Logo

11. Hukuk Dairesi2024/1021 E. 2024/9230 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından, davalıya ait markaların tanımlayıcı nitelikte ve kötü niyetle tescil edildiği iddiasıyla marka hükümsüzlüğü istenmesi.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı markalarının tanımlayıcı olmadığı, kötü niyetle tescil edildiğine dair ispat bulunmadığı ve ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik olmadığı gözetilerek, davacının temyiz itirazlarının reddi ile istinaf mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/2049 Esas, 2023/1556 Karar

HÜKÜM : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 2.Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2018/516 E., 2019/493 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde, ... veya ... ibarelerinin doğrudan doğruya bitkisel/ bitki özlü cildin daha elastik bir özellik kazanması ve çatlakların önlenmesi amacıyla kullanılan kremler ve özellikle gebelikte kullanılan kremler için tanımlayıcı ibareler olduğunu, bu nedenle asıl marka tesciline imkan bulunmayan ibareler olduğunu, dava konusu 2013/15026 sayılı ''...'' ibareli markanın tescilli olduğu, 03 sınıftaki malların tamamı ile 35/06 (mağazacılık) hizmetleri yönünden hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğunu, davaya konu 2013/33994 sayılı ''...'' ibareli markanın 35/06 sınıf yönünden hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğunu, dava konusu 2013/15005 sayılı ''lierac-...'' ibareli markanın da hükümsüzlük koşullarının mevcut olduğunu, davalının 2013/15026, 2013/33994 ve 2013/15005 sayılı markalarının kötü niyetle tescil ettirildiğini, hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiğini belirterek davanın kabulüne karar verilmesini ve markaların hükümsüz kılınmasını talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde, dava konusu hükümsüzlüğü talep edilen ... ve ... markalarının 1970'li yıllardan bu yana gerek müvekkili şirketin ana firmasının ülkesi olan Fransa'da gerekse dünyanın birçok ülkesinde tescilli olduğunu, markaların uzun yıllardır var olan kullanımları ve dünya çapında kalite sembolü ve tanınmış markalar olduğunu, ... ibaresinin kullanılan sessiz harf sıralamasına göre yabancı kökenli bir ibare olduğunu, bu ibarenin çeşitli dillerdeki sözcüklerde yazıldığında herhangi bir anlamı olmadığını, sadece bir iki sözlükte çeşitli bilim dallarına ilişkin belirlemelerde bitki kaynaklı uygulamalarda ön ad olarak kullanıldığını, ibarenin bitki anlamına geleceğinin Türkiye'de her kesim tarafından bilinemeyeceğini, Türkiye'de en fazla kullanılan dil İngilizcede bitki kelimesinin karşılığının "PLANT, GRASS, HERB, HERBAL" olduğunu, Almanca ve Fransızcada karşılığı olmadığını, arama motorlarına "..." yazıldığında müvekkilinin ürünlerinin çıktığını, davacının hem birleşik kelimeyi parçalara ayırarak anlam yüklemeye çalıştığını hem de birebir aynı olmayan kelimeleri tanımlayıcılık kalıbına sokmaya çalıştığını, Lastil ibaresinin anlamı olmadığını, müvekkili tarafından tüketiciler nezdinde çok tanınmış ... markalarına ek olarak orijinal olarak tasarlandığını, bu ibarenin ELASTİN kelimesini çağrıştırmadığını, ... ve ... kelimeleri ile 3, 35 ve 06.sınıflarda yer alan emtialar arasında davacı tarafça iddia edildiği gibi sıkı bir ilişki bulunmadığını, ... markasının uzun yıllardan beri müvekkili şirket tarafından gerçekleştirilen kullanımlar nedeni ile markanın belirli bir ayırt edicilik seviyesine ulaştığını, hükümsüzlüğü talep edilen markalarda yer alan bir takım emtia bakımından bu ibarelerin tescil edilmesi halinde halkın yanılacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, her ne kadar davacı 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 5. ve 6 ncı maddesinin dokuzuncu fıkrası kapsamında hükümsüzlük talebinde bulunmuş ise de davalıya ait markaların kullanıldıkları sektör ve tescilli oldukları sınıflar yönünden Ticaret alanında herkes tarafından kullanılan veya belirli bir meslek, sanat veya ticaret grubuna mensup olanları ayırt etmeye yarayan işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretlerden olmadığı ve mal veya hizmetin niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacak işaretler içermediği, "pyhto" ibaresinin bitki anlamına geldiği kabul olunsa bile 03/35 sınıflar yönünden kullanımının ayırt edici olarak kabulünün gerektiği 6769 sayılı Kanun'un 5 inci maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceğine kanaat getirildiği, markalarda yer alan ibarelerin toplumun önemli bir kesimi tarafından bilinen İngilizce ve/veya özel bir anlamı bulunmadığı gibi sektörel bazda tanımlayıcılığının bulunmadığı davalının marka tescillerinde kötü niyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, marka hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6769 sayılı Kanun'un 5 inci ve 25 inci maddesi.

3. Değerlendirme

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 19.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.