Logo

11. Hukuk Dairesi2024/2748 E. 2024/7876 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Şirketin genel kurul kararlarının iptali ve butlanı istemiyle açılan asıl dava ile sermaye artırımı kararının tescilinin iptali istemiyle açılan birleşen davada, asıl davanın sulh ile sonuçlanmasının ardından birleşen davanın da konusuz kalıp kalmadığına ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Asıl davada genel kurul kararlarının iptali talebinden sulh yoluyla feragat edilmesi nedeniyle, birleşen davada talep edilen sermaye artırımı kararının tescilinin iptali isteminin de konusuz kaldığı gözetilerek, yerel mahkemenin birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2024/73 Esas, 2024/166 Karar

HÜKÜM : Karar verilmesine yer olmadığına

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen asıl davada iptal ve butlan, birleşen davada tescilin iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl ve birleşen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı birleşen davanın davacıları vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

1. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; 27.12.2014 tarihli olağan genel kurul toplantısına çağrının usule aykırı yapıldığını, müvekkilinin toplantıya adi mektupla çağrıldığını, hesaplar hakkında bilgi verilmediğini, şirketin mali müşavirinin denetçi olamayacağını, denetçi sıfatı taşımadığı halde 27.12.2014 tarihli genel kurulda rapor verdiğini, azınlık statüsündeki müvekkilinin yönetim kurulu üyeliği için önerilmediğini, müvekkilinin ret oyu verdiği maddeler hakkında oy birliği ile karar alınmış gibi gösterildiğini, fiktif bilanço sunulduğunu, müvekkilinin sermayesini azaltmak maksatlı sermaye artırımı kararı alındığını ileri sürerek davalı şirketin ortağı olan müvekkilinin haklı ve şirket içerisindeki diğer ortakların ahlaka mugayir ve kötü niyetli kasıtlı davranışları ile müvekkilini şirketten sermaye arttırımı yoluyla diskalifiye amacını taşıdığını belirttiği 27.12.2014 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan tüm kararların iptalini ve butlanını talep etmiştir.

2. Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde; müvekkilinin ortağı olduğu ... Tek. İml. İnş. San. Tic. A.Ş.'nin 2013 yılına ilişkin olağan genel kurul toplantısının 27.12.2014 tarihinde yapıldığını, bu toplantıda şirket sermeyesinin 1.500.000,00 TL'den 2.850.000,00 TL'ye artırıldığını, davalı şirket yönetim kurulunun 13.01.2015 tarihli 3 numaralı kararıyla, artırılan sermayenin 1/4'ünün tescil tarihinden itibaren en geç üç ay içinde, kalanının ise üçer aylık dönemler halinde altı eşit taksitle ödenmesine karar verildiğini, sözü edilen yönetim kurulu kararının 20.01.2015 tarihinde tescil edilip 04.02.2015 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiğini, ancak yönetim kurulu kararının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun (6102 sayılı Kanun) 344 üncü maddesine aykırılık taşıdığını, anılan hükümle, nakden taahhüt edilen sermayenin %25'inin tescilden önce ödenmesi gerektiğinin emredici bir şekilde düzenlendiğini, 800 adet hisse senedinin hamiline yazılı olduğunu, hamiline yazılı senet sahipleri toplantıya davet edilmediği gibi hazirun cetvelinde de gösterilmediklerini, genel kurul ve yönetim kurulu kararlarında, sermaye artırımının nakden yapıldığı belirtilmesine rağmen şirket yönetim kurulu tarafından davalı Kurum'a 6102 sayılı Kanun'un 457 nci maddesine göre tescil için verilen beyanda ve serbest muhasebeci mali müşavir tarafından sermaye artırımına ilişkin olarak hazırlanan 2014/3 sayılı raporda, artırılan sermayenin bir kısmının, ortakların şirketten olan alacaklarına mahsuben yapılacağının başka bir deyişle ayni olarak taahhüt edildiğinin belirtildiğini, bunun yanında, yönetim kurulu beyanıyla, artırılan sermeyenin 759.375,00 TL'sinin ortakların şirketten olan alacağından karşılanacağı belirtilmişken 2014/3 sayılı raporda, 1.096.875,00 TL'sinin ortakların şirketten olan alacağından karşılanacağının belirtildiğini, beyanla rapor arasında çelişki bulunduğu gibi gelinen noktada artırılan sermayenin ne kadarlık tutarının ortakların şirketten olan alacağından karşılanacağının belirlenemediğini, şirketin mali müşavirinin 6102 sayılı Kanun'un 400 üncü maddesine göre denetçi olamayacağını, adı geçen tarafından hazırlanan raporda, ortaklarının şirketten olan alacağının gerçek bir alacak olup olmadığının da dayanaklarıyla birlikte açıkça gösterilmediğini, şirketin ortaklarına 1.096.875,00 TL tutarında borcu olmayıp bu tutarın da hatalı olduğunu, sermaye artırım kararının ve tescil işleminin açıkça hukuka aykırılık taşıdığını, davalı Kurum'un 6102 sayılı Kanun'un 32 nci maddesine göre tescili istenen sermaye arttırımı işlemini Kanun şartlarına uygun olup olmadığını incelemesi gerektiği halde bu yükümlülüğe aykırı davrandığını ileri sürerek 27.12.2014 tarihinde alınan sermaye artırım kararının ve yönetim kurulunun 13.01.2015 tarihli kararının tescilinin iptalini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı vekili asıl davaya cevap dilekçesinde; davanın reddini istemiştir.

