"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/365 Esas, 2024/961 Karar
HÜKÜM : Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararının iptali yönünden reddine, hükümsüzlük talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına
Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin 2015/41954 sayılı “... SOFT” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, anılan başvuruya karşı müvekkilince yapılan itiraz üzerine Markalar Dairesi kararı ile ilk aşamada davalı ... başvurusunun bir kısım mal ve hizmetlerde reddedildiğini, kalan mallar bakımından müvekkilinin itirazının reddine karar verilmesi üzerine bu karara karşı YİDK nezdinde itirazda bulunulduğunu, bu itirazın dava konusu YİDK kararıyla reddedildiğini, kararın hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin “...”, “...” ve “...” esas ibareli tanınmış markaların sahibi olduğunu, markalar arasında 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (556 sayılı KHK) 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında karıştırılmaya neden olacak düzeyde benzerliğin bulunduğunu, müvekkiline ait markalarının ayırt ediciliğinin yüksek olduğunu, marka başvurusunun kötüniyetli olduğunu ileri sürerek 2016-M-10140 sayılı YİDK kararının iptali ile davalı şirkete ait marka başvurusunun tescili hâlinde hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, markadaki esas unsurun zayıf ibare olduğunu, karıştırılmaya neden olacak mal ve hizmetlerin davalı ... başvurusu kapsamından çıkarıldığını, kalan mal ve hizmetler bakımından karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı şirket davaya cevap vermemiştir.
III. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesinin 23.11.2022 tarih ve 2022/1359 E., 2022/1468 K. sayısı belirtilen kararı ile; YİDK kararındaki değerlendirmenin davacının 99/296 ve 99/1458 sayılı markaları kapsamında yapıldığı ve İlk Derece Mahkemesince de bu kapsamda yapılan değerlendirme neticesinde verilen kararın davacı tarafça istinaf edilmediği, Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf sebepleriyle bağlı olup uyuşmazlığın davalının başvurusu ile davacının mesnet 99/296 ve 99/1458 sayılı markaları arasında 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas bulunup bulunmadığı hususunda kaldığı, emsal Özel Daire kararlarında da kabul edilip açıklandığı üzere tanımlayıcılığa yakın olan ibareleri içeren markaların koruma düzeylerinin düşük tutulması ve sadece ayırt edicilik taşımayan ekleri ile oluşturdukları biçimler itibariyle korunmaları gerektiği, davalı şirketin marka başvurusundaki “...” ibaresi yanına eklenen “SOFT” ibaresinin markaya yeterli düzeyde ayırt edicilik sağladığı, bu durumun taraf markaları arasında iltibas riskini ortadan kaldırdığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
1.Hukuk Genel Kuruluna Gönderme Kararı
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yapılan incelemede, Daire kararının yerinde olduğu belirtilerek temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmiştir.
2.Hukuk Genel Kurulu Kararı
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.01.2024 tarihli ve 2023/11-588 E., 2024/22 Karar sayılı ilâmı ile davalı şirkete ait dava konusu markadaki “... SOFT” ibaresinde öne çıkan unsurun “...” ibaresi olması sebebiyle anılan markadaki esas unsurun “...” ibaresi olup markadaki diğer ibarenin yardımcı unsur niteliğinde olduğu, buradan hareketle davacıya ait itiraza mesnet “...” ve “...” esas unsurlu markalar ile davalı şirkete ait “... SOFT” ibareli marka arasında, esas unsurlar nazara alınarak yapılan karşılaştırmada, görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzerliğin bulunduğunun açık olduğu, nitekim taraf markalarında yer alan ibareler arasındaki benzerliğin, dava konusu Kurum kararıyla da kabul edildiği, davalı Kurum nezdinde alınan bu yöndeki kararlar aleyhine davalı şirket tarafından herhangi bir dava açılmadığı, bu itibarla davalı şirkete ait “... SOFT” ibareli marka ile davacıya ait 99/293, 99/295, 99/296, 2004/41535 ve 99/1458 sayılı ve “...” ve “...” esas unsurlu markalardaki ibareler arasındaki benzerliğin kabulü ile anılan markaların kapsamları göz önüne alınarak davacı tarafından ileri sürülen iddialar ve hükümsüzlük nedenleri çerçevesinde bir değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği
gerekçesi ile direnme kararı bozularak dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
3.Hukuk Genel Kurulu Sonrası İnceleme
A. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalının başvurusuna konu “... SOFT” ibaresinde öne çıkan unsurun “...” ibaresi olması sebebiyle anılan markadaki esas unsurun “...” ibaresi olduğu, markadaki diğer ibarenin yardımcı unsur niteliğinde bulunduğu, buradan hareketle davacıya ait itiraza mesnet “...” ve “...” esas unsurlu markalar ile davalı şirkete ait “... SOFT” ibareli marka arasında, esas unsurlar nazara alınarak yapılan karşılaştırmada, görsel, işitsel ve anlamsal olarak benzerliğin bulunduğu, buna göre 556 sayılı KHK' nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen ilk şartın somut uyuşmazlık açısından gerçekleştiği, dosya kapsamında bulunan belge ve bilgilere göre davalının başvurusunun kapsamında 24 ve 35/1-4. sınıf mal ve hizmetlerin bulunduğu, dosya kapsamına göre redde mesnet alınacak davacıya ait 99/293, 99/295, 99/296, 2004/41535 ve 99/1458 sayılı markaların kapsamlarının ise farklı olduğu, sadece davacının itiraza mesnet markalarından 99/1458 sayılı markanın kapsamında davalının başvurusu ile ilişikilendirilebilecek 35. sınıf müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için çeşitli malların bir araya getirilmesi hizmetlerinin olduğu, bunun dışındaki 99/293, 99/295, 99/296, 2004/41535 sayılı markaların kapsamları yönünden bir benzerlik bulunmadığının anlaşıldığı, davacının itiraza dayanak 99/1458 sayılı markasının genel mağazacılık hizmetlerini kapsadığı, diğer bir deyişle davacının markalarının kapsamında 1. sınıftan 34. sınıfa kadar olan sınıfların malları bulunmadığı, davacıdan 35. sınıf genel mağazacılık hizmetlerinde tescil bulunan markasını 24. sınıftaki mallara özgülenmiş şekilde kullanıp kullanmadığı sorulmadan ve bu yönde bir araştırma yapılmadan karar verilemeyeceği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yerleşmiş içtihatları uyarınca (Yargıtay 11. HD.'nin 12.05.2016 tarih ve 2015/11817 E.- 2016/5411 K.) davacı vekiline müvekkiline ait ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında gösterilen markalarından 35. sınıf genel mağazacılık hizmetlerinde tescil bulunan markasını 24. sınıftaki mallara özgülenmiş şekilde kullandığını gösterir delillerini sunmak üzere süre verildiği, ancak davacı tarafça buna ilişkin herhangi bir delil sunulmadığı gibi talep edilen kapsamda bir kullanım kanıtının bulunmadığının beyan edildiği, bu durumda karşısında somut uyuşmazlık irdelendiğinde, davalının başvurusuna konu ibarenin kapsamında bulunan mal ve hizmetler ile davacının mesnet markalarının kapsamında bulunan mal ve hizmetler arasında 556 sayılı KHK'nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi anlamında benzerlik bulunmadığı, birbirleri yerine ikame edilebilme, rekabet etme gibi aynı tür sayılma kriterlerini taşımadığı kanaatine varılmış olup, somut uyuşmazlıkta 556 sayılı KHK'nın 8 inci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi koşullarının oluşmadığı, somut uyuşmazlıkta 556 sayılı KHK’nın 8 inci maddesinin dördüncü bendi koşullarının da bulunmadığı, diğer yandan, davacı tarafça davalının başvurusunun kötüniyetli olduğu ileri sürülmüş ise de, Türk Medeni Kanunu hükümleri uyarınca iyi niyetin asıl, kötü niyetin ise istisna olması nedeniyle davacının davalının kötü niyetli olduğunu kanıtlanması gerektiği, Marka Hukukunda genel olarak kabul gören anlayışa göre, tescil yoluyla sağlanan marka korumasının amacına aykırı biçimde kötüye kullanılması yoluyla başkasının markasından haksız olarak yararlanmak veya gerçekte kullanılmayıp yedekleme, marka ticareti yapmak amacına ya da şantaja yönelik başvuru ve tescillerin kötü niyetli olarak kabul edildiği, buna göre sırf marka başvurusunun davalının kötüniyetli sayılmasına olanak tanımadığı, bunun yanında davalının kötü niyetli olduğuna dair somut bir delilin de dosya kapsamında bulunmadığı, dava konusu marka henüz tescil edilmediğinden hükümsüzlük talebi konusunda bir karar verilmesine yer olmadığına dair karara yönelik olarak davanın ilgili taraflarınca kanun yollarına başvurulmadığı anlaşıldığından, hükümsüzlük kararına yönelik olarak inceleme yapılmadığı, önceki hükmün aynen korunduğu gerekçesiyle YİDK iptaline ilişkin davanın reddine, dava konusu marka henüz tescil edilmediğinden hükümsüzlük talebi konusunda bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
B. Dava ve Hukuki Nitelendirme
Dava, YİDK kararının iptali ve marka hükümsüzlüğü talebine ilişkindir.
C. Değerlendirme ve Gerekçe
Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda (direnme kararında), dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1 hükmü ve 371. maddesinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI.SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararının HMK'nın 370/1 hükmü uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 25.12.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.