"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/936 Esas, 2024/550 Karar
HÜKÜM : Davanın kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/293 E., 2021/237 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, dava, 6100 sayılı hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 369/2 hükmü gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin "ROSSİ" ibaresini esas unsur olarak içeren markaların sahibi olduğunu, davalı tarafın kötüniyetli ve hukuka aykırı şekilde 2017/118652 tescil numaralı markayı tescil ettirdiğini, müvekkili şirkete ait tescilli marka hakkına vaki tecavüzün refi, haksız rekabetin tespiti ve men'i, maddi ve manevi tazminat talepli olarak, İstanbul Anadolu FSHH Mahkemesinin 2018/308 E. sayılı dosyası ile davalı aleyhine dava ikame edildiğini, davalının, müvekkili şirketin marka hakkına vaki tecavüzü ikrar etmesi, söz konusu markanın kullanımına dair lisans sözleşmesi imzalamayı taahhüt etmesi, dava tarihinden önce doğan maddi ve manevi zararları karşılaması ile tarafların anlaştığını, davanın karara çıkmasına rağmen davalının kötüniyetli olarak marka hakkına tecavüz etmeyi sürdürdüğünü ileri sürerek davalı adına tescilli 2017/118652 numaralı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraf ürünlerinin farklı olduğunu, müvekkilinin markayı tescil edildiği hali ile kullandığını, taraflar arasında İstanbul Anadolu 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2018/308 E. sayılı dosyasında sulh anlaşması yapıldığını, bu anlaşmaya göre müvekkilinin bu markayı kullanabileceğinin belirtildiği, sözleşme uyarınca harici bir sözleşme yapılmak istendiğini, fakat davacı tarafa ulaşılamadığını, müvekkilinin kötüniyetli olmadığını markalar arasında iltibas tehlikesi bulunmadığını, mal ve hizmetlerin farklı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının "" ibareli ve " ibareli tescilli markalarının sahibi olduğu, davalı adına ise "" ibareli markanın tescilli olduğu, tarafların mobilya mağazacılığı sektöründe faaliyet gösterdiği, davacının tescilli markalarının esas unsurunun " olduğu, "" ibaresinden oluşan davalı markasındaki " ve " ibarelerinin yan unsur olduğu, esas unsurun ibaresi olduğu, buna göre davacının " markası ile davalının " markası karşılaştırıldığında sadece kelimenin son harfinin farklı olduğu, markaların ortalama tüketici nezdinde aynı firmanın markasıymış gibi algılanıp karışıklık yaratabileceği, davalının davacının "" markasına benzer şekilde "markasının tescil ettirmek için ısrarlı girişimleri bulunduğu, davalının bu eylemlerinin davacının markasının ayırt ediciliğinden faydalanmaya yönelik kötüniyetli bir davranış olduğu kanaatine ulaşıldığı, davacı tarafından davalı aleyhine marka hakkına yönelik tecavüz ve haksız rekabetin tespiti, men'i ve ref'i talebiyle açılan davadaki sulh protokolünün, hükümsüzlük dosyası bakımından yasal bir savunma gerekçesi olamayacağı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalı tarafça istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm. davalı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davalı adına tescilli 2017118652 numaralı markanın hükümsüzlüğü talebine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 18.02.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.