"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1471 Esas, 2023/1307 Karar
HÜKÜM : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 5. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/358 E., 2021/167 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
KARAR
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 09, 38 ve 42. sınıflarda ... ... ibaresinin tescil ettirmek üzere WIPO nezdinde 1516379 sayılı uluslararası tescil başvurusunda bulunduğunu, davalı Kurum nezdinde 2020/24975 sayı ile kayıt altına alanına söz konusu başvurunun Markalar Dairesi Başkanlığı'nca SMK'nın 5/1-b ve 5/1-c maddeleri uyarınca reddine karar verildiğini, bu karara karşı yaptıkları kısmi itirazlarının da dava konusu YİDK kararı ile reddedildiğini, oysa ... ... ibaresinin SMK'nın 5/1-b ve 5/1-c maddeleri anlamında tescili engeli bulunmadığını ileri sürerek YİDK'ın 27/10/2020 tarih ve 2020-M-8681 sayılı kararının iptalini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; ... ... kelimesinin tanımlayıcı bir ibare olup ayırt edici niteliğinin bulunmadığını, davaya konu ibareye kullanım ile ayırt edici nitelik kazandırıldığının ispatlanamadığını, yabancı ülkelerdeki tescil hallerinin, başvurunun tescil edilmesini gerektirmediğini, müvekkili Kurum kararının usul ve yasaya uygun bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, dava konusu 9. sınıftaki malların bir kısmının genel olarak iş dünyasında kullanıldıkları, diğer bir kısmının ise genel halk kitlesine hitap ettiği, 38. ve 42. sınıf hizmetlerin de ekseriyetle iş dünyasına hitap eden hizmetler oldukları, dava konusu marka başvurusunun ... ... ibaresinden oluştuğu, başkaca herhangi bir unsur içermediği, ... ibaresinin İngilizce bir kelime olup anlamının Türkçe'de güç olarak anlaşıldığı, ... ibaresinin de İngilizce bir kelime olup anlamının Türkçe'de otomatikleştirmek anlamına geldiği, bu kelimelerinin tek başına davaya konu mal ve hizmetleri ayırıcı vasıflarının bulunmadığı, ancak davaya konu marka başvurusunun bu iki kelimenin bir araya getirilmiş türetme hali ile oluşturulduğu, markayı oluşturan işaretin bir bütün olarak ele alınması gerektiği, İngilizce'nin ülkemizde en yaygın, aşina olunan yabancı dil olduğu, bu hale göre ... ... işareti ile karşılaşan davaya konu mal ve hizmetlerin hitap ettiği ilgili tüketici kesiminin bu ibareyi bir bütün halinde kavramsal olarak hemen ve ilk bakışta ne şekilde algılayacağının önemli olduğu, ... ... ibaresinin bir bütün halinde ve kalıp olarak kullanılan bir anlamsal karşılığının bulunmadığı, bu konuda İngilizce sözlüklerde bir bütün halinde Türkçe karşılığı bulunan herhangi bir ibareye rastlanmadığı, dolayısıyla bu ibareyi gören ilgili tüketici kesiminin kelimelerin bağımsız anlamlarını bir araya getirerek oluşan kelime dizgisi ile işareti algılayacağı, bu kavramsal algının davaya konu mal ve hizmetleri doğrudan tanımlamadığı, bu mal ve hizmetlerin karakteristik herhangi bir özelliğini refleksif olarak tüketici zihnine yerleştirmediği, dolayısıyla bir bütün olarak ... ... işaretinin davaya konu mal ve hizmetler bakımından somut ayırt edici niteliği haiz olduğu, ayrıca söz konusu işaretin bu mal ve hizmetleri doğrudan tanımlamadığı, davaya konu mal ve hizmetlerin EUIPO nezdinde ayırt edici bulunduğu, davaya konu mal ve hizmetleri tanımlamadığının dosya içerisinde mevcut EUIPO kaydından anlaşıldığı, yine İngilizce'nin menşe ülkesi olan Birleşik Krallık'ta da davaya konu ... ... işaretinin marka olarak tescil edildiğinin dosya içerisine alınan Birleşik Krallık Fikri Mülkiyet Ofisi kaydından da anlaşıldığı, İngilizce'nin ana dil olarak konuşulduğu Birleşik Krallık'ta markasal ayırt edici etkisi kabul edilen ... ... markasının İngilizce dilinin görece daha az bilindiği ülkemizde markasal ayırt ediciliğinin bulunmadığı yönünde saptamada bulunulmasının eşyanın tabiatına aykırı olacağı, nitekim ülkemizde bulunan ilgili tüketici kitlesinin tamamının bu işaretin Türkçe anlamını bilmesinin beklenemeyeceği, bir kısım tüketicinin bu işareti anlamsız kelimeler olarak da algılayacağı, kaldı ki kavramsal olarak bütün halinde yukarıda açıklandığı üzere bu işaretin markasal ayırt ediciliğinin bulunduğu ve tasviri olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile; 2020-M-8681 sayılı YİDK kararının iptaline, karar verilmiş, hüküm davalı vekilince istinaf edilmiştir.
IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesince, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, 6769 sayılı Kanun'un 5/1-b maddesine göre, herhangi bir ayırt edici niteliğe sahip olmayan işaretlerin marka olarak tescil edilemeyecekleri, madde gerekçesinde de açıklandığı üzere bu hükme göre, sicilde gösterilebilir olmasına rağmen ilgili mal veya hizmetler için ayırt ediciliğe sahip olmayan, dolayısıyla tüketiciler tarafından marka olarak algılanmayacak işaretlerin, marka olarak tescil edilmelerinin mümkün olmadığı, aynı Kanun'un 5/1-c maddesinde de ticaret alanında cins, çeşit, vasıf, kalite, miktar, amaç, değer, coğrafi kaynak belirten veya malların üretildiği, hizmetlerin sunulduğu zamanı gösteren veya malların ya da hizmetlerin diğer özelliklerini belirten işaret veya adlandırmaları münhasıran ya da esas unsur olarak içeren işaretlerin marka olamayacaklarının hüküm altına alındığı, bir işaretin anılan bu madde kapsamında değerlendirilebilmesi için, mal veya hizmetin karakteristik bir özelliğini hiçbir özel zihni çabaya mahal bırakmadan derhal düşündürmesi ve akla getirmesi gerektiği, bir mal veya hizmeti doğrudan çağrıştırmayıp akla getirmeyen ancak imada bulunan kelimelerin tescilinin bu maddeye göre engellenmesinin mümkün olmadığı, tüketici işareti gördüğünde kesin olarak mal veya hizmetin niteliğini tanımlayamıyor fakat olasılıkları zihninde birkaç seçeneğe kadar indirebiliyorsa o markanın tescilinin mümkün olduğu, ... ... ibareli başvurunun, tescili istenen 9, 38 ve 42. sınıf hizmetler bakımından SMK'nın 5/1-b maddesi uyarınca soyurt ayırt ediciliği haiz bulunduğu gibi aynı Kanun'un 5/1-c maddesi anlamında tanımlayıcı da olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.
V. TEMYİZ İNCELEMESİ
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, YİDK kararının iptali istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.
2. 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 5 inci maddesi.
3. Değerlendirme
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
VI. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalının temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 05.12.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.