Logo

11. Hukuk Dairesi2023/6935 E. 2024/8310 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: YİDK kararının iptali istemine ilişkin davada, redde mesnet markanın hükümsüzlüğüne ilişkin davanın bekletici mesele yapılıp yapılmayacağı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: 6769 sayılı SMK'nın 27. maddesi uyarınca hükümsüzlük kararının geçmişe etkili olduğu ve marka başvuru tarihinden itibaren hüküm ifade edeceği gözetilerek, davacının açtığı davanın hükümsüzlük veya iptal davası olduğunun tespit edilmesi ve hükümsüzlük davası ise bekletici mesele yapılması gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/794 Esas, 2023/652 Karar

HÜKÜM : Esastan ret; davanın reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/127 E., 2020/216 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 01.11.2017 tarihinde 3, 35, 36, 39, 41, 43 ve 44 üncü nice sınıflarında 2017/103187 başvuru numaralı ve "...+şekil" ibareli markanın adına tescili için davalı Kuruma yaptığı marka başvurusunun yayınına davalı gerçek kişinin 2014/73024 sayılı ve "la mer" ibareli markasına dayalı olarak itiraz ettiğini, Türk Patent Markalar Dairesi Başkanlığı tarafından 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun(6769 sayılı Kanun) altıncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca 43 üncü sınıf hizmetler yönünden davacının marka başvurusunun kısmen reddedildiğini, bu karara karşı yaptıkları itirazlarının da YİDK kararı ile nihai olarak reddine karar verildiğini, oysa davacının başvuru konusu markasının, redde mesnet markanın tescilinden çok önce davacı tarafından kullanıldığını, davacının kullanımı ile anılan ibarenin tanınmış hale geldiğini, dava konusu başvuru ile redde mesnet marka arasında benzerlik bulunmadığını, ayrıca davalı gerçek kişinin redde mesnet markayı kullanmadığını, kullanmadığı markayı tescil ettiren davalı gerçek kişinin kötü niyetli bulunduğunu, diğer yandan müvekkilinin "La mer" ibareli seri markalarının olduğunu ileri sürerek, 03.12.2018 tarih ve 2018-M-10411 sayılı YİDK kararının iptalini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı TÜRKPATENT vekili cevap dilekçesinde; Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

2.Davalı ... cevap dilekçesi sunmamıştır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davacının "... + şekil " ibareli marka başvurusu ile davalı şahsın "şekil+la mer" ibareli tescilli markası arasında biçim, düzenleme ve tertip tarzı itibariyle görsel ve sesçil olarak başvuru kapsamından çıkartılan 43 üncü sınıftaki hizmetler yönünden ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, her iki markada da "La Mer" ibaresinin asli unsur olarak yer aldığı, bu hizmetlerde 6769 sayılı Kanun'un altıncı maddesinin birinci fıkrasındaki iltibasın bulunduğu kanaati oluştuğu, davalı tarafın mesnet markasının hükümsüzlüğüne yönelik açılan davanın birleştirilmesi ve sonucunun beklenilmesi talep edilmiş ise de, YİDK kararının iptali davalarında bu kararın alındığı tarih olan 03.12.2018 tarihindeki mevcut hukuksal durum dikkate alınacağından mahkemece görülen davaya bir etkisi olmadığından birleştirmeye muvafakat verilmediği gibi sonucunun da beklenilmediği, YİDK kararının doğru olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalı ...'a ilk derece mahkemesi kararının ve davacı vekilinin istinaf dilekçesinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun (7201 sayılı Kanun) 25 inci maddesine uygun olarak tebliğ edildiği, "..." ibareli başvuru ile redde mesnet "la mer" ibareli markalar arasında, başvurunun reddedildiği 43 üncü sınıf hizmetler yönünden, 6769 sayılı Kanun'un altıncı maddesinin birinci fıkrası anlamında ortalama alıcılar nezdinde görsel olarak bıraktıkları genel izlenim itibariyle ilişkilendirilme ihtimalini de içerecek şekilde karıştırılma tehlikesinin bulunduğu, diğer taraftan YİDK kararının iptali davasının, YİDK karar tarihindeki mevcut şartlara göre inceleneceği, dava konusu YİDK karar tarihi itibariyle redde mesnet marka hakkında verilmiş bir hükümsüzlük kararının bulunmaması nedeniyle davacı tarafça redde mesnet markanın hükümsüzlüğü istemiyle açılan davanın bekletici mesele yapılmasına gerek olmadığı, gerçek hak sahipliği iddiası işbu davada dinlenemeyeceği gibi bir markanın tescilli olduğu sürece korunması esas olduğundan, redde mesnet markanın kötü niyetli tescil ettirildiği iddiasının da dinlenilmesinin mümkün bulunmadığı, ayrıca dava konusu başvuru sahibi davacının, işlem dosyasında redde mesnet markanın kullanımının ispatını talep etmediğinden, işbu davada redde mesnet markanın kullanılmadığını ileri süremeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6769 sayılı Kanun'un altıncı maddesinin birinci fıkrası, 27 nci maddesi

