"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/682 Esas, 2024/561 Karar
HÜKÜM : Başvurunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/323 E., 2021/266 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ...'nın maliklerinden birisi olup uzun bir süredir ...'nın ve aynı zamanda ... ... Kafe'nin de işletmecilerinden olduğunu, müvekkilinin ayrıca “...” ve “... ... Kafe” markalarının da münhasıran sahibi olduğunu, davalı şirket tarafından internet sitesi, mağaza ve dava dışı online satış sitelerinde “... Mumluk” isimli, üzerinde ...'nın görselinin de bulunduğu ürünün müvekkilinin icazeti bulunmaksızın satışa sunulduğunu, "... ..." ve "...” markalarının tescil edildiği mal ve hizmet sınıfları ile aynı ve benzer mal ve hizmet sınıflarında tescili bulunan davalının “... Mumluk” isimli ürününün içerisinde yer alan “...” ifadesinin kullanımı için marka sahibinden izin almamak suretiyle marka haklarının ihlal edildiğini, her ne kadar ..., cam ile yapılan dekorasyon eşyalarını kapsayan 21. sınıfta tescilli olmasa da ...'nın tanınmışlık düzeyi göz önünde bulundurulduğunda müvekkilinin markadan doğan haklarının ihlal edildiğinin açık olduğunu, davalının ...'nın itibarından yararlanarak ürününü pazarlama amacı ile hareket ettiğini, davalının hem markayı hem de ...'nın iç görselini aynen ürünün üzerine yerleştirerek bununla da yetinmeyip bir de hamamın tarihçesini açıklayarak tüketici gözünde iltibasa yol açtığını ve müvekkilinin markasından haksız bir şekilde faydalandığını ileri sürerek marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil eden eylemler nedeniyle 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 151/2.b hükmü uyarınca hesaplanmak üzere şimdilik 1.000,00 TL maddi, 1.000,00 TL itibar ve 40.000,00 TL manevi tazminatın tespit edilecek ihlal tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının markalarını tescilli olduğu sınıf ve alt gruplarında tek tek, kesintisiz ve aralıksız olarak ciddi bir şekilde kullanıldığını ispat ile yükümlü olduğunu, SMK hükümleri uyarınca, marka hakkına tecavüzün şartlarının oluşmadığını, müvekkilinin cam, seramik, porselen, ahşap, çelik sofra ve mutfak eşyalarının yanı sıra dekoratif koleksiyon ürünleri sektöründe faaliyet gösteren öncü firmalarından olduğunu, ürün adlandırmasına ilişkin kullanımın markasal bir kullanım olmadığını ve davacının da 21. sınıfta yer alan “cam ürünleri” bakımından tescilli markası bulunmadığını, dava konusu ürüne, müvekkili tarafından “Tarih-Kültür-Cam Koleksiyonlarına” ilişkin ürünler arasında yer verildiğini bununla birlikte davacı yanın arabuluculuk başvurusunu takiben müvekkilinin gerek web ortamından gerekse de mağazalardan ivedi olarak ürünü kaldırıldığını ve zaten sınırlı sayıda koleksiyon ürünü olarak üretilen ürünün satışının durdurulduğunu, “...”nın bir yer adı olup anılan tarihi yapıdan yola çıkarak müvekkili tasarımında “...” ibaresinin kullanılmasının ürün niteliğine ilişkin bilgi mahiyetinde olduğunu, kaldı ki SMK’nın 5/c hükmü kapsamında, “...” ibaresinin bir semt ismi olması sebebi ile yer isimlerinin münhasır olarak üçüncü kişi tekeline tahsis edilmesinin de mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tüm dosya kapsamına göre, alınan teknik bilirkişi raporuna göre, davalıya ait ürünün üzerinde bir logo ya da marka kelime unsuru bulunmadığı, ürünün deseninin ...’nın iç mimarisini yansıttığı, tarihi yapının zaten marka olarak tescilinin mümkün olmayacağı, davacının markaları tescilli ise de marka hakkının kelime ve şekilden oluşan ibareler üzerinde bulunduğu, ... mimari görüntüsü üzerinde bir tekel hakkının bulunmadığı, dolayısıyla davalı kullanımlarının davacının marka hakkına tecavüz oluşturmayacağı, diğer yandan davalı tarafından ürün üzerine yerleştirilmiş bir şekil veya kelime bulunmayıp ürün adı olarak “...” mumluk ifadesinin kayıtlarında geçtiği ve tüketiciye bu şekilde ürün adı olarak sunulduğu, bir ürünün satıcı tarafından kod veya isimle nitelendirilmesinin markasal kullanım olarak değerlendirilemeyeceği, markasal kullanımın bir işletmenin mal veya hizmetlerinin kaynağını göstererek o işletmeye aidiyetini vurgulayacağı, davalının kullandığı ürün adının da, ürünün üzerindeki görselden kaynaklandığı, dolayısıyla davalı kullanımının bir işletmesel köken gösteren markasal kullanım olmadığı ve tüketicinin de ... markasının altında yer alan bir üründe, ürün üzerindeki görselin adı olarak bunu algılayacağı değerlendirilmekle tecavüz koşullarının somut olay bakımından gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. İSTİNAF
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davacının delil olarak dayandığı 2009/00549 numaralı “...” markası ve .... numaralı “...” markasının tescil sınıfı ile davalının tecavüze konu edilen kullanımına ilişkin tescil sınıfı farklı olduğu gibi sınıf benzerliği de olmadığı, 2007/63777 numaralı “...” markasının üçüncü kişi adına; 2008/101741 numaralı markanın ise davacı ile birlikte üçüncü kişiler adına tescilli olduğunun anlaşıldığı, davacının markanın tanınmış marka olduğunu ispatlayamadığı, davacının 35. sınıfta tescilli marka kayıtlarına gelince; 2011/45639 numaralı “... ...” markasının 35 ve 43. sınıfta davacı adına tescilli ise de istinaf inceleme tarihi itibarı ile müddet olduğu, 2007/63778 numaralı “...” markasının ise 30.11.2007 tarihi itibariyle 3, 24, 25, 35. sınıflarda kayıtlı bulunduğu; 2011/45639 numaralı marka müddet olmakla davacının bu markaya dayalı talebinde hukuki yararının kalmadığı, 2007/63778 numaralı 35. sınıfta tescili bulunan marka yönünden İlk Derece Mahkemesince davalının kullanmama defi değerlendirilmemiş ise de mevcut delillere göre davalının “... .” şeklindeki internet sitesindeki ve satış fişindeki markasal kullanımının ürünün adına ilişkin olduğu, internet sitesinde ve fişte “...” markası altında ürüne yer verildiği, “....”'nın tarihi bir yapının adı olup davalının kendi internet sitesinde “...” markasının altındaki kullanımının karışıklığa yol açmayacağı, dosyaya yansıyan kullanımın tecavüz ve haksız rekabet oluşturmayacağı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, davalının üzerinde ...'nın görselini taşıyan mumluk şeklindeki ürününün "...." adıyla satışının davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil edip etmediği ve buradan hareketle maddi, manevi tazminat ve itibar tazminatı istemine ilişkindir.
B. Değerlendirme ve Gerekçe
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 10.03.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.