"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2023/459 Esas, 2024/74 Karar
DAVA TARİHİ : 22.06.2017
HÜKÜM : Davanın kabulü
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında düzenlenen 05.01.2015 tarihli ipotek sözleşmesi ile müvekkili adına kayıtlı taşınmaz üzerinde 3 üncü kişi lehine üst sınır ipoteği kurulduğunu, ... Giyim lehine 200.000,00 TL tutarında ipotek tesis edildiğini, söz konusu ipotek sözleşmesinin yolsuz olduğunu ve müvekkilinin gerçek iradesini yansıtmadığını, 06.01.2015 tarihinde müvekkilinin 55.000,00 TL'lik krediyi kendi hesabına çektiğini, ancak kredi sözleşmesinin ... Giyim adına yapıldığını, 55.000,00 TL tutarındaki kredinin müvekkili tarafından kullanılıp tüm ferileriyle birlikte kapatıldığını, ... tarafından daha sonra 28.04.2016 tarihinde 102.100,00 TL kredi kullanıldığını, sonradan çekilen bu kredinin müvekkilinin bilgisi dışında olduğunu, irade fesadıyla hazırlanan yolsuz ipotek sözleşmesinin iptali gerektiğini, zira ipotek sözleşmesinin bankaca düzenlenip okuma yazma bilmeyen müvekkiline parmak bastırılarak onaylatıldığını, müvekkilinin ipoteğin üst sınırı ve muhatabı konusunda aldatıldığını, okuma yazma bilmediğinden ve gerekli şekil koşulları sağlanmadığından yasal karine olarak aldatılmış sayılması gerektiğini ipotek konulan taşınmazın aile konutu olduğunu ileri sürerek taşınmazın üzerinde kurulan ipoteğin kaldırılmasını karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; öncelikle yetki itirazında bulunduklarını, davacının müvekkili bankadan kullandığı bir kredi olmadığını, ... Giyim tarafından bankadan kullanılan krediye istinaden banka lehine 200.000,00 TL üst sınır ipoteği verildiğini, ... adına kullandırılan 55.000,00 TL ve 102.000,00 TL bedelli krediler arasında dayanak sözleşme, resmi senet ve ipotek belgesi bakımından fark olmayıp bu kredilerin hepsinin davacının sağladığı üst sınır ipoteği kapsamında kullandırılan kredi olduğunu, dolayısıyla davacının davasını bankaya değil ...'e yönlendirmesi gerektiğini, dava dışı ... Giyim ile müvekkili banka arasında 24.03.2014 tarihlinde genel kredi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme kapsamında dava dışı firmaya çeşitli krediler kullandırıldığını, davacı tarafından ... tarafından kullanılan kredilere teminat olması için müvekkili banka lehine ipotek tesis edildiğini, davacının dava dışı firma adına kullandırılan 55.000,00 TL tutarlı kredinin kullandırılması ve ödenmesi sürecine itiraz edilmeyip daha sonra kullandırılan krediye itiraz etmesinin hukukun temel ilkesi olan çelişkili davranış yasağı ilkesine aykırı olduğunu, davacının resmi kurum nezdinde iki tanık eşliğinde resmi belgeyi imzaladığını, davacının iddialarının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, dava konusu gayrimenkulün ipotek kurulduğu tarihte arsa vasfında olduğunu ve üzeride aile konutu şerhi bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, tapuda arsa olarak görünen taşınmaz üzerinde aile konutu bulunup bulunmadığının tespiti için keşif yapıldığı, keşif neticesinde alınan bilirkişi raporuna göre ve yapılan gözlem ile de sabit olduğu üzere dava konusu arsa üzerinde bulunan konutun aile konutu olduğu, davaya konu arsanın üzerindeki binanın aile konutu olarak kullandığı, tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde aile konutu üzerinde diğer eşin rızası olmadan ipotek konulamayacağı, diğer eşin rızasının şekli şarta bağlı olmadığı, davalı tarafça davacının taşınmaz üzerine ipotek konulmasına rıza verdiği hususunun ispatlanamadığı, davaya konu yerin tapuda bağımsız bölümler şeklinde ayrılmadığı, taşınmazın tamamı üzerine ipotek konulduğu, davaya konu binada bulunan dairenin aile konutu olarak kullanıldığı, aile konutu olması nedeniyle ipoteğin devam edip binanın satılması halinde iş bu daire yönünden davacının kanunen korunan hakkının zedeleneceği ve davalı bankanın ipotek işlemlerinde aile konutuna ilişkin hususu araştırması gerektiği, bu konuda yeterli araştırma yapılmadan taşınmazın tamamı üzerine ipotek konulduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, ipoteğin terkinine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.
IV. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, ipoteğinin terkini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 2 nci maddesi.
3-Dairemizin 01.07.2024 tarih, 2023/3331 E. ve 2024/5377 K. sayılı; 09.06.2022 tarih, 2021/7794 E. ve 2022/4663 K. sayılı; 21.12.2021 tarih, 2020/2438 E. ve 2021/7304 K. sayılı emsal kararları.
3. Değerlendirme
Dava ipoteğin terkini istemine ilişkindir. Somut olayda davacı bizzat ipoteği tesis ettiren olup ipoteğin tesis tarihinde tapu kaydında aile konutu şerhi bulunmadığı açıktır. Davacının ipoteği tesis ettirip sonrasında da tapu kayıtlarında aile konutu şerhi bulunmayan taşınmaz üzerindeki ipoteğin aile konutu hukuki sebebine dayanarak kaldırılmasını talep etmesi 4721 sayılı Kanun'un 2 nci maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı ile bağdaşmayıp hakkın kötüye kullanılmasını oluşturmaktadır. Bu nedenlerle davanın açılmasında davacının haksız olduğu hususu dikkate alınmadan yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
V. SONUÇ: Davalının temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen kararın BOZULMASINA, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, 24.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.