2.Davalı birleşen davaya cevap dilekçesinde; yapılan işlemlerde hukuka aykırı bir yön olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, asıl dosyada- birleştirilen dosyada davacılar vekilince ve asıl dosyada davalı vekilince sunulan ve vekiller tarafından imzalanan 25.10.2022 tarihli “Sulhname- Feragatname- İbraname” başlıklı belge ile tarafların asıl davadaki davalı şirketin 27.12.2014 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan tüm kararların iptali yönünden sulh oldukları, karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesini istedikleri, karşılıklı olarak yargılama gideri ve vekalet ücreti talep etmedikleri, genel kurul kararının iptali davasının kamu düzeni ile ilgili olmadığı, davada tasarruf ilkesi ve taleple bağlılık ilkesinin geçerli olduğu, birleştirilen genel kurul toplantısında alınan sermeye artırım kararının, davalı ... Müdürlüğünce ticaret siciline tescil ve ilanına dair işlemin iptaline ilişkin davanın şirket ortağı tarafından kamu kurumu niteliğindeki ticaret sicil müdürlüğüne karşı açıldığı, davanın mahiyeti gereği tarafların sulh olamayacağı, nitekim bu hususta herhangi bir protokolün sunulmadığı, böylece birleştirilen davanın kamu düzeni ile ilgili olmasına göre sırf davacı ortak ve şirket vekilleri tarafından imzalanan protokol nedeniyle davanın sonuçlandırılamadığı, bununla birlikte asıl dava ve birleştirilen davanın konusunu davalı şirketin 27.12.2014 tarihli genel kurul toplantısında alınan sermeye artırım kararının oluşturduğu, asıl davada sermaye artırım kararının iptalinin konusuz kaldığı için sermaye arttırım kararının tescil ve ilanının iptali isteminin de konusuz kalmasının tabîi bir durum olduğu, fiili olarak birleştirilen davanın da konusuz kaldığı gerekçesiyle asıl dava hakkında sulh nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm birleşen davanın davacıları vekilince temyiz edilmiştir.

IV. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl dava genel kurulda alınan kararların iptali ve butlanı, birleşen dava ticaret sicil tescilinin iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 331 inci maddesinin birinci fıkrası.

2. 6102 sayılı Kanun'un 32, 344, 379 ve 445 inci maddeleri

3. Değerlendirme

Dosyadaki yazılara, İlk Derece Mahkemesince 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, birleşen davada davacılar vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.

V. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, birleşen davada davacılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile İlk Derece Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 07.11.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.