"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/489 Esas, 2023/1952 Karar
HÜKÜM : Başvurunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/195 E., 2021/10 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; 1994 yılında kurulan müvekkilinin gerek Türkiye’de ve gerekse de dünyada bilinirliği yüksek, köklü bir marka olduğunu, "..." markasının Türkiye'de sektörün lideri haline geldiğini, müvekkili şirketin adına tescilli, nizasız fasılasız surette kullanılmakla ayırt edici nitelik kazandırdığı, tanınmış "..." esas unsurlu markaların maliki olduğunu, 2008 yılından itibaren "..." ibareli seri markalarının bulunduğunu, müvekkilinin yıllardan beri kullanılmakla ayırt edicilik kazandırdığı "..." ibareli tanınmış markasının kullanılmasıyla tüketiciler nezdinde karışıklığa neden olan davalı yanın 2018/83278 numaralı "..." markasını tescil ettirdiğini, davalının 26.12.2019 tarih ve 2018/83278 nolu "..." ibareli markasının 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (6769 sayılı Kanun) 5/1-ç, 6/1, 6/9, 18 ve 25. maddeleri uyarınca hükümsüzlüğünün gerektiğini, ayrıca davalı kullanımlarının tecavüz ve haksız rekabet de oluşturduğunu ileri sürerek davalı markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, davalı kullanımlarının müvekkili markalarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, men’ine ve ref’ine, hükmün ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin 11.09.2018 tarihinde faaliyete başladığını, sağlıklı, vücut ergonomisine uygun, ısı dengesi sağlayan visco katmanlı yatak, yastık, yorgan ve nevresim üretimi sağladığını, yalnızca showroom olarak kullandıkları şirket merkezlerinde birtakım ürünler sergilediklerini, onun dışında internet üzerinden satışlar gerçekleştirdiğini, müvekkilinin 19.09.2018 tarihinde "..." markasının 24. sınıf mallarında tescili için yaptığı başvuruya davacının itiraz ettiğini ancak itirazın TÜRKPATENT nezdinde reddedildiğini ve müvekkilinin markasının 26.12.2019 tarihinde tescil edildiğini, davacı tarafından bu karara karşı yargı yoluna başvurulmadığını, davanın haksız rekabetin tespiti talebi yönünden görevsizlik nedeniyle reddinin gerektiğini, müvekkili şirket hissedarlarının dava dışı ... Yatak Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.'nin de ortağı olduklarını, daha sonra farklı bir şirket kurmak istediklerinde "..." isimli şirketlerinin tam tersi olan "..." isimli şirketi kurduğunu ve marka tescilini yaptırdığını, dava konusu markalar arasında herhangi bir benzerlik bulunmadığını ve tüketiciler nezdinde iltibasa yol açmayacağını, taraflara ait markaların kapsamlarındaki mal ve hizmetlerin de birbirinden farklı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre, davacı markaları ile davalı markası arasında benzerlik bulunmadığı, mal ve hizmetler açısından sınıfsal benzerliğin söz konusu olmadığı, mal/hizmetlerin bağlantılı/ilişkili sayılmalarına ilişkin kriterler dikkate alındığında taraf markaları arasında ilişkili/bağlantılı sınıf olmadığı ve benzer sınıf olarak değerlendirilemeyecekleri, davacıya ait tanınmış “...” markası aleyhine, davalı tarafından haksız bir yararın sağlanması ihtimali veya tanınmış markanın itibarının zarar görme ihtimali veya ayırt edici karakterini zedeleyici sonuçlar doğurma ihtimalinin bulunmadığı, davalının sırf davacıya zarar vermek ve haksız kazanç sağlamak amacıyla kötü niyetli olarak dava konusu markayı tescil ettirdiğine yönelik dosyada delil bulunmadığı, dolayısıyla 6769 sayılı Kanun’un 6/1, 4, 5 ve 9. fıkralar anlamında hükümsüzlük şartlarının oluşmayacağı, anılan nedenlerle tecavüz ve haksız rekabet koşullarının da oluşmadığı gerekçesiyle davacı tarafından davalı aleyhine açılan hükümsüzlük davasının reddine, davacı tarafından davalı aleyhine açılan marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet davasının reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, davacı adına tescilli “...” markası ile davalının “...” markasının yalnızca son harflerinin birbirlerinden farklı olduğu, her iki markanın da ortalama tüketici kitlesine hitap ettikleri, TÜRKPATENT tarafından 2011 yılında davacının “...” markasının “ayak giysileri (terlik)” emtiası için tanınmış marka olduğuna karar verildiği, davacının diğer markalarının ise 18. ve 25. sınıflarda tescilli oldukları, davalının “...” markasının ise ev tekstil ürünleri için tescilli olduğu, markalar arasında görsel olarak benzerlik mevcut olsa da, son harflerinin farklı olması nedeniyle işitsel olarak farklılık bulunduğu, ayrıca tescilli oldukları emtianın farklı olduğu, mağazalarda aynı raflarda satışa sunulamayacakları, bu nedenlerle markalar arasında 6769 sayılı Kanun'un 6/1 inci maddesi uyarınca karıştırılma ihtimalinin ve 5/1-ç maddesindeki hükümsüzlük koşullarının bulunmadığı, davacının markasının tanınmış olduğu “ayak giysileri (terlik)” ürünü ile davalının markasının tescilli olduğu ürünlerin birbirlerinden çok farklı olmaları nedeniyle davalının davacının markasının tanınmışlığından haksız çıkar elde etmesinin mümkün olmayacağı, davalının markasının tescilli olduğu malların niteliğine göre davacının markasının itibarının zarar görmesinin veya sulandırılmasının da söz konusu olamayacağı, SMK’nun 6/5 inci maddesindeki hükümsüzlük koşullarının bulunmadığı, davalının markasının kötü niyetle tescil edildiğinin davacı tarafça ispatlanamadığı, davalının markası davacının markası ile karışıklığa neden olmayacağından davalının markasını tescilli olduğu sınıflarda kullanılmasının haksız rekabet ve marka hakkına tecavüz teşkil etmeyeceği, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davalı eylemlerinin davacının tescilli markalarından doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edip etmediği, tecavüz teşkil ediyorsa men'i ve ref'inin gerekip gerekmediği ile davalı markasının hükümsüzlüğü isteminin yerindeliği noktasındadır.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.6769 sayılı Kanun'un 5, 6, 25 ve 29 uncu maddeleri.
3.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 54 ve devam hükümleri.
3. Değerlendirme
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz itirazının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 18.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.