Logo

11. Hukuk Dairesi2024/3 E. 2024/6350 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının, kefil olarak imzalamadığı bir kredi sözleşmesi ve teminat senedi nedeniyle davalı bankaya borçlu olmadığının tespiti ve sehven ödediği tutarların iadesi istemidir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından yapılan ödemelerin bir kısmının davacı tarafından, bir kısmının ise başka kişiler tarafından yapıldığının tespit edilmesi ve davacının kefil olmadığı kredi sözleşmesi ve teminat senedi nedeniyle borçlu olmadığının anlaşılması gözetilerek, ilk derece mahkemesinin davacının bir kısmının yaptığı ödemelerin iadesine, kefil olmadığı sözleşme ve bono nedeniyle borçlu olmadığının tespitine ilişkin kararının onanmasına hükmedilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2023/122 Esas, 2023/357 Karar

HÜKÜM : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı banka ile dava dışı Cemkent ... Ltd. Şti. arasında imzalanan 20.12.2010 tarihli 300.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesini ve kredinin teminatı olarak alınan 10.12.2010 keşide tarihli ödeme günü belirli olmayan 400.000,00 TL’lik bonoyu davacının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, bu kredi sözleşmesi ile ilgili herhangi bir borcun kalmadığını, daha sonra dava dışı asıl kredi borçlusu şirket ile davalı banka arasında 19.03.2013 tarihli 300.000,00 TL’lik genel kredi sözleşmesi ve ekinde kredi teminatı olarak 19.03.2013 keşide tarihli 300.000,00 TL bedelli bono imzalanarak dava dışı şirkete kredi kullandırıldığını, bu krediye şirket müdürü ve bir şirket ortağının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imza attıklarını, ancak sözleşme ve kredinin teminatı olarak alınan bonoda davacının imzasının bulunmadığını, kredi taksit ödemelerinde gecikme olması üzerine davalı bankaca 18.05.2014 tarihli yazı ile davacıya borç miktarının 156.854,74 TL olarak bildirildiğini, bu bildirimden sonra davacı tarafından davalı bankaya sehven ödemeler yapıldığını, davacının daha sonra söz konusu yazıda belirtilen borcun kefil olarak imzalamadığı krediden kaynakladığını öğrendiğini ileri sürerek davacının kefil olarak imzalamadığı 19.03.2013 tarihli genel kredi sözleşmesi ve kefil olarak imzaladığı 10.12.2010 tarihli genel kredi sözleşmesi ve bu kredi sözleşmesi ekinde kredi teminatı olarak alınan 10.12.2010 keşide tarihli 400.000,00 TL’lik bono sebebiyle davacının davalı bankaya borçlu olmadığının tespiti ile borçlu olmadığı halde sehven ödediği tutarların davalı bankadan ödeme gününden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte istirdatını talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dışı asıl kredi borçlusu şirket ile davalı banka arasında imzalanan ve davacının müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak yer aldığı 10.12.2010 tarihli 300.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesinden ... kredi borcunun yapılandırılması için 19.03.2013 tarihli 300.000,00 TL’lik genel kredi sözleşmesinin imzalandığını, dolayısıyla yeni bir krediden ... borcun söz konusu olmadığını, kredi borcunun kaynağının ilk genel kredi sözleşmesi olduğunu ve davacının da müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak borçtan sorumlu olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARLARI, BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Mahkemece Verilen

Mahkemece 14.12.2017 tarih, 2016/944 esas ve 2017/1052 karar sayılı kararı ile dava dışı şirket ile davalı banka arasında 2010 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmede ve sözleşmenin teminatı olarak alınan 400.000,00 TL bedelli bonoda davacının kefil olarak imzasının bulunduğu, daha sonra dava dışı şirket ile davalı banka arasında 2013 tarihli genel kredi sözleşmesinin imzalandığı, söz konusu sözleşmenin teminatı olarak alınan 300.000,00 TL bedelli bonoda davacının kefil olarak imzasının bulunmadığı, ikinci sözleşme kapsamında alınan kredi ile 2010 tarihli kredi borçlarının kapatıldığı, bu kredi borcunun kapanması nedeniyle 10.12.2010 tarih 400.000,00 TL bedelli bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, dava dışı Cem ... Ltd Şti ile davalı banka arasında imzalanan ikinci genel kredi sözleşmesinde ve bonoda davacının kefil olarak imzasının bulunmaması nedeniyle ikinci kredi sözleşmesinde davacı tarafından ödenen taksit miktarları toplamı olan 97.992,15 TL’nin avans faizi ile birlikten davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 19.03.2013 tarihli genel kredi sözleşmesinden dolayı davacının davalıya 58.795,51 TL borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

