Logo

11. Hukuk Dairesi2024/4741 E. 2024/7739 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğranıldığı iddia edilen maddi ve manevi zararın tespiti ve tazmini istemine ilişkindir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının uğradığı zararın tespitinde hükme esas alınan bilirkişi raporunun yetersizliği, davacının 3 vardiya çalıştığını ispatlayamaması ve zararın 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 42. ve 43. maddeleri uyarınca takdiren belirlenmesi gerekirken eksik incelemeyle hüküm kurulması gözetilerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi Sıfatıyla)

SAYISI : 2023/90 Esas, 2023/342 Karar

HÜKÜM : Davanın kısmen kabulü

BİRLEŞEN DAVA : Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi 2006/107 E.

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul esiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

KARAR

I. ASIL VE BİRLEŞEN DAVA

1.Davacı vekili asıl davaya ilişkin dava dilekçesinde; davalının PVC esaslı kapı ve pencere profilleri üreterek bayileri aracılığıyla pazarladığını, davalının kendi ürünlerinin müvekkili tarafından taklit edildiği iddiasına dayalı olarak yaptırdığı delil tespiti sonucu 28.04.1999 tarihinde mahkemeden müvekkili aleyhine ihtiyati tedbir kararı almış olduğunu, tedbir kararının infaz edilmesi sonucu müvekkilinin profil üretiminde kullandığı üretim araçlarına el konulduğunu, bayiler aracılığıyla yapılan satışın önlendiğini, müvekkili tarafından davalıya karşı haksız rekabetin men’i ile davalıya ait tasarım tescil belgesinin hükümsüz sayılması istemli olarak açılan davanın sonunda davalıya ait tasarım tescil belgesinin hükümsüzlüğüne, davalının müvekkili şirkete yönelik eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğine dair karar verilmiş olduğunu, bu kararın kesinleştiğini, mahkeme kararı ile davalıya ait tasarım tescil belgesinde geçen tasarımların özgün olmadığı, yenilik niteliği taşımadığı ve taraf ürünleri arasında farklılıklar bulunduğunun tespit edildiğini, davalının haksız eylemleri nedeniyle müvekkilinin büyük zarara ve kayıplara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmak kaydıyla 100.000,00 TL maddi ve 500.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekili birleşen davaya ilişkin dava dilekçesinde; asıl davada ileri sürdüğü hususları ileri sürerek 631.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili asıl ve birleşen davalara ilişkin cevap dilekçesinde; müvekkilinin kanunların kendisine tanıdığı hakları kullandığını, yapılan işlemlerin mahkeme kararına dayalı olduğunu, müvekkilinin kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III.MAHKEME KARARI

Mahkemece bozma ilamına uyularak davalının tescilli endüstriyel tasarım belgesine dayalı olarak davacı aleyhine 28.04.1999 tarihinde Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 1999/524 D.iş dosyasından tedbir kararı alıp, 12.05.1999 tarihinde uyguladığı, 04.05.1999 tarihinde davacı tarafından Ankara 9 Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 1999/179 E. sayılı dosyasında davaya konu davalıya ait endüstriyel tasarım belgesinin hükümsüzlüğüne karar verilmesi için açtığı davanın kabul edilerek tasarım belgesinin geçmişe etkili olarak hükümsüzlüğüne, haksız rekabetin önlenmesine, 26.04.2001 tarihinde karar verildiği, bu kararın Yargıtay'dan onanarak kesinleştiği, verilen ihtiyati tedbir kararlarının da kaldırıldığı, pencere ve kapı profilleri ürünlerine ilişkin birden ziyade tasarımın davalı adına tescilli olduğu, bu tasarıma dayalı olarak davalının davacı aleyhine ihtiyati tedbir kararı aldırdığı, kararın tatbik edilerek davacının üretimlerinin ve bayileri vasıtasıyla satışlarının engellendiği, tedbir kararının aşamalarda kaldırıldığı, davacının davalı aleyhine açtığı dava sonucu tasarımların yeni olmadığı, piyasada bilinen tasarımlar bulunduğu sonucuna ulaşılarak hükümsüzlüğüne karar verildiği, davacının asıl ve birleşen davasında 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin (554 sayılı KHK) 45 inci maddesine dayandığı, anılan maddede tasarım sahibinin ihmali veya kötü niyetli olarak hareket etmesinden kaynaklanan zararın giderilmesiyle sorumlu olduğunun hükme bağlandığı, davacının, tasarım sahibinin ihmali veya kötü niyetli hareketi sonucu uğradığı zararı ve tutarını kanıtlamak durumunda olduğu, somut olayda, davacının ihtiyati tedbir kararı nedeniyle üretim ve satışının engellendiğini ileri sürdüğü, hem uğradığı kar kaybını hem de davalının bu dönem itibariyle elde ettiği karın tahsilini istediği, Yargıtay bozma ilamı uyarınca davacının isteyebileceği tazminatın, tesis edilen ihtiyati tedbir kararı nedeniyle doğrudan uğradığı zarara göre tespit edileceğinden, dava konusu itibariyle de bu zararın, ihtiyati tedbirin uygulandığı döneme göre davacının salt ihtiyati tedbire konu tasarımlara ait ürünlerin üretilmemesi ve satılamaması nedeniyle elde edemediği net kara göre belirlenmesi gerektiğinden ve Yargıtay bozma ilamındaki gerekçeler kapsamında hesaplama yapılması gerektiğinden bozma sonrasında bilirkişi heyetinden alınan ek raporun Yargıtay bozma ilamını karşılar nitelikte olduğu, buna göre haksız ihtiyati tedbirden doğan davacı zararının 185.467,62 TL olduğu anlaşılmakla, bu miktar maddi tazminata hükmetmek gerektiği, olayın oluş şekli tarafların ekonomik ve sosyal durumu gözetilerek manevi tazminatın 40.000,00 TL olarak takdir edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 185.467,62 TL maddi, 40.000,00 TL manevi tazminatın 12.05.1999 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

