"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI :2021/416 Esas, 2023/1585 Karar
HÜKÜM :Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ :İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI :2019/674 E., 2020/741 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalı arasında akaryakıt satışına ilişkin 31.12.2014 tarihli ve 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşmeye istinaden davalı ... Eurasia Petrol A.Ş.'ye, davacı tarafından ... Bankası Bornova Şubesinden 20.08.2015 tarih, 15.12.2019 vadeli, 700.000,00 TL bedelli teminat mektubunun verildiğini, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 14.06.2018 tarihinde davalı tarafından ... Akaryakıt Dağıtım A.Ş.'ye devredildiğini, devir sözleşmesi ile devir tarihi itibariyle davalı şirkette doğmuş/doğacak tüm borç ve alacakların devredilen ...'e geçtiğini, davalı ile hukuki ilişkinin 14.06.2018 tarihinde son bulduğunu, ancak teminat mektubunun bugüne kadar iade edilmediğini, vadesinin 15.12.2019 tarihi olduğunu, teminat mektubunda temlik alan ...'in sıfatının bulunmadığını, davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin temlik ile son bulduğunu, davalının bayilik ilişkisinden çıkan davacıdan hiç bir hak ve alacağı kalmadığını ileri sürerek davalının elinde tuttuğu teminat mektubunun iadesi ve iptaline, paraya çevrilmesi halinde en yüksek ticari faiziyle birlikte bedelinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı ile davalı arasında üzerinde kurulu akaryakıt ve otogaz istasyonu bulunan taşınmaza ilişkin olarak; 31.12.2014 tarihli Çerçeve Protokol, 31.12.2014 tarihli Standart Bayilik Sözleşmesi, 31.12.2014 tarihli Ürün Alım Taahhütnamesi, 31.12.2014 tarihli Ariyet Demirbaş Belgesi'nin imzalandığını, davacı ile dava dışı ... arasında 14.06.2018 tarihli devir mutabakatı akdedildiğini, taahhütname ve ariyet demirbaş belgesinin davacının da onayıyla dava dışı ...'e devredildiğini, devir ile birlikte imzalanan kefaletname ile davalının davacının ... nezdinde doğmuş ve doğacak borçlarının 700.000,00 TL'sine müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla kefil olduğunu, banka teminat mektubunun davalı açısından teminat vasfı taşıdığını, davanın ikame edildiği tarihte taraflar arasında akdedilmiş sözleşmelerin halen yürürlükte olduğunu, bu kapsamda ticari ilişki nedeniyle borcu bulunmadığının tespiti ile buna bağlı olarak dava konusu teminat mektubunun geçersizliğine karar verilmesini talep etme hakkı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, taraflar arasında 31.12.2014 tarihinde 5 yıl süreli bayilik sözleşmesi imzalandığı, sözleşme kapsamında dava konusu teminat mektubunun davalıya verildiğini, 14.06.2018 tarihli devir mutabakatı ile davalının sözleşmeyi tüm hak yükümlülükleri ve borçları ile birlikte dava dışı ...'e devrettiği, bayilik sözleşmesinin süresinin sonuna kadar geçerliliğinin sürdürülmesine karar verildiği, davacının imzaladığı 31.12.2014 tarihli Çerçeve Protokol, Standart Bayilik Sözleşmesi, Ürün Alım Taahhütnamesi, Ariyet Demirbaş taahhütlerinin dava dışı ...'e devredildiği, bu devir sonucunda davacı ile davalı ... ...A.Ş. arasındaki sözleşme ilişkisinin 14.06.2018 ile sona erdiği, davacının sözleşme sorumluluğunun dava dışı ...'e karşı sözleşme süresinin bittiği 31.12.2019 tarihine kadar devam edeceği, teminat mektubunun sözleşmeyi devralan ...'e verilmediği, davalının kendi yönünden sona eren sözleşmenin teminatı olan mektubu elinde tutmaya devam ettiği, davalının teminat mektubunu elinde tutmasının gerekçesi olarak dava dışı ...'e verdiği 700.000,00 TL miktarlı kefaleti gösterdiği, ancak kefalet beyanında davacının imzasının bulunmadığı, davalının verdiği kefaletin davalı ile dava dışı ... arasındaki iç ilişkide geçerli olduğu, bu nedenle davalının davacı şirketten sözleşme kapsamında talepte