B. Bozma Kararı

Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 23.01.2019 tarih, 2018/3513 E. ve 2019/430 K. sayılı kararıyla dosya içerisinde bulunan ödeme dekontlarından, bu ödemelerin sadece bir kısmının davacı tarafından yapıldığı, diğer ödemelerin dava dışı borçlu şirket ve dava dışı gerçek kişi tarafından yapıldığı, bu durumda davacının menfi tespit talebinin aynen kabulü ve sadece davacı tarafından yapılan ödemelerin istirdatına karar vermek gereğine işaret edilerek bozulmuştur.

C. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 25.12.2020 tarih, 2020/287 E. ve 2020/732 K. sayılı kararı ile yenilenmeme nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

D. Bozma Kararı

Dairemizin 13.06.2022 tarih, 2021/2800 E. ve 2022/4794 K. sayılı kararıyla davacıya yeni duruşma gününün tebliği tarihi ile duruşma günü arasındaki 2 günlük sürenin yasa hükümlerinin ihlali niteliğinde bulunduğundan 24.09.2020 tarihinde dosyanın işlemden kaldırılarak davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin doğru olmadığı işaret edilerek bozulmuştur.

E. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 19.03.2015 tarihinde yapılan 6.532,81 TL, 21.04.2015 tarihinde yapılan 6.532,81 TL, 20.05.2015 tarihinde yapılan 6.532,81 TL, 19.06.2015 tarihinde yapılan 6.532,81 TL olmak üzere toplam 26.131,24 TL'nin davacı tarafından davalı bankaya ödendiği, diğer dekontların üzerinde başka kişi ya da şirketlerin adının bulunduğu, 400.000,00 TL bedelli bonodan dolayı davacının davalıya borçlu olmadığı, davalı banka tarafından davacıdan talep edilen 156.868,74 TL kredi borcu nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığı ve söz konusu kredi nedeniyle davacının borçlu olmamasına rağmen toplam 26.131,24 TL ödediği gerekçesiyle davacının bono ile ilgili menfi tespit davasının kabulü ile 10.12.2010 tarihli 400.000,00 TL bedelli bonodan dolayı davacı davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalı banka tarafından davacıdan talep edilen 156.868,74 TL kredi borcu yönünden davacının davalı bankaya borçlu olmadığının tespiti ile, davacı tarafından ödenen 26.131,24 TL'nin; 532,81 TL'sine 19.03.2015, 6.532,81 TL'sine 21.04.2015, 6.532,81 TL'sine 20.05.2015, 6.532,81 TL'sine 19.06.2015 tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ödemelerin bir kısmının davacı tarafından yapıldığı savunmasının savunmanın genişletilmesi yasağına aykırı olduğunu, bu duruma muvafakatlerinin bulunmadığını, ödenen kredi nedeniyle sorumluluğu bulunmadığının hükümde de kabul edildiğini, yapılan tüm ödemelerin taraflarınca yapıldığını, ödeme için gittiklerinde banka tarafından Cemkent hesabına ödeme yapılması gerektiği bildirildiğinden ödeme yapan Cemkent olarak görülmekte olup, yetkilendirilmiş kişi olarak müvekkilinin belirtildiğini, mahkemece kabul edilmeyen dekontların da bir kısmında müvekkilinin bir kısmında da müvekkilinin sigortalı çalışanı Y.Ö.'nün yetkilendirilmiş kişi olarak belirtildiğini, bir dönem bankacılık uygulamalarında para yatıran kişinin yalnızca dekontta el yazısı ile belirtildiğini, bu durumun denetlenmeden karar verildiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; son bozma ilamına direnilmesi gerektiğini, 400.000,00 TL'lik senede dair beyanların değerlendirilmediğini, dava konusu bu senedin senet vasfı taşımadığını, bahsekonu bono ile ilgili takip hakkı düştüğünden davacının hukuki yararı bulunmadığını, senet aslının dosya içerisinde bulunmadığını, gerekli incelemelere tabi tutulmadığını, 19.03.2013 tarihli kredi ilişkisinin öncekinin devamı mahiyetinde olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kredi borcu ve teminat bonosundan kaynaklanan menfi tespit ve istirdat talebine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 72 nci maddesi.

3. Değerlendirme

Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin bütün temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderlerinin temyiz edenlere yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

12.09.2024 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.