3. Değerlendirme

1. Davacı, dava konusu marka başvurusunda redde mesnet davalı markasına yönelik olarak markanın hükümsüzlüğü istemiyle dava açtığını ve markanın hükümsüzlüğüne yönelik davanın sonucunun işbu davayı etkileyeceğinden bekletici mesele yapılmasını talep etmiş, ancak İlk derece mahkemesi ve Bölge adliye mahkemesince YİDK karar tarihinde redde mesnet marka hakkında kesinleşmiş bir hükümsüzlük kararının olmadığı ve YİDK kararının karar tarihindeki mevcut şartlara göre inceleneceği gerekçesiyle hükümsüzlük davasının bekletici mesele yapılmasına gerek olmadığı belirtilerek davanın reddine ve davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

2. Halbuki, Hukuk Genel Kurulunun 11.03.2021 tarihli ve 2017/11-72 E. ve 2021/245 K. sayılı kararında, 6769 sayılı Kanun'un 27 nci maddesinin birinci fıkrasında, mülga 556 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (KHK) 44 üncü maddesinin birinci fıkrasının aksine, hükümsüzlük kararının tescil tarihinden değil, markanın başvuru tarihinden itibaren etkili olacağı ve bu markaya 6769 sayılı Kanun ile sağlanan korumanın hiç doğmamış sayılacağı, hükümsüzlük kararının geçmişe etkili sonuç doğuracağı açıkça belirtilmiştir.

3. Aynı Kanun maddesinin ikinci fıkrası ise; "26 ncı madde gereğince markanın iptaline karar verilmesi hâlinde ise bu karar, iptal talebinin Kuruma sunulduğu tarihten itibaren etkilidir. Ancak talep üzerine, iptal hâllerinin daha önceki bir tarihte doğmuş olması hâlinde iptal kararının bu tarihten itibaren etkili olacağına karar verilebilir." hükmüne haizdir.

4.Bu durumda öncelikle, davacının redde mesnet markaya ilişkin açtığı davanın 6769 sayılı Kanun'un 27 nci maddesinin birinci fıkrasına dayalı markanın hükümsüzlüğü davası mı, yoksa aynı Kanun maddesinin ikinci fıkrasındaki markanın iptali davası mı olduğu tespit edilmeli, daha sonra davanın markanın hükümsüzlüğüne ilişkin olması halinde hükümsüzlük kararının anılan madde kapsamında geçmişe etkili olacağı ve redde mesnet markanın marka başvuru tarihinden itibaren etkili olup, markaya bu Kanunla sağlanan korumanın hiç doğmamış sayılacağı göz önüne alınarak, davanın bekletici mesele yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.

5.Bu nedenle, davacının bekletici mesele yapılmasını istediği dava dosyası hakkında anılan Kanun maddeleri göz önüne alınmadan, eksik inceleme ve araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

6.Bozma sebebine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarıda (1, 2, 3, 4, 5) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, (6) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

26.11.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.