bulunmasının mümkün olmadığı, aksi halde davacının hem teminat mektubu nedeniyle davalıya hem de sözleşme nedeniyle dava dışı ...'e ödeme yapmak zorunda kalacağı, davalının teminat mektubunu elinde tutmasının ve nakde çevrilmesini talep etmesinin iyiniyetli olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, ... Bornova Şubesi 262.104713.100 numaralı 20.08.2015 düzenleme tarihli, 15.12.2019 vadeli 700.000,00 TL bedelli teminat mektubunun iptali ile davacıya iadesine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, somut olayda, aksi kararlaştırılmadığından davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin dava dışı ...'e devri ile birlikte davacı ile davalı şirket arasındaki hukuki ilişkinin 14.06.2018 tarihinde sona erdiği, taraflar devir sözleşmesinde dava konusu teminat mektubunun akıbeti hakkında herhangi bir hükme yer vermedikleri gibi sözleşmenin devrinden sonra da davacının devreden davalı ...'a karşı sorumlu olmaya devam edeceğine ilişkin şart öngörmedikleri, davalı ..., teminat mektubunu elinde tutmasının gerekçesi olarak sözleşmeyi devralan ...'e verdiği 700.000,00 TL miktarlı kefalet olduğunu ileri sürmekte ise de bahsi geçen kefalet sözleşmesi davalı şirket ile ... arasında düzenlenmiş olup davacı şirket yönünden bağlayıcılığının bulunmadığı, diğer taraftan teminat mektubunde muhatap değişikliği ancak bankanın kabulü ile gerçekleşeceğinden sözleşmenin devri ile birlikte muhatap sıfatının kendiliğinden devralana geçmesinin mümkün olmadığı, bu durumda davacı ile davalı ... arasındaki ilişkinin 14.06.2018 tarihli devir sözleşmesi ile sonra ermesi sonucunda teminat mektubunun da hükümsüz hale geldiği anlaşıldığından Mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık dava konusu teminat mektubunun dayanağı bayilik sözleşmesinin üçüncü kişiye devri halinde teminat mektubunun geçerliliğinin devam edip etmediği, varılacak sonuca göre iptalinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 205 inci maddesi.
3. Değerlendirme
Dava, davacı tarafından davalıya bayilik sözleşmesi kapsamında verilen teminat mektubunun iadesi istemine ilişkindir.
Sözleşmenin devri 6098 sayılı Kanun'un 205 inci maddesinde düzenlenmiş olup, anılan madde "Sözleşmenin devri, sözleşmeyi devralan ile devreden ve sözleşmede kalan taraf arasında yapılan ve devredenin bu sözleşmeden doğan taraf olma sıfatı ile birlikte bütün hak ve borçlarını devralana geçiren bir anlaşmadır. Sözleşmeyi devralan ile devreden arasında yapılan ve sözleşmede kalan diğer tarafça önceden verilen izne dayanan veya sonradan onaylanan anlaşma da, sözleşmenin devri hükümlerine tabidir. Sözleşmenin devrinin geçerliliği, devredilen sözleşmenin şekline bağlıdır. Kanundan doğan halefiyet hâlleri ile diğer özel hükümler saklıdır." hükmünü haizdir. Bu hükümden anlaşıldığı üzere sözleşmenin devri üç taraflı bir sözleşme olup, sözleşmeyi devreden, sözleşmeyi devralan ve sözleşmede kalan tarafından imzalanması geçerlilik şartıdır. Somut olayda sözleşmenin devrine ilişkin sözleşmeyi üç taraf da imzalamış olduğundan geçerli bir devir olduğunun kabulü gerekir. Yine dosya kapsamından anlaşıldığı üzere, bayi olan davacının asgari alım taahhüdünü yerine getirmediği davacı bayinin imzalı yazısı ile beyan edilmiştir. Ayrıca davacı davalı aleyhine açtığı menfi tespit davasından da vazgeçmiştir. Hal böyle olunca teminat mektubunun garanti fonksiyonunun devam ettiğinin de kabulü gerekir. Diğer taraftan Mahkemece karar verildikten ancak kararın kesinleşmesinden önce sözleşmeyi devreden dağıtıcı şirket ile devralan dağıtıcı şirket birleşmiştir.
Bu durumda sözleşmenin devrine davacı tarafından onay verildiği gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulü doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.12.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.