"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44.Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/491 Esas, 2024/989 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen tespit davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, dava konusu meblağ 567.540,00 TL'nin altında bulunduğundan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; 20.05.2018 ödeme tarihli, 82.000,00 TL tutarlı, ... Havalandırma- ... Kardoog lehine düzenlenmiş bononun davalı tarafından tahsile arz edildiğini ve protesto edilerek Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi ve Merkez Bankasına bildirildiğini, duruma muttali olunması üzerine davalı bankaya ihtarname keşide edilerek davacı imzaları ile bonodaki imzalar arasında benzerlik bulunmadığı, adresin davacıya ait olmadığı, bonoyu bankaya sunan, cirolayan ve borçlu olarak gözüken tüm şahısların muhtemelen gerçek olmadığı, sahte olduğu, bono içeriğinin aldatıcı olduğu, bu nedenle protesto işleminin kaldırılması gerektiğinin bildirildiğini, ihtarnameye konu ile ilgisi olmayan bir cevap verildiğini, haksız protestonun Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi ve Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankasına bildirilmesi nedeniyle müvekkilinin ticari itibarının zedelendiğini, bu nedenlerle protesto işleminde davalı bankanın kusurlu olduğunun tespitine, protesto sonuçlarının ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davaya konu senedin müvekkili bankanın Ümraniye Santral şubesine 16.02.2018 tarihinde protesto talepli olarak tahsile verildiğini, senet bedeli tahsil edilemediğinden 23.05.2018 tarihinde protesto edildiğini, yasal düzenlemeler gereği müvekkili bankanın tahsile verilen senedi inceleme yükümlülüğü bulunmadığını, müvekkili bankanın senedin zorunlu unsurlarının bulunup bulunmadığı, ciro silsilesinde birbirine bağlı cirolar olup olmadığı ile sınırlı olduğunu, söz konusu senedin birbirine bağlı cirolardan oluştuğunu, senedi elinde bulunduranın yetkili hamil sayılacağını, sadece dış görünüşü incelemenin yeterli olduğunu, cirantalardan birisinin imzasının sahte olmasının veya temsilci sıfatıyla senedi imzalayanın imza yetkisinden yoksun bulunmasının ciro zincirini etkilemeyeceğini, yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu, bu nedenle protesto talepli olarak müvekkili bankaya verilen senedin bedelinin ödenmemiş olması nedeniyle protesto edilmiş olmasından dolayı müvekkili bankanın kusurlu eyleminden söz edilemeyeceğini, protestonun senet bilgileri doğrultusunda gerçekleştirilmiş olması nedeniyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanun'un (6102 sayılı Kanun) 721 inci maddesi gereği haksız protestodan söz edilemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, dava konusu senet incelendiğinde, 20.05.2018 vade tarihli, 82.000,00 TL bedelli, keşidecisi davacı, lehdarı dava dışı ... Havalandırma olan senet olduğu, senet arkasında son cirantanın davalı banka müşterisi olan dava dışı ... olduğu, senedin tahsil için davalı bankaya verildiği, davalı banka tarafından davacı aleyhine 23.05.2018 tarihli ödememe protestosunun düzenlendiği, senet örneğinde düzenleme tarihinin 01.01.2018 tarihi olarak yer aldığı, istinaf öncesinde sunulan senet fotokopilerinde senedin tamamının değil sağ tarafının eksik olduğu, bu durumda davaya konu bononun zorunlu unsurları taşıdığı, şeklen yapılan incelemede ciro silsilesinde kopukluk bulunmadığı, davalı bankanın bonodaki imzanın keşideciye ait olup olmadığını kontrol yükümlülüğünün bulunmadığı, dolayısıyla İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinin yerinde olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
IV. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, ödememe protestosunun haksız olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin ikinci alt bendi.
3. Değerlendirme
1. Bölge Adliye Mahkemesinin İlk Derece Mahkemesi kararını kaldırarak düzelterek veya yeniden esas hakkında hüküm vermesi ve bu hükmün de Yargıtay tarafından bozulması ile İlk Derece Mahkemesi kararı hayatiyetini kaybetmiş olur. Hüküm mahkemesi sıfatıyla esas hakkında verdiği karara ilişkin bozma ilamına uyan Bölge Adliye Mahkemesinin hüküm mahkemesi sıfatı devam ettiğinden bozma kararına uygun olarak esas hakkında uyuşmazlığı sona erdirecek, infaza elverişli bir karar vermesi gerekir. Aksine hukuk dünyasında geçerli ve sonuç doğurabilir bir İlk Derece Mahkemesi kararı varmış gibi bu karara yönelik istinaf incelemesi yapılarak istinaf başvurusunun veya başvurularının esastan reddine karar verilmesine olanak bulunmamaktadır. Kaldı ki İlk Derece Mahkemesi kararını kaldırarak yeniden esas hakkında hüküm kuran Bölge Adliye Mahkemesince bu sefer bozmaya uyularak istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi hâlinde, birden çok Bölge Adliye Mahkemesi kararı bulunduğu ve belki de yıllar önce verilen ve hukukî geçerliliğini yitirmiş bir İlk Derece Mahkemesi kararına yeniden hayatiyet kazandırmanın sakıncaları dikkate alındığında bu durumun, infazda tereddütlere ve karışıklıklara neden olacağı ve hükmün infazını engelleyeceği yönünde bir etki yapacağı kuşkusuzdur (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu-18.11.2021 tarihli ve 2021/10-675 E., 2021/1458 K.).
Somut olayda, bozma sonrası Bölge Adliye Mahkemesi hukuk dairesince bozmaya uyularak davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir. Oysa ki davacı vekilinin istinafı üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesince verilen kararla, İstanbul Anadolu 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.09.2019 tarihli ve 2018/881 E., 2019/819 K. sayılı ilamı tamamen kaldırılmış ve yeniden hüküm kurulması sonucu verilen karar Dairemizce bozulmuştur.
Bu durumda Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak hüküm mahkemesi sıfatıyla yeniden esas hakkında hüküm kurulmakla İlk Derece Mahkemesi kararı hukukî varlığını kaybetmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Dairemiz bozma kararına uyulmakla yapılan yargılama ise İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf incelemesi mahiyetinde değildir. Bu itibarla Dairemiz bozma ilamına uyan Bölge Adliye Mahkemesince uyulan bozma kararı doğrultusunda uyuşmazlığı sona erdirecek, infaza elverişli hüküm kurulması gerekirken, bu husus gözetilmeden hayatiyetini kaybetmiş İlk Derece Mahkemesi kararı ile ilgili istinaf incelemesi yapılarak yazılı şekilde “davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine” dair karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2.Bozma sebebine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına karar verilmiştir.
V.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.