Logo

11. Hukuk Dairesi2024/4508 E. 2024/9127 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Distribütörlük sözleşmesinin haksız feshi nedeniyle mahrum kalınan kâr ve sözleşme konusu malların iadesi ile alacağın tahsili istemlerine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Dairemizin önceki bozma ilamında belirtildiği üzere, sözleşmede müspet zararın talep edilemeyeceği ve davalının sorumluluğunun doğrudan zararla sınırlı olduğuna dair hüküm bulunduğu gözetilerek, mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/1378 Esas, 2023/1197 Karar

HÜKÜM : Asıl davanın reddi, birleşen dava hakkında yeninden hüküm tesisine yer olmadığı

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar asıl ve birleşen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. DAVA

1.Davacı vekili asıl davada dava dilekçesinde; davalı ile distribütörlük sözleşmesi akdedildiğini, davalının tek satıcı olan müvekkilinin satışını engelleyecek şekilde yeni ve bağımsız bayiler aracılığı ile satış yaptığını, yine sözleşmede belirlenen komisyon oranlarını haksız şekilde tek taraflı olarak indirdiğini ve bazı ürünlerde sıfırladığını, bunun üzerine müvekkilince sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 USD ürün ve hizmetleri satış dağıtım ve pazarlama hakkı bedeli, 1.000,00 TL komisyon bedeli, 1.000,00 TL yatırım ve reklam gideri, 1.000,00 TL demirbaş giderleri bedeli, 1.000,00 TL mahrum kalınan kâr bedeli, 1.000,00 TL bayi zarar bedeli, 500.000,00 TL portföy tazminatı bedeli, 620.000,00 TL manevi tazminat bedelinin ödenme ve ihtar tarihlerinden itibaren kısa vadeli banka kredi faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekili ıslah dilekçesi ile 1.000,00 TL mahrum kalınan kâr bedeli talebini 908.112,00 TL'ye yükseltmiştir.

3.Davacı vekili birleşen davada dava dilekçesinde; davalı ile aralarındaki sözleşme gereğince uhdesindeki malların davalıya iadesi için 149.585,17 TL iade faturası düzenlediğini, faturanın iade edildiğini, malların iade alınmadığını ileri sürerek, malların davalıya iadesine, davalıya verilen toplam 100.000,00 TL tutarlı çekin mahsubu ile geriye kalan 49.499,00 TL'nin ihtarname tarihinden itibaren ticari faiz ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1.Davalı vekili asıl davada cevap dilekçesinde; feshin haksız olduğunu, fesih halinde müspet zararın istenemeyeceğini, ayrıca aralarındaki sözleşmede müvekkilinden ancak doğrudan zararın istenebileceğine ilişkin hüküm olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Davalı vekili birleşen davada cevap dilekçesinde; asıl davadaki beyanlarını tekrarla, davanın haksız olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

1.Bölge adliye mahkemesinin 14.04.2021 tarihli ve 2019/1262 E., 2021/447 K. sayılı kararı ile davalının tek taraflı olarak komisyon oranlarını dikkate değer bir şekilde ve tek yanlı olarak indirdiği, birçok mamulde ise komisyon oranlarını sıfırlayarak davacının ticari hayatın mantığına uymayacak şekilde ticari kâr yapmasını engellemeye çalıştığı, sözleşme bölgesinde sözleşmenin amacına aykırılık teşkil edecek ve davacı açısından sözleşmenin ifasını zorlaştıracak şekilde, başka bayilikler üzerinden satış yapılması ve davacının desteklenmediği, ayrıca davacı şirketin kurulduğu 2006 yılından başlayarak müşteri ve abone miktarındaki artış, piyasadaki yerleşik know-how (yapabilme bilgisi) ve marka değeri dikkate alındığında 2008 yılından sonraki mali veriler dikkate alınarak, davacının sadece 2009 yılında kâr elde ettiği dikkate alındığında 2009 yılı dikkate alınarak hesaplama yapılmasının daha gerçekçi olduğu, her yıl Tüfe/üfe oranında artacağı varsayıldığında Mahkemece alınan 06.02.2017 tarihli bilirkişi kurulu raporundaki değerlendirmeler esas alınarak dosya kapsamına göre davacının hakkaniyete uygun zararının 908.112,00 TL olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile Mahkeme kararının kaldırılmasına ve asıl dava da ıslahla artırılan miktar yönünden davanın kısmen kabulüne, 908.112,00 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 31.03.2009 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebinin reddine, davacının açtığı manevi tazminat davasının reddine; birleşen dosya yönünden ise sözleşme gereğince teminat olarak verildiği anlaşılan çekler nedeniyle, sözleşmenin sona ermesi nedeniyle davacı stoğunda kalan davacı tarafından düzenlenen faturalara konu edilen emtianın davacı tarafından davalıya iadesi kaydı ile; dava konusu edilen çekler açısından davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ve 49.499,00 TL'nin 31.03.2009 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karara yönelik olarak asıl davada taraf vekilleri, birleşen davada ise davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairemizin 08.06.2023 tarih ve 2022/1143 E., 2023/3594 K. sayılı ilamı ile; "...Davalı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde, asıl davada davacı sözleşmenin haklı nedenle feshi sebebiyle mahrum kalınan kâr talebinde bulunmuş ve bu talep Bölge Adliye Mahkemesince kabul edilmiştir. Ancak kâr mahrumiyetinin sözleşmenin ifa edileceğine duyulan güvenin boşa çıkması sebebiyle uğranılan ve sözleşmenin feshi halinde istenemeyecek müspet zararlardan olup talebin kabulü bu nedenle hatalı olduğu gibi, taraflar arasındaki bayilik sözleşmesinin 7.5 inci maddesinde de davalının sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle davacı bayinin zarara uğraması halinde, davalının sorumluluğunun her durumda doğrudan zararla sınırlı olduğu ve davalının davacının kâr kaybı gibi dolaylı zararlarından sorumluluğunun bulunmadığı kararlaştırılmıştır. Bu durumda davacının kar mahrumiyeti talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir..." gerekçesiyle Bölge adliye mahkemesi kararının birleşen dava yönünden onanmasına, asıl davada davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının asıl dava yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

3.Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda asıl davanın reddine, birleşen dava kesinleşmiş olduğundan yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar vermek gerektiği gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen dava hakkında yeninden hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmiş, hüküm asıl ve birleşen davacı vekilince temyiz edilmiştir.

IV. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl dava, taraflar arasındaki sözleşmenin haklı nedenle feshi sebebiyle uğranılan zararın tazmini; birleşen dava ise davacının uhdesindeki malların davalıya iadesi kaydıyla davalıya verilen çekler sebebiyle borçlu olunmadığının tespiti ve bakiye alacağın tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 125 nci maddesinin ikinci fıkrası.

3. Değerlendirme

Dosyadaki yazılara, Bölge Adliye Mahkemesince 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, asıl ve birleşen davacı vekilinin bütün temyiz itirazları yerinde değildir.

V. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, asıl ve birleşen davacının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 17.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.