IV. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, haksız ihtiyati tedbir nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen maddi ve manevi zararın tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

554 sayılı KHK'nın 45 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1.Davaların birleştirilmesi, yargılamalarının birlikte yürütülüp aynı anda karara bağlanmalarını gerektirse de birleşen her bir dava bağımsızlığını korumaktadır. Bu nedenle birleşen her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekmektedir. Nitekim Dairemizin Mahkemece uyulmasına karar verilen 24.06.2014 tarih, 2013/5354 E., 2014/12024 K. sayılı ikinci bozma ilamının (5) numaralı bendinde de bu hususa işaret edilerek birleşen her bir dava hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerektiği belirtilmiş ve bu nedenle Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bu itibarla, Mahkemece, belirtilen husus daha önce de bozma sebebi yapılmasına rağmen asıl ve birleşen davalar hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmaması doğru görülmemiş bozmayı gerektirmiştir.

2.Kabule göre de Mahkemece, bozmadan sonra alınan 08.06.2022 tarihli ek bilirkişi raporu benimsenerek davacı lehine 185.467,62 TL maddi tazminata hükmedilmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, maddi tazminatın, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası tarafından davacı şirket hakkında düzenlenen 10.11.1999 tarihli kapasite raporu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Antalya Bölge Müdürlüğü'nün "Vardiyalı Çalışma İzni" konulu 12.07.1999 tarihli yazısı, davacı şirket tarafından tanzim edilen 1999 yılı Mamul Hareketleri Tablosu" ve kapasiteye ilişkin sektör ortalaması dayanak kabul edilerek hesaplandığı anlaşılmaktadır.

Dayanak alınan belgeler arasında bulunan 12.07.1999 tarihli "Vardiyalı Çalışma İzni" konulu belge incelendiğinde, belirtilen Kurum'un davacının 3 vardiya halinde çalışma talebini uygun gördüğü ve hususta davacıya izin verdiği görülebilmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, bu belgeye dayalı olarak, ihtiyati tedbirin uygulandığı 12.05.1999 ila 12.08.1999 tarihleri arasında davacının 3 vardiya halinde çalıştığının kabulü ile hesaplama yapılmış ise de bu belge uyuşmazlık konusu dönemde davacının 3 vardiya halinde çalıştığını ispat noktasında yetersizdir. Zira anılan yazıyla, davacının 12.07.1999 tarihinden itibaren 3 vardiya halinde çalışmasına izin verilmiş olup dosyadaki verilerden davacının bu izne dayalı olarak 3 vardiya halinde çalışmaya başlayıp başlamadığı başladıysa hangi tarihte başladığı anlaşılamamaktadır. Bunun yanında tedbirin uygulandığı dönemden sonra düzenlenen 10.11.1999 tarihli kapasite raporunda dahi davacının 3 vardiya halinde çalıştığına dair bir veri bulunmamaktadır. Bu nedenle davacının tedbirin uygulandığı dönemde 3 vardiya halinde çalıştığını ispatlayamadığı kabul edilmelidir.

Keza hükme esas alınan bilirkişi raporunda maddi tazminat hesaplanırken 10.11.1999 tarihli kapasite raporundaki veriler de esas alınmış ise de yukarıda da belirtildiği üzere zikredilen belge ihtiyati tedbirin uygulanmasından sonra düzenlenmiş olup bu belgedeki verilerin ihtiyati tedbirin uygulandığı dönem için de geçerli olup olmadığı anlaşılamamaktadır. Bunun yanında kapasite raporunda, davacının 5.088,10 ton profil ürettiği belirtilmiş ise de üretilen bu profillerin tamamının pvc profili olup olmadığı değilse ne kadarının boru profili olduğu da belli değildir.

Davacının, ihtiyati tedbir kararı sebebiyle el konulan ürünlerden mahrum kaldığı için üretim yapamadığı ve bu nedenle zarara uğradığı sabit ise de Mahkemece yapılan araştırma ve dosyadaki verilerle davacının uğradığı zararının tam olarak tespit edilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim Dairemizin üçüncü bozma ilamında, tazminatın dosyadaki verilerle hesaplanmasının mümkün olmayabileceği düşünülerek bu halde 818 sayılı Kanun'un 42 inci ve 43 üncü maddeleri gereğince bir değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir.

Bu itibarla, Mahkemece, dosyadaki verilerle davacının uğradığı zararının tam olarak tespit edilmesinin mümkün olmadığı gözetilip davacının 3 vardiya halinde çalıştığını ispat edemediği de kabul edilerek maddi tazminatın 818 sayılı Kanun'un 42 inci ve 43 üncü maddeleri gereğince takdiren belirlenmesi gerekirken yetersiz bilirkişi raporuna dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiş, Mahkemenin kabul şekline göre, hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir.

V.SONUÇ: Yukarıdaki (1) ve (2) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Mahkeme kararının BOZULMASINA, dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.