Logo

11. Hukuk Dairesi2024/1278 E. 2024/9447 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalıya ait markanın, davacının daha önce tescilli markasıyla benzerliği nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilip verilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Taraf markaları arasında ortalama tüketici nezdinde iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğu, davacı markasının tanınmış marka olması ve davalının kötü niyetinin de bulunması gözetilerek, davalıya ait markanın hükümsüzlüğüne karar veren ilk derece mahkemesi kararının Bölge Adliye Mahkemesi tarafından onanması yerinde görülmüştür.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/2224 Esas, 2024/66 Karar

HÜKÜM : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Rize 3. Asliye Hukuk Mahkemesi (Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi sıfatıyla)

SAYISI : 2021/6 E., 2022/108 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili adına Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT) nezdinde tescilli 1985/89365 sayılı "... ÇAYI" ibareli marka olduğunu, davalı adına TÜRKPATENT nezdinde tescilli 2018/47307 sayılı "... ÇAY+Şekil" ibareli markanın, ortalama tüketiciler nezdinde iltibasa mahal verir şekilde müvekkilinin markasına benzediğini, öte yandan dava konusu markanın müvekkilinin markalarının şöhret ve tanınmışlığından faydalanmak amacıyla ve kötü niyetle tescil ettirildiğini ileri sürerek davalıya ait 2018/47307 sayılı "... ÇAY+Şekil" ibareli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde, taraf markaları arasında iltibasa mahal verir nitelikte benzerliğin bulunmadığını, davacının davaya dayanak markasını kullanmadığını, müvekkilinin adına tescilli 2009/9409 sayılı markasının serisi olarak dava konusu markayı tescil ettirdiğini, ... ibaresi üzerinde davacının tekel hakkının bulunmadığını, marka tescilinin kötü niyetli olduğundan bahsedilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacı markası ile davalı adına tescilli marka incelendiğinde; görsel açıdan; davalının marka tescilinin "... çay" olarak tescil edildiği ancak fiili kullanımında "..." , "yeni" ve "çayı" kelimelerinin ikinci derecede kullanıldığı, "..." kelimesinin ise büyütülerek kullanılması nedeniyle ön plana çıkartılarak baskın unsur olarak kullanıldığı, bu kapsamda davalının markasının tescil edilmiş şekli ile fiili kullanımın aynı olmadığı, anlamsal açılan; davacının tescilli markası ile davalının markasal kullanımındaki ... kelimesinin aynı anlamda kullanıldıkları, fonetik açıdan; "... çayı" kelime grubu ile "... çay" kelime grubunun benzer olduğu, tüm bu unsurlar bir arada değerlendirildiğinde davalının fiili kullanımının ortalama tüketiciler nezdinde davacının tescilli ve tanınmış markası ile karıştırılma ihtimali veyahut birbiri ile ilişkili olduğu yönünde algı yaratabileceği, bu nedenle davalının bu kullanımının davacının "... çayı" markasına iltibas eder nitelikte olduğu, karıştırılma ihtimallerinin mevcut olduğu, davacı markasının tanınmış marka olması nedeniyle tüketicilerin zihninde otomatik olarak çağrışım gerçekleştireceğinden bu tanınırlığın iltibas ihtimalini artırdığı, ayrıca davacı markasının tanımış marka olarak tescilli olması nedeniyle sınıf sınırlamasından bağımsız olarak korunması gerektiği sabit olduğundan 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 25 inci maddesinin birinci fıkrasında sayılan (6. maddeye göre tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı ya da benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı ya da benzerliği nedeniyle, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dâhil karıştırılma ihtimali içeren işaretler) koşulların gerçekleştiği, markaların karıştırılma ihtimalinin bulunduğu ve davacı markasının tanınmış marka olması nedeniyle davalının habersiz olarak tescil talebinde bulunduğundan söz edilmeyeceğinden kötüniyetli olduğunun kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dosyadaki belgelere, kararın dayandığı delillerle, usul ve yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle; taraf markaları arasında sicilde kayıtlı oldukları hal itibariyle ortalama tüketiciler nezdinde iltibasa mahal verir ve markalar arasında ilişki olduğu izlenimini doğuracak düzeyde benzerlik bulunmasına, davacı markasının tanınmış marka olarak tescil edilmesi ve dosya kapsamına ibraz edilen çay poşetli üzerinde de kullanıldığının görülmesi karşısında davalının kullanmama def'ine ilişkin savunmalarına itibar edilememesine, her ne kadar davalı yanca TÜRKPATENT nezdinde tescilli 2009/9409 sayılı markanın serisi olarak davaya konu markanın tescil ettirdiği savunulmuş ise de dava konusu markanın daha öncesinde tescil edilen markadan ayrılmış ve bağımsız marka tescili niteliğinde olmasına göre; kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru tanımlandığı, inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, markanın hükümsüzlüğü ve terkin istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 26.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.