"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/174 Esas, 2024/425 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 4. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/291 E., 2021/220 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin bankacılık sektöründe sunduğu hizmetler ve hizmetlere bağlı markaları ile ulusal ve uluslararası düzeyde tanınmış olduğunu, kullanım sonucu ayırt edicilik kazandırdığı dava konusu 2019/99541 sayılı "Linkle Tahsilat" markasında geçen “link” kelimesinin İngilizce “bağlantı” anlamını taşıdığını, “linkle tahsilat” başvurusunun reddedildiği 9 ve 36. sınıf emtialar açısından ayırt ediciliği yüksek bir slogan marka haline geldiğini, davacı firma tarafından yaratılmış olduğunu, markanın tescil edilmek istendiği 36. sınıfa giren hizmetlerin profesyonel meslek gruplarına hitap ettiğini, dava konusu edilen markanın uzun zamandır davacı tarafından kullanıldığını ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun (SMK) 5/2 hükmü kapsamında kullanım sonucu ayırt edicilik kazandığını, dava konusu işaretin tanımlayıcı/vasıf bildiren bir işaret olmadığını ileri sürerek Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu’nun (YİDK) 26.06.2020 tarih ve 2020-M-4988 sayılı kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplanan deliller ve aldırılan bilirkişi raporuna göre "Linkle Tahsilat" ibareli başvuru markasının kapsamında yer alan mallar/hizmetler açısından hedef kitle yani ortalama tüketici kitlesi nazarında soyut ve somut ayırt ediciliği bulunmadığı, cins, vasıf bildiren, tanımlayıcı bir ibare olarak algılanabileceği, herkesin kullanabileceği bir ibare olduğundan bir kişinin tekeline bırakılamayacağı, davacının yaygın olarak kullanması sonucu markaya aidiyet (ticari köken) sağladığını, ayırt edicilik kazandığını, işaretin korumanın talep edildiği Türkiye’de marka olarak algılanır hale geldiğini ispatlayamadığı, SMK'nın 5/2 hükmündeki kullanım sonucu ayırt edicilik kazanıldığına ilişkin iddianın yerinde görülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava konusu başvurunun "Linkle Tahsilat" ibaresinden oluştuğu, “Linkle” ve “Tahsilat” kelimelerinin, düz yazım karakterli siyah renkli
harflerle, aynı puntolarda ve baş harfleri büyük olacak şekilde ayrı yazıldığı, genel
kompozisyonunda, işarete ayırt edicilik katacak başkaca bir unsur kullanılmadığı, “dijital dilde ifade edilen bir uzantı vasıtasıyla alacakların toplanması” anlamına geldiği, ortalama
tüketici tarafından doğrudan/ilave zihni bir çabaya gerek olmaksızın doğrudan
“bilinen” anlamı ile algılanacağı, “dijital ortamlarda bir link vasıtasıyla
ödemelerin tahsil edildiği tüm alışverişlerde” her aktör tarafından yaygın olarak kullanılabilecek olan bir ibarenin, bir markanın esas/tek unsuru olarak kullanılarak,
belirli bir ticari kaynağa ait bir işaret olarak algılanmasının ve o ticari kaynağın
emtialarını diğer ticari kaynakların emtialarından ayırmasının mümkün olmadığı, tescil kapsamına alınmak istenilen 09
ve 36. sınıf mal ve hizmetlerde 6769 sayılı SMK'nın 5/1-b hükmü uyarınca ayırt edici niteliği haiz bulunmadığı gibi başvurunun reddedildiği mal ve hizmetlerin aynı Kanun'un 5/1-c hükmü uyarınca karakteristik
bir özelliğini, emtiaların cinsini, vasfını ve türünü belirtmekle tanımlayıcı/tasviri nitelikte olduğu, dava konusu ibareye başvuru tarihinden önce kullanım yoluyla ayırt edicilik kazandırıldığının da ispat edilemediği gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 20.02.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.