette yapılan net kârdan %15 kâr alacağı kararlaştırılmış olup şirketin karı üzerinden hesaplanacak tutarın tahsiline karar verilmesi gerekirken şirketin yıllara göre kar zarar durumu değerlendirilerek, şirketin geçmiş yıllardan kayanaklı kar elde edemediği gerekçesiyle talebin reddinin doğru olmadığı, temyiz eden davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına bozulması gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı ...Özel Göz Sağlığı Hizmetleri A.Ş. aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne, keşidecisi ..., lehtarı ... olan 07.11.2006 tanzim, 07.11.2011 vade tarihli, 1.000.000 USD bedelli senetten dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davacının kar payı talebinin kabulüne, 10.000 TL kâr payı alacağının dava tarihinden itibaren reeskont faizi işletilerek davalı ...'den tahsiliyle davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin bütün taleplerin reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ...vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davalı ...vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkili yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesine, dosyanın temyiz incelemesi akabinde istinaf incelemesine gitmesinde rağmen hükmolunacak vekalet ücretinin tarifenin yarısında hükmedilmesinin usul ve yasaua aykırı olduğunu belirterek vekalet ücretine yönelik kısmın kaldırılarak AAÜT uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesini istemiştir.
2. Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacı tarafından açılan ilk davanın iş mahkemesinde açıldığını, anılan dosyanın doğrudan Yargıtaya gönderildiğini, işbu dosyanın da istinaf incelemesi olmaksızın Yargıtay'da temyizen incelenmesi gerektiğini, uyuşmazlığın işçilik alacaklarına ilişkin kısmının kararda da belirtildiği üzere İstanbul Anadolu 3. İş Mahkemesi'nin 2009/535 esas sayılı kararında çözümlendiğini, eldeki dava konusu 1.000.000 USD tutarındaki bono iş ilişkisiyle alakalı olmadığından, bu kesinleşen işçilik alacaklarına dair kararda yer almadığını, zira 1.000.000 USD işçilik alacakları ile alakalı bir tutar olmayıp davacının ikrar ettiği borca ilişkin olduğunu. 2006 senesinde taraflar arasında imzalanan protokole bakıldığında "E.T. Borcun 5 yıl içinde ödeneceğini ... Bu hükme aykırı davranır, ... ise 1.000.000 USD cezai şart ödeyeceğini bila kaydı şart kabul ve taahhüt etmiştir." ibarelerinin açıkça bulunduğunu, 1.000.000 USD cezai şart, borcun 5 sene içerisinde davalıya ödenmediği durumda kullanılabileceğini, borcun davalıya 5 sene içerisinde ödenmediğini, 5 sene içerisinde ödeme şartıyla FAİZSİZ alınan borç, neredeyse 20 senedir davalıya ödenmediği gibi, davacı davalıya "kör, görünce ilk asasını atar" misali sanki kendisi alacaklıymış gibi davranmak ve zamanındaki aczinin acısını çıkarmak adına kendisi de borcunu kabul etmesine rağmen, alacağına kavuşmasında zorluk üzerine zorluk çıkarmakta, her dilekçesinde şahsi başarılarını tekrarlasa da borcunu ödememek için hukuk sistemini kullanmaya çalıştığını, senedin "çalışma karşılığı cezai şart" olarak nitelendirilmesi müvekkilin hak kaybına sebebiyet verdiğini, somut olaya bakıldığında 1.000.000 USD ancak borcun 5 sene içerisinde ödenmemesine karşılık verildiğinde, anlamlı olduğunu, bu tutarın zikredilmesinin sebebinin borç olduğunun açık olduğunu, söz konusu senedin davacı tarafça geri alınması için konulan şartın 5 sene içerisinde borcun ödenmesi olduğunu, borç 5 sene içinde ödenmediği durumda bu senet tahsil edilerek davalı müvekkil alacağına kavuşmalıyken, bononun sadece iş sözleşmesine dayalı verilen cezai şarta ilişkin ve bu cihetle geçersiz olduğu iddiası, hayatın olağan akışına ve hatta hukukun temel ilkelerine aykırı olduğunu, bozma sebebi olarak görülen kâr payı hesabında öncelikle davacının 2005 senesi sonunda şirketini devrettiği ve 2005 dönemine dair kâr payını kendi dilekçesinde yaptığı hesaplamada eklemediğinin görüleceğini, yapılan protokollerde de 2005 senesine dair bir kar payı alacağından bahsedilmemekle birlikte, sene sonunda yapılan bir protokole bunun eklenmemesin düşünülemeyeceğini, bir an için şirketin kâr zarar hesaplamasının kümülatif yapılmayacağı düşünülürse de hükme esas olacak tutarın 129.371,17 TL değil 64.074,32 TL'ye tekabül edeceğini, buradan da davacının alacağının 9.611,14 TL olacağını, zaten 1.000.000 USD tutarındaki alacağını 20 yıldır tahsil edememiş müvekkilin davalıya 1 kuruş fazla ödemesi adalet ve hukuka olan güveni sarsmak dışında bir amaca hizmet etmeyeceğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflarca imzalanmış olan 07.11.2006 tarihli sözleşmenin ikrah hukuksal nedenine dayalı olarak geçersizliğinin tespiti, buna bağlı olarak verilmiş olan bonolar ve İstanbul 6. İcra Müdürlüğü'nün 2005/10987 E. sayılı dosyası nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti, 29.11.2005 tarihli sözleşme gereği kâr payı ve hakediş bedellerinin tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı ...vekili ve davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz eden davalılara yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
20.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.