Logo

11. Hukuk Dairesi2024/3991 E. 2025/2431 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı tarafından kullanılan "...." ibaresinin davacının tescilli markasını ihlal edip etmediği ve davalı markasının kullanılmama nedeniyle iptal edilip edilmeyeceği hususunda uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının, davacıdan önce "elf" markası üzerinde hak sahibi olması ve davacı marka tescilinden önce fiili kullanımının bulunması nedeniyle tecavüz iddiasının yerinde olmadığı, davalı markasının ise kullanılmadığına dair yeterli delil bulunmadığı gözetilerek yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi

BİRLEŞEN BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAİ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ'NİN 2020/266 E. SAYILI DOSYASINDA

HÜKÜM : Esastan ret; asıl davanın reddi, birleşen davanın kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/149 E., 2022/118 K.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

1. Asıl davacı vekili asıl dava dilekçesinde; müvekkilinin yıllardır kozmetik ve temizlik ürünleri alanında faaliyet gösterdiğini, davacının 2014/... tescil numaralı markasının, davalı tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak kullanıldığını, davalının Türkiye'de sektöre davacıdan yıllar sonra girdiğini, davalının davacıya ait tescilli marka ile neredeyse aynı ibareyi davacının izni olmaksızın kendi mal ve hizmetlerinde kullanmasının haksız eylem oluşturmakla birlikte marka hakkının ihlaline sebebiyet verdiğini ileri sürerek müvekkili adına tescilli markanın, davalı şirket tarafından haksız ve hukuka aykırı olarak kullandığının tespitine, tecavüzün önlenmesine, davalı tarafından .... ibaresiyle kullanılan malların toplatılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2. Birleşen davacı vekili birleşen dosyanın dava dilekçesinde; müvekkilinin "...." markasının sahibi olduğunu, markayı 2005 yılında ABD'de, 2009 yılında Avrupa Birliğinde tescil ettirdiğini, müvekkilinin bu markayı Türkiye'de kullandığını, markanın tescili için 2018 tarihinde tescil başvurusunda bulunduğunu, ancak davalının 2014/... sayılı "elf" ibareli marka tescili nedeniyle müvekkilinin başvurusunun reddedildiğini, davalıya ait bu marka tescilinin tescil tarihinin üzerinden beş yıl geçmiş olmasına rağmen kullanılmadığını ileri sürerek 2014/... sayılı markanın iptalini, sicilden terkinini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Asıl davalı vekili asıl davaya cevap dilekçesinde; davalının "...." markasının gerçek hak sahibi olduğunu, "...." markasını davacının marka tescilinden 10 yıl önce geliştirip Türkiye dahil pek çok ülkede kullanarak "...." markası için davacıdan önce bir marka hakkı elde ettiğini, gerçek hak sahibi davalının, davacının sonradan tescil ettirdiği markaya tecavüz ettiğinin düşünülemeyeceğini, davalının "...." markasını Türkiye'de ilk kullanan ve ilgili sektörde ayırt edicilik ve bilinirlik kazandıran firma olarak da gerçek hak sahibi olduğunu, internet mağazaları kanalıyla Türkiye'deki tüketicilere davacının marka tescilinden önce satılmaya başlandığını, davalıya ait "...." markasını taşıyan ürünlerin Türkiye'de ilgili sektörde davacının marka tescilinden önce ayırt edicilik ve bilinirlik kazandığını savunarak davanın reddini istemiştir.

2.Birleşen davalı vekili birleşen davaya cevap dilekçesinde; müvekkilinin bu markayı 2015 yılından bu yana dava dışı şirkete lisans vermek suretiyle kullandığını, davacı vekilinin müvekkilinin tescilli markasını kullanmadığı iddiasının gerçek olmadığını, markanın tesciline sessiz kalan davacının kötüniyetli olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, asıl dava bakımından yapılan incelemede, davalının, davacı tescil başvuru tarihinden önce "elf" kelime markası üzerinde hak sahibi olduğu, bu itibarla tecavüz iddiasının kendisine yöneltilemeyeceği sonucuna ulaşıldığı, birleşen dava bakımından ise davalı marka sahibinin söz konusu markasını 03. sınıflarda tescilli olduğu "Ağartma ve temizlik amaçlı maddeler. Parfümeri; kozmetik ürünleri, kişisel kullanım amaçlı koku vericiler (insan ve hayvanlar için deodorantlar dahil). Sabunlar. Diş Bakımı ürünleri. Aşındırıcı ürünler (zımpara bezleri, zımpara kağıtları, ponza taşları, aşındırıcı pastalar dahil). Parlatma ve bakım ürünleri (deri, vinil, metal, ahşap için)" ciddi bir şekilde herhangi bir kullanımının bulunduğuna dair yeterli delil ibraz etmediği, birleşen davada davalı tarafından sunulan faturalardaki kullanımların tek başlarına ciddi kullanım için yeterli kabul edilemeyeceği, bu hali ile markanın sicilden iptal sebebinin yasal koşullarının oluştuğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile davalıya ait 2014/... tescil numaralı markanın kullanılmama nedeniyle iptaline karar verilmiş, hüküm, davacı-birleşen davada davalı tarafça istinaf edilmiştir.

IV. İSTİNAF

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı-birleşen davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm, davacı- birleşen davada davalı tarafça temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Dava ve Hukuki Nitelendirme

Asıl dava, markaya tecavüzün tespiti, meni, birleşen dava kullanmama nedeniyle markanın iptali taleplerine ilişkindir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 353/1-b(1) hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı- birleşen davada davalının temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 15.04.2025 tarihinde kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.