Logo

11. Hukuk Dairesi2024/1017 E. 2024/8918 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalıya ait markaların davacının tescilli markalarıyla benzerlik taşıyıp taşımadığı ve bu benzerliğin hükümsüzlük oluşturup oluşturmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi'nin, taraf markalarındaki şekil unsuru yerine sözcük unsurunun ön planda olduğu ve tüketici nezdinde ayırt edici nitelikte olacağı değerlendirilerek, hükümsüzlük koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin kararının, usul ve yasaya uygunluğu gözetilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/2138 Esas-2023/1672 Karar

HÜKÜM : Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/24 E., 2019/263 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 1987 yılından bu yana yapıştırıcı ve yapı kimyasalları alanında faaliyet gösterdiğini, sadece yurt içinde değil pek çok yabancı ülkede de faaliyet gösterdiğini, uzun yıllardır kullandığı "..." markasını yapıştırıcı sektöründe tanınmış hale getirdiğini, hızlı yapıştırıcı ürünlerinde “...+Şekil” markasını kullandığını ve seri markalarının bulunduğunu, markalarında hep aynı formata sahip şekil unsurunun kullanıldığını, davalı tarafın hükümsüzlüğü talep edilen "..." markalarında da aynı formatın aynı renklerle kullanıldığını, markalar arasında tüketiciler nezdinde karışıklık oluşturduğunu, davalının davacıya ait markalar ile iltibas teşkil edecek şekilde 2015/40901 numaralı “...+Şekil” markasını 01 ve 17 nci sınıflarda, 2015/40904 numaralı “...+Şekil” markasını 01 ve 17. sınıflarda, 2016/14111 numaralı “...+Şekil” markasını 35 inci sınıfta tescil ettirdiğini, markaların tasarım ve formatı ile renklerinin aynı olduğunu, bu markalarla yurt dışına satış yaptığını, Latin alfabesinin kullanılmadığı ülkelerde markaların aynı zannedileceğini, tescil sınıflarının aynı olduğunu, tescilin kötü niyetli olduğunu ve davacı markalarının tanınmışlığından faydalanılmaya çalışıldığını belirterek, fazlaya ilişkin talepleri saklı kalmak şartıyla davalıya ait 2015/40901 numaralı “...”, 2015/40904 numaralı “...” ve 2016 /4111 numaralı “...” markalarının kapsamlarında bulunulan tüm mal ve hizmetler yönünden hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, toplanan deliller, marka tescil kayıtları, aynı görüşlerin yer aldığı iki adet bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalının davaya konu markalarının tescilli oldukları sınıfların davacının markaları ile aynı olduğu, her iki tarafın markalarının kelime olarak benzerliklerinin bulunmadığı, davacının markalarının esas unsurlarının "MİTRE" ve "...", davalının markalarının esas unsurlarının ise "..." olduğu, ancak davacının tüm markalarında yine davacı adına tescilli olan 2011/07384 numaralı tasarımın şekil unsuru olarak kullanıldığı, davalının da 2015/40901 tescil numaralı "...+Şekil" markasında bu tasarım ile karıştırılmaya neden olacak derecede ve aynı renklerde olan şekil unsurunun kullanıldığı, bu markanın davacının markaları ile işitsel ve anlamsal olarak benzer olmamasına rağmen, görsel olarak benzerliğinin bulunduğu, bu nedenle markaların tescilli oldukları mal ve hizmetler nedeniyle hitap ettikleri ortalama tüketiciler nezdinde davalının markasının davacının markaları ile karıştırılabileceği, aynı işletmeye ait seri markalardan biri olduğunu düşünebilecekleri, markaların tescilli oldukları mal ve hizmetlerin de aynı olduğu, bu nedenle hükümsüzlük koşullarının bu marka için mevcut olduğu, ancak davaya konu diğer davalı markalarının davacının markaları ile işitsel, anlamsal ve görsel bir benzerliğinin bulunmadığı, yalnızca davacının markalarında yer alan lacivert ve kırmızı renklerin kullanılmasının markaların karıştırılmasına yol açmayacağı, bu markaların kötü niyetle tescil edildiklerinin kanıtlanamadığ anlaşılmakla, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalı adına tescilli 2015/40901 tescil numaralı "... + Şekil" markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalı adına tescilli 2015/40904 tescil numaralı "...+ Şekil" ve 2016/14111 tescil numaralı "...+ Şekil " markaları ile ilgili" davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince,davalının davaya konu markalarının tescilli oldukları sınıfların davacının markaları ile aynı olduğu, her iki taraf markasının yapıştırıcı, tutkal emtiasında tescilli olduğu, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporu ve mahkeme karar gerekçesinde taraf markalarındaki sözcük unsurlarının, ..., ... ve ..., ... ibarelerinin, işitsel, kavramsal ve görsel olarak benzer olmadığının tespit edildiği, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporlarındaki tespitlerden yola çıkılarak, 2015/40901 tescil numaralı ...+şekil markasının hükümsüzlüğüne karar verilmişse de, taraf markalarındaki şekil unsurunun değil sözcük unsurunun ön planda olduğu ve tüketici yönünden ayırt edici olacağı, ihtisas mahkemesi hakimi sıfatıyla, marka hükümsüzlüğü davasında bilirkişi raporundaki hukuki değerlendirmenin benimsenmeyerek ve gerekçeleri açıklanarak, farklı karar verilebileceği kanaatiyle, mahkemece davanın tümüyle reddi gerekirken, kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun aykırı olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava; davalı adına tescilli markaların hükümsüzlüğü ve sicilden terkini istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 6, 7, 25 ve 29 uncu maddeleri.

3. Değerlendirme

İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine 6100 sayılı Kanun'un 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi aynı Kanun'un 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ve 371 inci maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI.SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 11.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.