Logo

11. Hukuk Dairesi2024/5924 E. 2024/8131 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalıya ait markanın 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 9. maddesi uyarınca, kullanılmama nedeniyle iptal edilip edilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 9. maddesinde düzenlenen marka iptal hükmünün, kanunun yürürlük tarihinden itibaren kullanılmayan markalar için uygulanabileceği, davalı tarafından markanın ciddi biçimde kullanıldığına dair yeterli delil sunulamadığı gözetilerek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/5 Esas, 2023/1226 Karar

HÜKÜM : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi (Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi Sıfatıyla)

SAYISI : 2019/125 E., 2021/464 K.

Taraflar arasındaki marka iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne, dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin ikinci fıkrası gereğince miktar veya değer söz konusu olmaksızın duruşmalı olarak incelenmesi gereken dava ve işlerin dışında bulunduğundan duruşma isteğinin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin bilgisayar, iletişim araçları ve tüketici elektroniği ürünlerinin AR-GE, tasarım, üretim, satış ve tamirinde faaliyet gösterdiğini, 2014/78811 sayılı “...” ibareli marka dahil Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde markalarının tescilli olduğunu, davalının ise adına tescilli 2011/20246 sayılı markasını 35. sınıfta kullanmadığını, 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (6769 sayılı Kanun) 9 uncu maddesinde aralıksız 5 yıl kullanılmayan markaların iptal edileceğinin düzenlendiğini ileri sürerek davalının 2011/20246 sayılı markasının 35. sınıfta yer alan bütün emtia ve hizmetler yönünden 6769 sayılı Kanun’un 9 uncu maddesi uyarınca iptalini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren 6769 sayılı Kanun’un geçmişe şamil olacağına dair bir hükme yer vermediğini, 5 yıllık kullanmama süresinin en erken yürürlük tarihi itibariyle esas alınacağını, davanın mevsimsiz açıldığını, müvekkilinin markayı tescilinden itibaren kesintisiz kullandığını, markası ile fuarlara katıldığını, katalog bastırdığını, ürün pazarladığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, her ne kadar 6769 sayılı Kanun’da kullanmama nedeniyle iptal ve def’i haklarını düzenleyen Kanun maddelerinin yürürlük tarihi konusunda özel bir düzenleme yapılmadığı için Resmi Gazetede yayını tarihi itibariyle yürürlüğe girdiği anlaşılmakta ise de, Kanunun Resmi Gazetede yayın tarihinin 10.01.2017, kabul tarihinin ise 22.12.2016 olduğu dikkate alındığında, mülga 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (556 sayılı KHK) 14 üncü maddesinin iptaline dair Anayasa Mahkemesi kararının 06.01.2017 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanması ve bu tarihte yürürlüğe girmesi nedeniyle, 14 üncü maddenin bu tarihe kadar hukuki varlığını sürdürüyor olması karşısında, 6769 sayılı Kanun’un kabul tarihi konusunda iradenin 22.16.2016 tarihinde ortaya çıktığı, asıl amacın geçmişe etkili olacak şekilde kullanmama sebebiyle markanın iptalini öngördüğünün kabulünün gerektiği, dava konusu markanın dava tarihi itibariyle tescil tarihinden itibaren 7 yıldan fazla süre geçmiş olması karşısında kullanım açısından öngörülmüş olan beş yıllık sürenin dolduğu, davalının marka kullanıma ilişkin dayandığı deliller arasında davalı şirket defter ve kayıtları ve belgeleri ve ticaret sicil kayıtları bulunduğu, bu belgelerin ticari faaliyetler bakımından şirketin türünden kaynaklanan zorunlu belgeler olduğu, markasal nitelik içermediği, dolayısı ile ticaret sicil kaydından elde edilen belgelerin dava konusu markanın kullanımına ilişkin olarak kabul edilemeyeceği, söz konusu belgelerin ancak davalı şirketin aktif durumunda olduğunu gösterdiği, dava konusu markanın tescil kapsamındaki mal ve hizmetlerle ilişkilendirilemeyeceği, katalog ve ambalajların üretim tarihinin ispatı olarak sunulan Ayrıntı Ofset'e ait faturanın açıklama kısmında katalog ve ambalajların hangi marka için üretildiğine dair bir açıklama bulunmadığı, ayrıca katalog ve ambalajların üzerindeki tarihlerin her zaman istenen tarih olarak bastırılabileceği, katalog ve ambalajlar üzerinde basılı olan tarihlerin kullanım tarihi olarak esas alınamayacağı, sunulu evraklar ve mali müşavir bilirkişinin yerinde incelemesi sırasında davalı tarafından dosyaya sunduğu faturalar arasında davaya konu markanın markasal kullanıma dair herhangi bir delile rastlanmadığı, ticaret unvanı olarak kullanılan isimlerin markasal kullanım olarak kabul edilemeyeceği, davalı firma yetkilileri tarafından sadece 2020 takvim yılında kullanıldığını gösterecek faturaların mali müşavir bilirkişiye sunulduğu, fakat 2014-2019 yılları arasında ... markasının kullanıldığını belgeleyecek ticari belgelerin (fatura irsaliye teslim fişi v.s.) olmadığı ve sunulamayacağının mali müşavir bilirkişiye söylendiği, sonrasında da davalı tarafından dava dosyasına 2014-2019 yılları arasında ... markasının kullanıldığını belgeleyecek herhangi bir ticari belge sunulmadığı, bu nedenle yerinde inceleme sırasında yapılan incelemelerde ve dosyadaki deliller kapsamında muhasebe kayıtları ve muhasebe belgeleri açısından ... markasının dava tarihinden geriye doğru son beş yıl içinde kullanıldığına dair herhangi bir tespit yapılamadığı, internet sayfası alan adı sorgulamasında alan adının 13.01.2010 tarihinde alındığı, fakat alan adı sorgulamasında ... ismine ait herhangi bir kayda rastlanmadığı, internet sayfası içeriğinde ise ... isimlerinin geçtiği yazı ve fotoğrafların olduğu, ancak bu fotoğrafların internet sayfasına her zaman konulabileceği, sosyal medya hesabının Eylül 2013 olduğu, ... ibaresinin geçtiği eski tarihlere ait paylaşımlar olduğu, fakat anılan sosyal medya uygulamasının yapılan paylaşımların tarihlerinin değiştirilebilmesine olanak sağladığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalının 2011/20246 numara ile tescilli markanın marka tescil başvurularına ait mal ve hizmetlerin sınıflandırılmasına ilişkin tebliğin 35. sınıfında yer alan bütün emtia ve hizmetler yönünden 6769 sayılı Kanun’un 9 uncu maddesi uyarınca iptali ile markalar sicilinden terkinine karar verilmiş, hüküm davalı vekilince istinaf edilmiştir.

