"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1996 Esas, 2023/1698 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 6. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2017/724 E., 2020/604 K.
Taraflar arasındaki alacak ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; kısa süre önce eşini kaybeden müvekkilinin yalnız yaşadığını, 20.12.2016 günü profesyonelce organize edilmiş bir dolandırıcılık suçunun mağduru olduğunu, kollukta; olay günü devamlı arandığını, görüşme esnasında arayan şahsın kendisini savcı olarak tanıttığını, bu kişinin “sizin bilgilerinizle güneydoğu illerinden bir ilden ... Şubesinden para çekmek isteyen bir bayan şahıs yakalandı, bu konu ile alakalı sizin bilginiz var mı” diye sorduğunu, telefondaki erkek şahsın “biz sizin hesaplarınızı güvence altına aldık ve sizin hesabınıza ödenekten parayı yatırdık, bu işlemlerden dolayı sizin hesabınıza yatırdığımız parayı incelemek ve parmak izinden şüphelileri tespit etmek için o parayı bankadan çekip size göndereceğimiz kişiye parayı teslim edin, ayrıca telefonlarınızı kapatmayın, irtibatta olmamız gerekiyor” dediğini, müvekkilinin şubeden 106.00,00 USD parayı çektiğini, bu arada değişik numaralardan devamlı olarak kendisini savcı, polis, ekipler amiri ..., başkomiser olarak tanıtan şahısların devamlı cep ve ev telefonunu aradıklarını, bu şahıslardan birisinin müvekkiline “parayı almaya bir polis gönderiyorum, gelen şahsa parayı teslim edin, o paralar üzerinde parmak izi çalışması yapacağız” demesi üzerine gelen şahsa parayı verdiğini beyan ettiğini, olayın davalıya siber saldırıdan sonra gerçekleştiğini, müvekkilinin davalıda hesabı olduğunu dolandırıcıların bilemeyeceğini, banka içerisinde dolandırıcılara yardım edilme ihtimali bulunduğunu, bankanın yaşlı bir kadına yüksek miktarda parayı rahat bir şekilde ödediğini, sorgulama yapmadığını, müvekkilinin ... hesaplarına kimlerin hangi zamanlarda girdiğinin tespit edilmesini istediklerini, bu olay sebebiyle büyük elem ve üzüntü duyduğunu ileri sürerek şimdilik 100.000,00 TL manevi, 5.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsil ve tazminini, olay tarihinden itibaren ticari aksi halde yasal faiz yürütülmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; parayı davacının kendisinin bankadan çekip kendi eliyle üçüncü şahıslara teslim ettiğini, müvekkiline kusur izafe edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, davacının davalı banka nezdindeki USD hesabından 20.12.2016 tarihinde 106.000,00 USD'yi kendi rızası ile çekerek üçüncü kişilere teslim ettiği, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davalı banka yetkilileri tarafından davacının yaşına ve dava konusu tutara bakılarak dava konusu edilen yüksek miktarlı bir ödemeden önce sorgulama yapmak gibi bir yükümlülüklerinin olmadığı, dava konusu dolandırıcılık işleminin davacının hesabına hesap bilgilerine call center, internet veya ATM üzerinden bir başkası tarafından ulaşılarak gerçekleştirilen bir dolandırıcılık işlemi olmadığından davalı bankanın sistem güvenliği hususunda bir açığı bulunmadığı, dava dosyasında siber saldırı sonucu banka müşterilere ait hesap bilgilerinin çalındığı hususunda bir delile rastlanmadığı, meydana gelen zarar ile davalı bankanın eylemleri arasında herhangi bir illiyet bağının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, bütün işlemlerin bizzat davacı tarafından yapıldığı, şubeden çektiği parayı yine kendisinin üçüncü kişilere teslim ettiği, bu iş ve eylemlerde davalı bankanın hiç bir dahlinin bulunmadığı, davalıya her hangi bir kusur izafe edilemeyeceği, her ne kadar davacının 1945 doğumlu (olay tarihinde 71 yaşında), yaşlı olduğu, banka çalışanlarının işlemi sorgulaması gerektiği ileri sürülmüşse de, banka çalışanlarının böyle bir mükellefiyetinin bulunmadığı, davalının kusuruyla davacının bilgilerinin ele geçirildiği ve davacının da bunun sonucunda zarar gördüğü hususunun ispatlanamadığı, davacının davalıdan teminini talep ettiği bilgilerin de, olayın oluş tarzı itibariyle davalı açısından illiyet bağının bulunmaması sebebiyle sonucu etkilemeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, alacak ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
3. Değerlendirme
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 73 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince Tüketici Mahkemelerinde tüketici tarafından açılan davalar harçtan muaf olduğundan, davacıdan harç alınmasına yer olmadığına, 05.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.