"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 22. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1441 Esas, 2023/1583 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/162 E., 2021/380 K.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında LGP alım satımına ilişkin olarak anlaşma bulunduğunu, müvekkilinin düzenlediği 15.03.2018 tarih ve 243.170,554 TL bedelli faturanın ödenmediğini, davalının ayrıca aylık %2,5 vade farkından sorulu tutulacağını, davalı aleyhine İstanbul Anadolu 22. İcra Müdürlüğünün 2018/11005 E. sayılı dosya ile başlatılan icra takibine davalının itirazının haksız olduğunu ileri sürerek itirazın iptalini, icra inkâr tazminatı ile para cezasının tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; süresinde cevap dilekçesi sunmamış, yargılama sırasında davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davalının 2018 yılı Şubat ayı içinde çekim yapacağı miktara ilişkin bir taahhüdü bulunmadığının görüldüğü, davacı tarafından, davalının çekim yapmayı taahhüt ettiği tutarın, müşteri kayıt formunun 11. sayfasında yazılı olduğu bildirilmiş ise de işaret edilen sayfanın sunulan belgeler arasında yer almadığı, 11.01.2018 tarihli müşteri kayıt formunda davalı ile ilgili adres, telefon, banka hesap bilgileri ve mail adreslerine yer verildiği, çekim taahhüdüne ilişkin herhangi bir kaydın yer almadığı, davacının karar duruşmasında tahkikatın eksik olduğundan bahisle bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde sundukları faturanın tebliğine ilişkin belge asıllarının ilgili kargo şirketininden getirtilmesi için müzekkere yazılmasının talep ettiği, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 119 uncu maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde davacıya dava dilekçesi ile, iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğini göstermek yükümlülüğü getirildiği, bu ilkenin basit yargılama usulü bakımından 318 inci maddenin birinci fıkrasında da tekrarlandığı, aynı Kanun'un madde 129 uncu maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca aynı yükümlülüğün davalı için öngörüldüğü, bu külfetin iddia ve savunma sebeplerinin yargılamanın belirli bir aşamasına kadar ileri sürülmesini, bundan sonra ileri sürülen iddia ve savunma sebeplerinin mahkemece dikkate alınamayacağını ifade eden teksif ilkesi ile ilişkili olduğu, yanı sıra, 6100 sayılı Kanun’un “Somutlaştırma yükü ve delillerin gösterilmesi” kenar başlıklı 194 üncü maddesinde dayandıkları vakıaların, ispata elverişli şekilde somutlaştırması gerekliliğinin taraflara yüklendiği, somutlaştırma yükü ile taraflardan, dayandıkları delilleri göstermeleri beklendiği gibi hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini de açıkça göstermelerinin beklendiği, davacı vekilinin, davalı yanın ödeme emrine itirazlarının haksız olduğundan bahisle iptalini istediği halde, takip dayanağı faturanın davalıya tebliğine ilişkin kargo gönderilerine delil olarak dayanmadığı, taraflar arasındaki ticari ilişkiye ait olduğunu ileri sürdüğü sözleşme, müşteri kayıt formu, sipariş açma protokolü, 2018 yılı LPG satış protokolü gibi delillerini ancak bilirkişi raporuna itiraz aşamasında ibraz ettiği, 6100 sayılı Kanun’un 119 uncu maddesinin birinci fıkrasına aykırı şekilde dava dilekçesinde de göstermediği, bu durumda takip dayanağı faturanın davalıya tebliğ edildiğine yönelik davacı iddiasının kanıtlanması için kendiliğinden bir araştırma yapılamayacağı, davalının takibe konu fatura içeriğine ve bedeline itiraz etmekte haklı sebeplerinin olduğu, davacının davalının çekim taahhüdünde bulunduğu iddiasını kendisine tanınan kanuni süreler içinde usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, davalının imzaladığı asgari alım taahhüdü bulunmadığına göre ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık görülmediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Kanun'un 119 uncu maddesinin birinci fıkrasının (f) bendi, 194 üncü maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 67 nci maddesi.
3. Değerlendirme
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 19.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.