IV. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Bölge Adliye Mahkemesince, 6769 sayılı Kanun’un 9 uncu maddesinde yer alan “Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir” şeklindeki düzenlemeden Kanun’un yürürlüğe girdiği tarih itibariyle bu nitelikte olan, yani kullanılmayan markaların iptaline karar verilebileceği esasının benimsendiğinin anlaşıldığı, diğer bir anlatımla, söz konusu Kanun maddesinin, yürürlükten beş yıl sonra uygulanmaya başlayacağına ilişkin 6769 sayılı Kanun’da her hangi bir düzenlemeye yer verilmediği, Kanun’un kabul tarihinin 22.12.2016, Resmi Gazetede yayın tarihinin 10.01.2017 olduğu, mülga 556 sayılı KHK’nın markanın kullanılmama nedeniyle iptaline ilişkin 14 üncü maddesinin iptaline dair Anayasa Mahkemesi kararının Resmi Gazete’de 06.01.2017 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe girdiği dikkate alındığında, bu tarihten daha önceki bir tarih olan 22.12.2016 tarihinde ortaya çıktığı, bu nedenle asıl amacın geçmişe etkili olacak şekilde markanın kullanmama sebebiyle iptalini öngördüğünün kabulü gerektiği, davalı markasının 15.05.2012 tarihinde tescil edildiği, davanın 10.04.2019 tarihinde tescil tarihinin üzerinden 5 yıl geçtikten sonra açıldığı, davacının 2018/81098 numaralı davalı ile aynı sınıftaki ... ibareli markası nedeniyle dava açmakta hukuki yararının bulunduğu, alınan bilirkişi raporlarına göre davalının markayı ciddi biçimde kullandığını ispat edilemediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş, karar davalı vekilince temyiz edilmiştir.

V. TEMYİZ İNCELEMESİ

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kullanmama nedeniyle marka iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2. 6769 sayılı Kanun'un 9 uncu maddesi.

3. Değerlendirme

Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Kanun'un 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (1) numaralı alt bendi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA, aynı Kanun'un 372 nci maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 20.11.2024 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.