"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1920 Esas, 2024/58 Karar
HÜKÜM : Kısmen kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen genel kurul kararlarının mutlak butlan ile hükümsüzlüğü, iptali, kâr payının tahsili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekil tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirkette babası Şakir Kaya'nın 03.11.1999 tarihinden ölümünden sonra 2000 yılından itibaren pay sahibi olarak yer aldığını, davalı şirketçe babasının ölümünden sonra ilkokul mezunu müvekkilinin cahilliğinden faydalanılarak notere götürmek suretiyle veya doğrudan okumasına müsaade edilmeden bir takım belgeler imzalatıldığını, müvekkilinin esasen hangi belgeleri imzaladığı ve nerede olduklarını bilmemekle birlikte, davalı şirketin 09.05.2012 tarihinde yapılan 2011 yılı olağan genel kurul toplantısı, 25.04.2011 tarihinde yapılan 2010 yılı olağan genel kurul toplantısı, 04.03.2010 tarihinde yapılan 2009 yılı olağan genel kurul toplantısı, 07.04.2009 tarihinde yapılan 2008 yılı olağan genel kurul toplantısı, 15.04.2008 tarihinde yapılan 2007 yılı olağan genel kurul toplantısı, 30.03.2007 tarihinde yapılan 2006 yılı olağan genel kurul toplantısı, 28.03.2006 tarihinde yapılan 2005 yılı olağan genel kurul toplantısı, 08.04.2005 tarihinde yapılan 2004 yılı olağan genel kurul toplantısı, 22.03.2004 tarihinde yapılan 2003 yılı olağan genel kurul toplantısı, 30.04.2003 tarihinde yapılan 2002 yılı olağan genel kurul toplantısı, 29.04.2002 tarihinde yapılan 2001 yılı olağan genel kurul toplantısı, 27.04.2001 tarihinde yapılan 2000 yılı olağan genel kurul toplantısı, 26.05.2000 tarihinde yapılan 1999 yılı olağan genel kurul toplantısı ile 17.06.2003 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında, toplantı tarih ve saatinin müvekkiline bildirilmediğini, müvekkilinin toplantıya bu nedenle katılamadığını, şirketin elde ettiği kârdan müvekkilinin payını almadığını, genel kurullarda şirket kârının olağanüstü yedeklere ayrılmasına karar verildiğini, 2008, 2007, 2006, 2005, 2004, 2003, 2002, 2001, 2000 ve 1999 yıllarına ait toplantılar ve 17.06.2003 tarihli olağanüstü toplantıda müvekkilinin yokluğunda sahte imza atıldığını, anonim şirketlerin genel kurul toplantısına paydaşların usulüne uygun olarak davet edilmesi gerektiğini, babasının ölüm tarihinden beri müvekkiline hiç bir şekilde kâr payı verilmediğini, bu durumun ana sözleşmeye aykırılık taşıdığını ileri sürerek 09.05.2012, 25.04.2011, 04.03.2010, 07.04.2009, 15.04.2008, 30.03.2007, 28.03.2006, 08.04.2005, 22.03.2004, 17.06.2003, 30.04.2003, 29.04.2002, 27.04.2001 ve 26.05.2000 tarihli genel kurul kararlarının mutlak butlan ile hükümsüzlüğüne karar verilerek iptalini, şimdilik 2000 - 2012 yılları arasındaki 1.000,00 TL kâr payı alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; genel kurul kararlarına karşı karar tarihinden itibaren 3 aylık hak düşürücü süre içinde iptal davası açılabileceğini, müvekkili şirketin ve yönetim kurulunun bugüne kadar kardeş olmaları sebebiyle hiçbir hissedarın hakkına halel getirmeyecek şekilde şirketin iştigal konuları ile ilgili işleri gerçekleştirdiğini, kararlar aldığını, tüm hissedarların ve aile bireylerinin yapılan işlerden haberi olduğunu, davacının beyan ve iddialarının aksine kâr payı dağıtılmamasında ana sözleşmeye aykırı bir durumun bulunmadığını, ana sözleşmede dağıtılacağı yazılı olsa dahi, genel kurulun kâr payı dağıtılmamasına ve şirket menfaatleri için yedek akçe olarak ayrılmasına karar verebileceğini, müvekkilinin 2000 yılında davacının hissedar olmasını takiben 2003 yılında yasal zorunluluklar nedeniyle sadece bir kez sermaye artırımına gittiğini, bunun da davacının yararına bir şekilde bedelsiz ve eşit oranda gerçekleştirildiğini, hal böyle iken davacının aksi yöndeki beyanlarının gerçeği yansıtmadığını, aradan geçen uzunca yıllara rağmen 2000- 2011 yılları arası tüm genel kurullara ait kararların iptalini talep etmesinin de haksız ve kötü niyetli olduğunu, noter belgelerinden de görüleceği üzere davacının çok kısa zaman aralıkları ile çok farklı imzaları kullandığını, sabit bir imzasının olmadığını, zaman zaman kendisini vekille temsil ettirdiğinin açıkça anlaşıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, bozma ilamında genel kurul toplantılarının hazirun cetvellerinde davacı isminin karşısına atılan imzaların davacının eli ürünü olmadığı sonucuna varıldığı, çağrısız genel kurul toplantısında bütün pay sahiplerinin veya temsilcilerinin hazır bulunması ve toplantıya itirazda bulunmamasının, çağrısız genel kurul toplantısında alınacak kararların kurucu unsurunu teşkil ettiği, ancak yapılan incelemede temyiz konusu genel kurul toplantılarına ilişkin çağrıların yapılmamış olduğunun tespit edildiği, herhangi bir pay sahibinin veya temsilcisinin toplantıda hazır bulunmaması ya da toplantıya itiraz etmesi hâlinde çağrısız genel kurul mevcut olmadığı için alınan kararların yoklukla malûl olduğu, yok hükmünde bir genel kurul kararı karşısında bunun yokluğunun tespit edilmesinin istenmesinin hiçbir şekilde hakkın kötüye kullanılması kapsamında değerlendirilemeyeceği, toplantıya katılmayan pay sahibinin sonradan toplantıda alınan kararlara icazet verdiğine ilişkin bir delilin de dosyada bulunmadığı, bu nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesince temyiz konusu genel kurul kararlarının yok hükmünde olduğu ve aradan zaman geçmesi nedeniyle yok hükmündeki genel kurul kararlarının sıhhat kazanmayacağı hususu göz önüne alınarak, temyiz konusu kararlar yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, davanın tümden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle, temyiz olunan kararın bozulmasına karar verildiği, bozma ilamı gereği; davalı şirketin 30.04.2003, 17.06.2003, 22.03.2004, 18.04.2005, 28.03.2006, 15.04.2008 ve 07.04.2009 tarihli genel kurul toplantılarında alınan kararların yoklukla malûl olduğu, yok hükmünde bir genel kurul kararının yokluğunun tespitinin istenilmesinin hakkın kötüye kullanılması kapsamında değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin 30.04.2003, 17.06.2003, 22.03.2004, 18.04.2005, 28.03.2006, 15.04.2008, 07.04.2009 tarihli genel kurul kararlarının yoklukla malul olduğunun tespitine, diğer genel kurul kararları ile ilgili talebin reddine, davacının kâr payı dağıtılmasına ve tahsiline ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
IV. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, genel kurul kararlarının mutlak butlan ile hükümsüzlüğü, iptali, kâr payının tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 368, 370, 381, 536 ncı maddeleri, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 20 inci maddesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun ikinci maddesi.
3. Değerlendirme
Dosyadaki yazılara, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.
V. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 26.09.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.